"Yoldaş olalım ikimiz,
Gel dosta gidelim gönül,
Haldaş olalım ikimüz,
Gel dosta gidelim gönül."***
Çağkan Yetkiner
"Açsana telefonu, bir saattir çalıyor."
Melsa'nın aradığını bilse yine de aç der miydi diye merak ettim. Dalya mavi gözlerini telefona kaydırdı. "Hadi."
Tam açmaya karar vermiştim ki telefon sustu. Bir daha da çalmakta ısrar etmedi. "Demek ki önemli değilmiş." dedim sırıtırken. Dalya yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu.
"Ben ofise geçiyorum."
Onun gidişini seyrederken telefonum elimde titreşti. Melsa bu sefer şansını mesajdan yana kullanıyora benziyordu.
"Otoparkta seni bekliyor olacağım, konuşabilir miyiz?"
Eski sevgilimle yakalanmam pek hoş olmayabilirdi ayrıca Melsa'nın söyleyeceklerini az çok tahmin ediyordum. Gidip gitmemek arasında tereddütü bir kenara bırakıp, son bir kez arkadaşlığımızın hatrına onu dinlemeye karar verdim.
Dalya ile tartışmamızın ardından uzun bir zaman geçmişti, tekrar aramızın açılmasını istemiyordum. Olabildiğince uzatmadan, konuyu saptırmadan net bir şekilde Dalya'dan hoşlandığımı söyleyecektim ona. Tehtidler savuracaktı önce, sonra bu hislerin geçici olduğuna beni ikna etmeye çalışacaktı.
Ben daha önce hiç böylesine emin olmamıştım kendimden.
Otoparka girdiğimde beni bekleyen Melsa, yaklaştığımı gördüğünde yerinden kıpırdamaya tenezzül etmedi. Yanına geldiğimde ciddi bir tavır takındım. "İşte geldim, fazla vaktim yok." Saatime baktım.
"Nasılsın?" diye sordu gülümseyerek. Benden ses gelmeyince tekrar güldü.
"Tamam, konuşmak istemiyorsun." Eliyle koluma dokundu. Bakışlarımı sert tutarak elini çekmesini istedim. Çekerken de, konuşurken de asla bu tavrıma aldırış etmedi. "Madem zorla güzellik olmuyor Çağkan, senin de aklın ve kalbin..."
Kalbimin olduğu yeri elleriyle buldu. "Başkasında." Bu kelimeyi söylemek sesini titretmişti.
Gözlerimi yere eğdim. "Bu doğru, Melsa."
"Senden tek ricam, arkadaşlığımıza son bir fırsat tanıman. Eğer bunu yaparsan, iyi değerlendireceğime dair sana söz veriyorum."
Kararsızdım. Ondan bu sözleri duymaya gelmemiştim.
"Biz çocukluk arkadaşıyız Çağkan." Yalvaran bakışlarına daha fazla dayanamadım. "Yemin ederim, güven bana. Bir oyun olduğunu düşünüyorsun, bir haltlar yiyeceğimi...Kahretsin güven işte!"
Yutkundum. Melsa karşımda öyle acizdi ki, sadece dostunu kaybetmek istemeyen birinin acı haykırışlarını duyar gibiydim. Güvenmeli miydim eski arkadaşıma, inanmalı mıydım ona?
"Nasıl, nasıl değişti birden her şey, anlayamıyorum."
Ellerini kendine siper edercesine kullandı. "Hayır, sana hâlâ aşığım." Dudaklarını sıktı. "Ama sen başka birine aşıksın, bu yüzden senden vazgeçiyorum." dedi.
Geldiğinden beri zorla yerinde durmaya çalışan damlalar, gözlerinden birer inci tanesi misali döküldü. Ellerinin tersiyle gözyaşlarını silip elini bana uzattı. "Her şeyi unutup iki iyi arkadaş olarak kalmaya ne dersin?"
Uzattığı eli sıktım. "İki iyi arkadaş."
***
Dalya'nın gözü bendeydi. "Evet küçük hanım, sevgiliniz biraz fazla yakışıklı. Gözlerinizi alamamanızda gayet haklısınız."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APTAL
Teen FictionAdı sanı bir camiânın içinde doğan, birbirlerine tamamen tezat iki gencin yolları, her şeyin olağan akışında kesişirse? ∆ 23.04.17 "Bana bir çocukluk, kalbimi onaracak iyi bir ilaç ve sonsuza kadar dinleyebileceğim mırıltılar borçlusun." ~yazar