APTAL*12

120 12 3
                                    

"Unutulmuş gibiyim ben.
Ve insan bir bakıma
unutulmuş gibidir.
Bilmem ki nasıl anlatmalı?
Yalnız bile değilim."

***

Dalya Kuday

Masadan çantamı kaparken, "Beni bekleyin." diye seslendim. Sonat arkasını döndüğünde koşarak koluna girdim.

"Acele etsene kızım." Çisil bir soluk çantasını karıştırdı. Aynasından kaşlarına bakıyordu.

Arden, "Şimdi hangisine biniyoruz?" diye sordu. Sıkılmış duruyordu.

"Şu yüksek şeye binelim, neydi adı?"

"Kule diyorlar." diye cevapladım.

Çisil önünde kalan pisti işaret etti. "Onu en sona bırakıp şu çarpışan arabalara binelim."

İzem jetonları görevliye uzatırken yanındaydım. Kırmızı bir arabayı gözüme kestirip direksiyon başına geçtim. "Çok uzun zaman oldu bu oyuncaklara binmeyeli, ne iyi ettin de getirdin bizi Çisil."

"Arkana dikkat et!" Küt diye bir ses çıkınca arabanın önüne savruldum. Arden pis pis gülerken dönerek yan tarafından çarptım.

"Bam!"

Sonat, Çisil'i köşeye sıkıştırmıştı. Gülmekten bir hâl olmuştuk. İzem benimle yarışa girmişti, onu geçmek için uğraşırken Sonat hile yaparak bana çarpıp duruyordu.

"Sizi işbirlikçiler." Kızarak arabayı İzem'in üstüne sürdüm.

Çisil bana yardıma gelirken, "Yettim Dalya! Hücuum!" diye bağırarak elinde ki hayali mızrağı Sonat'ın göğsüne sapladı.

Hayli yorulmuştuk, yerimizi çocuklara bıraktık.

Başka bir oyuncağa geçmeden önce dondurma yemek ve biraz dinlenmek için köşe de bir kafe bulduk.

Siparişlerimiz geldiğinde Çisil yerinde duramıyordu. "Dondurmaları bitirir bitirmez kalkıyoruz, daha binmediğim bir sürü alet var benim."

Sonat elinde tuttuğu kaşıkla Çisil'i işaret etti. "Bence yeter, tadında bırakalım."

"Ne oldu korktun galiba." diyerek şakaya vurdum. Çocukların birbirine hava atmasına yetecek türden bir oyuncaktı bahsettikleri.

"Gökdelenin tepesinden paraşütle atlasam daha iyi."

Çisil ve Sonat'ın ısrarlarıyla kule denen devasa uzunluktaki aletin tepesindeydik. İkisi, tamamen başka şeyler için ısrarcı olsalar da sonuç olarak Çisil, Sonat'ta dahil hepimizi buraya bindirmeyi başarmıştı.

"Her şey bir an da olup bitecek, hazır mısınız?"

Son duyduğum ses, "Hayır!" dı.

***

Arabanın kapısını kapatırken Sonat'a son birkez daha geçmiş olsun diledim. "Teşekkürler." derken peçetesiyle ağzını kapatıyordu. Midesi kötü durumdaydı.

APTALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin