APTAL*8

137 17 0
                                    

"Susturulmuş gerçeklikler, bağıran sahtelikler doğurur."

***

Dalya Kuday

Yatakta sağa döndüm, tahminen sabah olmuş ve gözüme değen ışıklardan rahatsızlık duymuştum.

Ne alarm ne de erken kalkma telaşı olmaksızın tekrar uyumaya devam edeceğim sırada telefonumun sesi duyuldu.

Gözlerimi kırpıştırarak başımı yastıktan kaldırmadan önce Çağkan'ı karşımda görmemle yüzüne tokatı yapıştırdım.

"Senin, benim odamda ne işin var?"

Bakışlarımı Çağkan'dan uzaklaştırıp odada gezdirdim. Burası benim odam değildi.

"Aman Allah'ım." diye mırıldandım.

Sonra Çağkan'a döndüm. "Benim senin odanda ne işim var?!" Olan biteni kavramaya çalışıyordum, dişlerimle dudaklarımı kemirmeye başlarken elimi ağzıma kapadım.

Aman Allah'ım.

Kalbim korkudan atıyordu. Çağkan'ın ağzından çıkacaklar beni korkutuyordu.

Dün geceden aklımda kalanlar parça parça havada uçmaya başladı, hepsi karışıp duruyordu. Bar. İçki bardağı. İzem ve Vera. Acı.

Ne kötüdür ki sonrası yok. Otele ışınlandığımı söyleseler, yalanlayamam. Otele nasıl geldim, bu odaya nasıl girdim, bilmiyorum.

Gözlerimi kapatarak derin bir nefes aldım. "Ben..."

Çağkan gülmeye başladığı sırada tüm ciddiyetimi yutkundum. Kaşlarımı çattım. "Dün gece her ne olduysa..." Nefes aldım çünkü bu tamamlamadığım her söz, beni korkutucu bir geceye itmeye yetiyordu.

Kafamda olması beni her açıdan sarsacak bir kurgu vardı. Tekrar mırıldandım.

Aman Allah'ım.

Çağkan kahverengi gözlerini bana dikmişti, bu bile benim ondan utanmama yeterken, O sadece gülmüştü.

"Her ne olduysa, aramızda kalacak." Yataktan inip, yerde gözüme ilişen çantamı aldım. Soğukkanlı olmaya çalışıyordum, ne de olsa o gülüp geçmişti, yakasına yapışıpta hesap sorsam elime ne geçecekti?

"İzem'in bilmeye hakkı var, Çisil'in, Sonat'ın ve şu-" Çağkan elinde tuttuğu telefonu bana uzattı. "Seni sürekli arayıp durdular."

Yüz yüze gelişimizi hatırladım.

"Uyuyordum." dedim sertçe. Telefonumu elinden çektim.

"Bilmeye hakkı var, hepsinin dün gece olanları bilmeye hakkı var Dalya." Saçımı kulağımın arkasına yerleştirirken zoraki güldüm. "Olan bir şey yok." Demek vardı, inanmak istemedim.

Ağlamama ramak kalmıştı. Kalbim hızlıca atarken, sıcaktan bayılacak gibi oldum. Çağkan yatağın kenarına oturup, her an kapıdan çıkıp gidecek gibi tedirgin olan bana baktı.

"Dün içki mi içtin?"

'Hep kötü derler. Daha kötüsünü de gördüm.'  Tanımadığım birinden gelen tanınmadık sahnelerle dolu tanınmayan bir tat.

"Azıcık." dedim, neyi merak ettiğini anlamamıştım.

"Bardak nasıldı?" Ciddi değil herhalde diye yüzüne baktım. "Sabah aynı yataktan kalktığın kızların içki bardaklarıyla koleksiyon mu yapıyorsun?" dedim. "Eğer öyle bir niyetin varsa söyleyeyim, benimki ufaktı."

APTALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin