APTAL*17

50 10 4
                                    

"Koskoca bir bahçede harikulade çiçekler içinde bir papatya...

Ve papatya aşık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana...

Bir ümit bekliyormuş. Yüzlerce çiçeğin arasından...

Onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin..

Buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş...

Sadece ona değsin makası, sadece ona gülsün dudakları...

Kıskanıyormuş bahçıvanı, kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden....

Zambaklardan...

Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş, bembeyaz yapraklarını...

Bir gün, aşkı öyle büyümüş ki...

Papatya yapraklarını taşıyamaz olmuş...

Eğilivermiş boynu...

Toprağa bakıyormuş artık..

Bahçıvanın sadece sesini duyuyormuş...

Ayaklarını görüyormuş...

Buna da şükür diyormuş...

Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek...

Zaman akıp gidiyormuş...

Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş...

Ne var sanki boynumu kaldırsa bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş...

Ve işte bir gün...

Bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış...

İncecik bedenini ellerinin arasına almış...

Elindeki sopayı, köklerinin yanına, toprağa sokmuş bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya...

Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı...

Hâlâ göremiyormuş onu, ama bedeni kurtulmuş...

Uzun bir müddet sonra, bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye...

Gelen giden yokmuş...

Kahrından ölecekmiş papatya...

Ama işte bir sabah...

Hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış...

Derin bir oh çekmiş...

Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş...

Birden, kendisine doğru gelen iki ayak görmüş...

Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş...

Başka birisiymiş...

Adamın elinde bir de makas varmış...

Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru...

"Ne güzel açmışsın sen öyle." demiş...

Bu gencecik, yakışıklı bir delikanlıymış...

APTALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin