"Ne kaldı
Farkında mısın bilmem
Gündüzler...
Gündüzler biraz azaldı."***
Dalya Kuday
Gece boyunca hastanedeydim. İzem'i yalnız bırakmak istememiştim, işe de buradan gidecektim. Anneannesi taburcu olana kadar izin alacaktı İzem. Evet, eski toprak olan bu kadın, torununun dualarıyla ve biraz da doktorların tıbbi uygulamalarıyla kendini toparlamayı başarmıştı.
İzem, hastane odasının içine vuran ay ışığından rahatsız olup gözlerini kırpıştırınca, aslında onu da uyku tutmadığını fark ettim.
Merakıma yenik düşüp onun bu halinden faydalanmak istedim. "Öğlen, odanın önünde sana çok benzeyen bir kadın gördüm. Kimdi o?"
İzem tekrar gözlerini sıkı sıkıya kapattı. Yönünü değiştirerek üstünü başına kadar örttü. Bense onun yanında bağdaş kurmuş, sol yanımı duvara yaslamıştım. Yorganı ayak ucundan tutarak çektim. "Uyumuyorsun işte." dedim. "Kimdi o kadın, yoksa..."
"Evet, evet annemdi." diye yanıtladı İzem. Gram oynamamıştı yerinden. Annesi hakkında fazla konuşmamıştı şu ana kadar İzem, onunla ilgili bildiklerimiz sınırlıydı. Çocuk sayılabilecek yaşta evladını annesine teslim ederek, sevdiği adamla kaçmıştı.
"Neden buradaydı, senin yıllar önce bırakıp gitmemiş miydi bu kadın, neden geldi şimdi?" Haddimi aşıyordum. Sustum.
Yattığı yerden yavaşça doğruldu. "Anneannemin vasiyetini okudum, annemi ölmeden önce bir kere görmeyi, cenazesinde bulunmasını istediği yazıyordu." Sıkıntıyla yeni çıkmış sakallarını yokladı. "Vasiyeti ona açıkladım, bundan sonra gelip gelmemek ona kalmış."
Anladığımı göstermek için kafamı salladım. "Doğru olanı yapmışsın."
"Şükür Allah'a." Ellerini yukarıya kaldırdı. "Şükür iyi şimdi anneannem, o kadının sahte gözyaşlarına tahammül edemezdim aksi taktirde." Yüzünde çaresizlikle karışık nefret vardı.
"Senden af dilese affeder miydin anneni?"
Düşünmedi bile. "Asla." dedi kinli bakışlarını yerde tutarak. "Ona ihtiyaç duyacağımı bildiği zamanlar da yanımdan ayrılmayı tercih edip, bir zevk uğruna kendi yavrusunu bırakıp giden biri affedilir mi hiç?"
Annemin yokluğunu asla anlayamazdım. Aynı acıyı çekmeyen biri başkasına derttaş olamazdı. Anlatırken bile kabuk tutmuş yaralarını yeniden kanatıyor gibiydi.
Omuz silktim. Dizlerinin üstüne elimi koydum. "Hadi bunları konuşmayalım şimdi." Gülümsedim. "Her şey düzeliyor baksana, güzel şeyler konuşalım."
Gülümsemeye çalıştı. "Ne gibi güzel şeyler."
Çağkan geldi aklıma, güzel olan bir şeydi benim için. Bir an İzem'e onunla sevgili olup olmadığımızı söylemekte tereddüt ettim. Nasıl olsa söylerdim bir gün, şimdi hiç zamanı değildi. Bu düşüncemden hızlı bir şekilde vazgeçtim.
Ona baktım. "Söyle bakalım, bu aralar kalbinde biri var mı?" Uzanıp çimdiklercesine yanaklarını sıktım. "Dur, dur." diyerek uzaklaştırdı ellerimi yanaklarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
APTAL
Teen FictionAdı sanı bir camiânın içinde doğan, birbirlerine tamamen tezat iki gencin yolları, her şeyin olağan akışında kesişirse? ∆ 23.04.17 "Bana bir çocukluk, kalbimi onaracak iyi bir ilaç ve sonsuza kadar dinleyebileceğim mırıltılar borçlusun." ~yazar