Selin
Güneş,deniz,kumsallık,sevdiğim insanlar, ben daha bu hayattan ne isteyebilirdim ki? Hepimiz şezlongda güneşleniyorduk. Gözlerimi kapatıp denizin sesine odaklanmaya çalıştım. Deniz sesini dinlemek en çok sevdiğim şeylerden biriydi. Bana mutluluk, huzur veriyordu. Hiç bir zaman olmadığım kadar şu an kendimi mutlu ve huzurlu hissediyordum. Aliye dönüp baktığımda kolunu alnına koymuş sanki uyuyordu. Nazlıyla Savaş da kendi aralarında konuşup bir şeylere gülüşüyorlardı. Onlara bakınca içimde güller açıyordu. Nihayet Nazlını da böyle mutlu görmüştüm, artık gerçekten istediğim bir şey yoktu. Şezlongda doğrularak ayağa kalktım ve Alininkine oturdum."Ali, uyuyor musun?" Yavaşça dediğimde Ali gülümsedi.
"Şöyle saçma sorular sormasan, direk mesela uyusam bile beni öperek uyandırsan" dediğinde gülerek çıplak omuzuna vurdum.
"Ya çok konuştun, hadi kalk denize girelim, lütfen" diyerek eline vurduğumda birden elimden kavrayıp beni üzerine çekti ve dudaklarıma yapıştı. Öpücüğe gülümseyerek ona karşılık verdim.
"Hayırlı işler gençler" Savaşın sesini duyunca bir birimizden ayrıldık ve Ali gözlüklerini çıkarıp Savaşa öldürücü bakışlar attı.
"Sen bir karının yanına gitsene,oğlum, ne bizimle uğraşıyorsun?" Gülerek Alinin üzerinden kalkıp ellerinden tutarak yukarı çektim.
"Enişte, hadi siz de gelinsene" dediğimde Savaşın duraksadığını gördüm. Arkasını dönüp tuhafça Nazlıya baktı.
"Siz girin, biz girmeyelim" sakince dediğinde kaşlarımı çatarak Nazlının yanına gittim.
"Nazlı, denize neden girmiyordun?" Sorduğumda Nazlının yüzü düştü ve gözleri otomatik olarak tor elbisesinin altında hafifçe gözüken izlere takıldı.
"Yoksa sen utanıyor musun?"
"Sen oldan utanmaz mısın?" Sakince sorduğunda elini avucuma alarak küçük öpücükler kondurdum.
"Utanmana gerek yok, Nazlım, o izler senin nasıl güçlü olduğunu gösteriyor. Lütfen, sadece bu seferlik benim hatrıma girsen, birlikte eğlensek" dediğimde Nazlı gülümseyerek kafasını salladı ve şezlongdan kalkarak yavaşça tunikini çıkardı. Üzerinde neon mor bikini vardı.
"Kızım bu ne güzellik, gözlerim kamaştı. Eniştem kesin bu gidişle çıldıracak"
"Bir de bana sor onu, baldız, derinden öleceğim" Savaş dudaklarını büzerek Nazlının elinden tuttu ve alnına öpücük kondurunca Nazlı kocaman gülümsedi. Hepimiz el ele tutuşarak okyanusa doğru koştuk ve bir anda kendimizi suya attık. Hayatımda böyle mükemmel temizlikte su görmemiştim. Okyanusun dibini görebiliyordum. Mutlulukla Alinin omuzlarına atladığımda, Ali belimden çekerek beni karşısında aşırdı ve suya gömdü. Ellerinden büyük zorlukla kurtularak suyun üzerine kalktığımda hepisi gülüyordu.
"Demek öyle Ali bey, sen bana savaş mı ilan ediyorsun?"
"Galiba öyle oldu, Selin hanım"
"Egonu yesinler senin" diyerek aniden üzerine atlayıp omuzlarına çıktım. Sanırım ağırlığımdan çok daha fazla şaşkınlıktan dengesini kaybeder dibe doğru çöktüğünde hala omuzlarında oturarak zafer dansı yaptım. Ayaklarımı kenara atarak gülen Nazlının yanına giderek elimi omuzuna attım.
"İşte böyle erkek milletini dizlerine kapatıyorsun, sevgili kardeşim"
"Valla senden korkulur, Selinciğim" Nazlı hala gülerken Ali suyun üzerine kalktı ve yüzünü ovuşturup sinsice bana baktı.
"Demek öyle. Gel buraya" birden bana doğru yüzmeye başladığında çığlık atarak ondan uzaklaşmaya başladım.
Ve işte günün yarısını böyle eğlenerek dünyadaki tüm dertlerimizi unutmuştuk. Sonra çift çifte savaş yapmıştık. Bu kez Nazlıyla Savaş bizi yenmişlerdi. Hayatımda hiç bir zaman bu kadar eğlenmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık kalpler
Fanfiction2 kardeş. 2 kuzen. 4 kırık kalp. Paylaşılacak 1 kader. Her şeye rağmen ayakta durmayı başaran 4 insanın hikayesi. Karşı karşıya geldiklerinde bir birlerine tutunmayı başaracaklar mı? Yoksa kaderden kaçmayı mı seçecekler? Dikkatli olun, ağlatabilir...