36.Bölüm

3.3K 176 36
                                    

Nazlı
Şaşkın şaşkın Savaşın yüzüne bakıyordum. Kulaklarıma inanamıyordum.

"Na... Nasıl yani? Anlamadım" dediğimde Savaş kırmızı gözlerini kapatıp koltuğuna geri yaslandı ve derinden nefes çekti. Sanki bir kaç dakikada yaşlanmıştı, çok yorgun ve bitkin gözüküyordu. Onu böyle görmeye dayanamıyordum. Sandalyeden kalkıp ona doğru gittim ve boynuna sarılarak başını göğüsüme gömerek yanağımı saçlarına dayadım. Ellerini belime sararak beni daha da kendine çekti ve bir süre öylece kaldı. Hiç bir şey demedi. Ensesindeki saçlarını okşayarak ona yanında olduğumu hissettirmek istedim. Savaş çok güçlü biriydi. Bana yaşadıklarını anlattığında tüylerim diken diken olmuştu. Şimdiyse bir çocuk sahiplendiğini öğrenmek beni çok şaşırtmıştı ama bir o kadar da duygulandırmıştı.

"Sen hayatımda gördüğüm en güzel kalpli adamsın, Savaş" saçlarıma fısıldadığımda beni birden aşağı çekerek kucağına oturmamı sağladı ve sıkıca sarılarak başını boynuma gömdü. Gülümseyerek başımı omuzuna koyup gözlerimi kapattım ve kocamın kollarındaki dünyaya girdim. Savaşın belimdeki elleri yavaşça sırtımı okşuyordu. İşte gerçek dünyadan ayrılıp huzur dünyasına girmek bu demekti. Savaş benim huzurumdu, ben de onunki olmak istiyordum.

"Bana her şeyi anlatabilirsin, canım, biliyorsun değil mi?" Yavaşça dediğimde Savaşın dudaklarını boynumda hissettim.

"Tabii ki biliyorum, Nazlım, sadece bu son olaylarda ben baya bir aklımı kaybettim, sana anlatmayı unuttum."

"Sorun yok, canım, anlıyorum ben seni." Savaş başını boynumdan götürüp koltuğunda geri yaslandı ve tellerimden biriyle oynamaya başladı. Dikkatle yüzüne bakarak anlatmasını bekledim.

"Hala dün gibi hatırlıyorum. Bir defa Aliyle yılbaşı günü kimsesiz çocukları sevindirmek için baya bir kıyafet, oyuncak falan alıp çocuklar evine gitmiştik. Kaanı da ilk defa orada görmüştük. O zaman daha 3 yaşındaydı. Görsen, o kadar çok tatlıydı ki, anlatamam. Hep yüzü gülüyordu. Etrafındaki çocuklar ona soğuk davranıyordular, pek ona yaklaşmıyordular. Ama o hep gülümsüyordu." Savaş Kaan hakkında konuşurken gözlerinde gördüğüm o parıltı kalbime sıcak bir hissiyat soktu.

"Neden öyle davranıyorlardı ki?" Sorduğumda Savaşın yüzü düştü, gözleri doldu. Elimi yanağına koyarak hafifçe okşadığımda avucuma yaslanarak üzgün gözlerle bana baktı.

"Kaan down sendromlu bir çocuk,Nazlı. Biz de Aliyle onu öyle görünce, dayanamadık. İkimiz de aşık olmuştuk adeta. Bizimle çok sıcak davranıyordu, durmadan sarılıyordu. Hiç şefkat görmediği çok belliydi. Biz de karşı koyamadık, onu sahiplendik, ona küçük bir ev aldık ve Fatmagül hanımı tuttuk. Kendimiz durmadan çalıştığımız için evimizde yalnız kalmasını istemedik. Fatmagül hanım da sağolsun, çok yardım etti bize, çok sevdi Kaanı."

"Kıyamam.... Peki şimdi noldu? Neden endişelendin sen?" Hüzünle sorduğumda Savaş gözlerini kapatıp elimi öptü.

"Fatmagül hanım Kaanın çok hasta olduğunu söyledi. Bir kaç gündür yataktan kalkmıyormuş, ateşi çok, kusuyor durmadan. Kaç gündür baygın şekilde" Savaşın ses tonu ve Kaanın hikayesi yüreğimi parçalamıştı.

"Neden duruyoruz? Hemen gidelim o zaman" diyerek ayaklandığımda Savaş da küçücük gülümsemeyle ayağa kalkarak belimden tuttu.

"İlk sana anlatmak istedim her şeyi. Senin de Kaanla tanışmanı çok isterim, Nazlı. O benim için çok kıymetli"

"Ben de onunla tanışmayı çok isterim. Eminim çok iyi anlaşacağız, Savaş" gülümseyerek dediğimde Savaş dudaklarıma buse kondurup alnını alnıma dayadı.

Kırık kalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin