Savaş
Güneş hanımın iyileşip eski haline dönmesi tam iki hafta sürmüştü. Kızlar annelerini affetmiştiler, ama Nazlının gözlerinde görebiliyordum. O hep düşündüğü mükemmel anne tablosunu kendi annesinde görememişti. Hala Zafere yenik düşüp onları onun elinde bıraktığı için annesine kırgın olduğunu anlayabiliyordum. Ama çaktırmamaya çalışıyordu, ben de o yüzden üzerine gitmiyordum. Bu gün Güneş hanımın taburcu olacağı gündü. İkna etmiştik, bir süreliğine bizde kalacaktı, ama ondan izin almıştım, artık hepimizin tatile çıkma vaktiydi. Ona bir bakıcı tutmuştum, ama Nazlının tabii ki olacaklardan haberi yoktu. Hepimize Baham adalarına bir bilet almıştım, tam bir hafta orada hiç kimse bizi tehdit etmeden,rahatsız etmeden dinlenecektik. Her şeyi arkada bırakıp sadece karımla zaman geçirmek istiyordum, silahsız, hastanesiz, dertsiz bir zaman geçirmek istiyordum.
Eve varıp Güneş hanımı akşam odasına yerleştirdikten sonra kendi odamıza geçtiğimizde Nazlının halini görünce içim acıdı. Gözleri uykusuzluktan kıpkırmızıydı, tam iki haftaydı eve gelmiyordu, her geceyi Selinle birlikte hastanede geçiriyorlardı. Kilo vermişti, gözleri çukura düşmüştü. Bana bir şey demeden banyoya girip arkasınca kapıyı kapatınca ben de üzerimdekileri değiştirip battaniyenin altına girdim ve Nazlıyı beklemeye başladım. Bu gece onunla konuşmam lazımdı. Malum, yarın öğlen uçağınız vardı. Ali de Selinle konuşacaktı ve ikna edecekti. Nazlıyı ikna etmek bir az zor olacaktı, ama başaracaktım. Çünkü bu koz bir az daha burada o halde kalsaydı, kesin yorgunluktan bayılacaktı ve ben artık onu o halde görmek istemiyordum. Onu hep hayat dolu, neşeli, kırmızı yanaklı görmem istiyordum. Bu üç haftada başımıza gelmeyen kalmamıştı, Nazlının neden bu durumda olduğunu anlıyordum, ama yine de dayanamıyordum. Nazlının banyonun kapısını açmasıyla düşüncelerimden ayrılıp gözlerimi Nazlının yorgun yüzüne odakladım. Esneyerek yanıma geçip battaniyenin altına girdi. Yatmasına izin vermeden kolundan çekip ona sıkıca sarıldım. O da derin nefes alarak kollarını belime sardı. Yavaşça saçlarını okşayıp küçük öpücükler kondurmaya başladım."Seninle böyle uyumayı o kadar çok özlemişim ki, Savaş" dediğinde gülümsedim.
"Ben de birtanem, ben de seni çok özledim" diyerek daha da sıkı göğüsüme gömdüm onu. Nazlıyı kollarımda tutmayı, onu göğüsümde yatmasını gerçekten o kadar çok özlemiştim ki, şu an mutluluktan tüm dünyaya haykırabilirdim.
"Seninle bir şey konuşmam lazım" dediğimde Nazlı yavaşça kollarımdan ayrılıp yorgun şekilde dirseğini yastığına koyarak eline yaslandı ve üzgün gözlerle bana baktı.
"Yine noldu?" Ses tonu karşısında kalbim paramparça olmuştu. O kadar kötü haberler duymuştu ki, artık her böyle söylediğimde bende kötü bir şey bekliyordu. Elimi yanağına koyup okşamaya başladığımda avucuma küçük öpücük kondurdu.
"Hayır, köyü bir şey değil. Sana bir şey göstereceğim hatta" diyerek yatağın yanındaki komodinin üzerinden uçak biletlerini alarak ona uzattığımda çatık kaşlarla yerinde doğrulup biletleri elimden aldı. Üzerini okuduktan sonra şaşkın şaşkın suratıma döndü.
"Ama bunlarda bizim adımız yazıyor,Savaş. Bu bilet yarın için" dediğinde gülümseyerek kafamı salladım.
"Evet canım, yarın hep beraber Baham adalarına uçuyoruz ve tam bir hafta her kesten uzakta güzel bir tatil yapıyoruz"
"Ama Savaş, ben yapamam. Annem var, hem daha iyileşmedi, hayatta olmaz, yani gidemem ben" yorgunca karşı çıktığında yatakta doğrularak ellerini avucuma alıp sıkıca tutundum.
"Nazlı bak, annenle de konuştum, o da gitmenizi çok istiyor, ben zaten onun için bir bakıcı tuttum, yani annen yalnız kalmayacak, ona bakan olacak. Senin merak etmene gerek yok. Necmi öldü, baban da hapiste, artık hiç kimse ona zarar veremez." Sözlerim karşısında gözlerindeki ifade değişmişti. Aslında ne kadar çok gitmek istediğini, amma annesi için vicdan azabı çekeceğinden kendisine bunu izin vermiyordu. Çünkü o benim Nazlımdı. Her kesi kendisinden daha önce tutan Nazlımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık kalpler
Fanfiction2 kardeş. 2 kuzen. 4 kırık kalp. Paylaşılacak 1 kader. Her şeye rağmen ayakta durmayı başaran 4 insanın hikayesi. Karşı karşıya geldiklerinde bir birlerine tutunmayı başaracaklar mı? Yoksa kaderden kaçmayı mı seçecekler? Dikkatli olun, ağlatabilir...