6.Bölüm

5.6K 281 53
                                    

Aslında yazmak modunda değilim dünkü o iğrenç fragmandan sonra ama sizi bekletmek istemedim. Resmen istek kalmadı ya, Savaşa şimdiye kadar bir şey demedim ama, bu bölüm iyice söveceğiz belli ki. Neyse...Umarım beğenirsiniz.

Savaş
Bana öyle çıkışması çok sinirlendirmişti. Aslında o kadar sertçe kapını vurup gitmemeliydim, hem de ne kadar hasta olduğunu bile bile, ama yapamadım. Eğer yanında bir dakika fazla dursaydım çok kötü kalbini kıracaktım. Artık ne zamandan beri kalp kırmak benim için bir problem olduysa. Ellerim cebimde sahilde yürüyordum. Sakinleşmeme iyi geliyordu. Bana öfkeyle bakışı, bağırışı hala gözümün önünden gitmiyordu. Ya o morluklar, o yaralar. Kafam çok karışıktı. Neden bu kadar beni ilgilendirmesi de diğer taraftan beni deli ediyordu, ama elimde değildi. Onun dayak yeme düşüncesi bile beni kendimden çıkarıyordu, ama ya doğruysa? Ya gerçekten birileri ona el kaldırıyorsa? Bana ne ki bundan. Neden bu kadar düşünüyorum ki. Bu kız geldiğinden beri benim tüm ayaralarımı bozdu. Durmadan bağırışıyoruz ama diğer taraftan da ilk defa biriyle kötü davrandığım için kendimi tuhaf hissediyordum. O yüzden iyilik yapmak istedim, bir şeyler yapmak istedim onun için, ama o beni tersledi. Hem de nasıl tersledi. Her şey benim suçumdu. Aramızdaki patron-çalışan ilişkisini ben aradan götürmüştüm, ona öyle sorular verirken sonuçları düşünemedim. Ne bekliyordum ki? Boynuma atılıp kendi acısını benimle paylaşmasını mı? Zaten onun diğer kızlardan farkını ilk görüşmemizde anlamıştım, onun için tepkisinin diğerlere benzememesi beni şaşırtmamalıydı. O farklıyı evet, bu kesindi, ama iyi mi kötü mü anlayamıyordum. Bir eleman gibi iyiydi, ama ya insan gibi? Bir kız gibi? Kızlar hep zayıf, ince ve zarif olurlar, yaslanmaya birini ararlar, güvenmeye, ayakta durmaya, ama Nazlı öyle bir değildi. Her şeyi kendisi yapmaya çalışıyordu. Belli ki hiç kimseye güvenmiyordu ve benim onun hayatını sorgulamam hiç hoşuna gitmemişti. Nedense ama ilk defa birinin beni itmesi hoşuma gitmemişti. Kafamı salladım. Ben böyle neler düşünüyorum? Resmen bir kız hakkında, hem de Nazlı gibi biri, düşünüyordum. Neden bu kadar ilgileniyorum ki? Yani tamam, kadınların dayak yemesine kesinlikle karşıydım ve Nazlının böyle bir şey yaşama ihtimali sinirlenmeme sebep oluyordu, ama onun yerinde kim olsa aynı tepkiyi verirdim. Evet, kesinlikle öyle.
Bir süre sahilde yürüdükten sonra saate baktığımda 4 gösteriyordu. Bu kadar zaman oldu mu ya? Ah Nazlı, nerden çıktın ki sen? Bundan sonra kesin onunla mesafeli davranacağım. İş dışındı hiç bir soru sormayacağım. Karşımda kanlı kanlı gezse bile umursamayacaktım. Çünkü bunu o istiyordu ve ben ona istediğini verecektim. Eski soğuk ve acımasız patron moduna geri dönecektim.
Kafamı sallayıp arabama bindim ve şirkete geri döndüm. Asansörden çıkıp şişe kapıdan içeri girdiğimde şişkin gözlü Nazlı beni görür görmez ayaklandı. Onun o halde görmek hoşuma gitmemişti ama artık bir şey söylemeyecektim. Ona bir şey demeden kendi odama geçmek istediğimde sesi beni durdurdu.

"Özür dilerim" çok yavaş söylemişti ama duymuştum. Şaşırmış şekilde ona döndüm.

"Efendim?" Ağzımdan dökülmüştü.

"Özür dilerim. Size bağırmamalıydım. Yanlış yaptım. Bunun için üzgünüm." Gözümün içine ifadesizce bakıp söylediğinde aslında ne diyeceğimi bilmedim. Her şeyi beklerdim ama Nazlı Yılmazdan bir özür asla beklemezdim. Belli ki kendi de bunu söylemekte zorlanıyordu, ama çaktırmadım. Sadece kafamı salladım ve kapıyı açmak istediğimde bir kez daha beni durdurdu.

"Ve de size teşekkür ederim. Beni hasta hasta yalnız bırakmadınız, yardım ettiniz. Sayenizde ateşim düştü. Çok teşekkür ederim." Arkamı dönmeden başımı aşağı salarak gözlerimi sıkıca kapadım. Allahım, ben neden böyle saçma sapan tepkiler veriyordum ki? Teşekkür etmesi hoşuma gitmişti. İlk defa benimle normal, bağırmadan ve ya dikbaşlık etmeden konuşuyordu ve onun bu tarafı benim çok hoşuma gitmişti.

Kırık kalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin