15.Bölüm

5.4K 228 24
                                    


Nazlı
Bulmuştu beni. O pislik beni bulmuştu. Elim ayağım bir birine dolaşmıştı. Resmen şoka girmiştim. Esiyordum, onun adını görünce geçmişim film gibi gözümün önünden geçti. Sanki gerçek hayattan ayrılıp o geceye döndüm. Ya beni yakalarsa? Ya bana bir şey yaparsa? Ya Savaş beni koruyamazsa?
Hala Savaşın kollarında ağlıyordum. Hiç bir zaman ağlamayan ben, iki haftadır gözü sulu olmuştum. Her dakika ağlıyordum. Sanırım o sınırımı aşmıştım, içime atma sınırını. Ama yalnız değildim, her ne kadar kalbimi paramparça etse de, Savaş yanımdaydı ve beni yine o sıcak, güvenilir koynuna almıştı. Onun kollarında kendimi öyle bir hissediyordum ki, sanki hiç kimse bana dokunamazdı, babam ve ya Necmi bana ulaşamazdılar. Belki de kendimi buna inandırmak istiyordum ama onun ağzından beni bırakmayacağını duyunca bir başka olmuştum. Yavaşça yatağa oturup beni kucağına çekti, küçük bebekler gibi dizlerine oturup başımı boynuna gömdüm. Çenesini saçlarıma dayayarak elleriyle tellerimi okşadı. Dokunuşları beni hayata bağlıyordu. Her ne kadar o bana aşık olmasa da, hain kalbim onun kollarında huzur buluyordu. O mesajla içime giren korku, Savaşın dokunduğu anda yok olmuştu.
Yavaş yavaş kendime gelip başımı boynundan alarak üzgün yüzüne baktım. Gözlerindeki o hüznü görebiliyordum. Ever beni kırdığı için üzgündü, ama bu bir şey değiştiriyor muydu bilmiyorum.

"Daha iyi misin?" Yumuşak ses tonuyla sorarak yüzüme düşen saçlarımı geri itti. Çocuk gibi başımı sallayıp hala dizlerinde oturak halde ellerimle oynamaya başladım.

"Bulmaz beni, değil mi?" Yavaşça sorduğumda çenemden tutup başımı kaldırarak gözlerime baktı. Bakışları ruhumu okuyordu sanki, onun karşısında kendimi çırılçıplak hissediyordum.

"Nazlı, seni kimse benim elimden alamaz. İster Necmi, ister baban isterse de başka kimse. Seni asla onların eline vermem! Lütfen, bana güven"

"Ben sana güvenmeyi çok istiyorum Savaş, ama sen benim işimi hep zorlaştırıyorsun. Ben seni göremiyorum, hissedemiyorum, Savaş" acıyla üzgün yüzüne bakarak söyledim. Gözlerini kaçırarak ellerimi avucuna aldı ve birleşmiş ellerimize baktı.

"Senin için ne kadar zor olduğunu biliyorum, Nazlı, ama lütfen bana bir az zaman ver. Aşık olurum demiyorum, çünkü ben aşkın ne olduğunu bilmiyorum. Ama seni sevebilirim. Zaten sana karşı garip hislerim var. Evet durmadan tartışıyoruz, anlaşamıyoruz, ikimiz de dik başlıyız ama senin yanında kendimi hiç olmadığı kadar canlı hissediyorum. Sende hayata bağlanmak için bir sebep buldum ben. Lütfen kendimi anlamam için bana zaman ver. Benim için bu bir ilk" sözlerini zorlukla söylediği apaçık ortadaydı. Savaş duygularını dile getirirken utandığını farkettim. Ellerimi onunkilerden çekip yüzünü avuçlarıma aldım ve başını kaldırdım. Savaşın gözleri adeta duygu fışkırışı yaşıyordu sanki, ilk defa o derin gözlerinde bu kadar duyguyu bir arada görmüştüm.

"Sen neden duygularından utanıyorsun, Savaş?" Sessizce fısıldadığımda bir anlık gözleri büyüdü, sonra yüzünde hafif gülümseme oluştu.

"Sen nerden anladın onu, atarlı kız?" Diyerek yanağımı sıktığında yüzüm kızardı.

"Soruma cevap vermeyecek misin?" Derinden nefes alarak ellerini arkaya atıp onlara yaslandı ve tavana baktı. Bense hala dizlerinde merakla cevabını bekliyordum.

"Bilmiyorum, hiç bir zaman nasıl hissettiğim sorulmadı, hiç kimseyle hiç bir zaman duygularım hakkında konuşmadım. O yüzden zor geliyor bana, ama sen beni dinliyorsun" diyerek gözlerini bana doğrulttu. "Sen beni dinleyen ikinci kişisin Aliden sonra, ve bunun için sana ayrı bir bağlanıyorum." İtirafı karşısında gözlerim kocaman oldu. Demek o da bana bağlanıyordu. Bunu duyunca kalbim daha da hızla atmaya başladı. Savaş tepkimi hissetmiş olacak ki, kafasını sallayıp gülümsedi ve yavaşça beni ellerine alarak yatağın kenarına koydu. Ayaklanarak dönüp bana baktı.

Kırık kalplerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin