2. BÖLÜM

736 134 17
                                        

Multimedyada temsili Duru nun resmi var. İyi okumalar arkadaşlar...

Kırılgan bir çocuğum ben...
Yüreğim cam kırığı. Bütün duygulardan önce öğrendim ayrılığı.
Saldırgan diyorlar bana, oysa kırılganım ben...

Gözyaşlarım  mücevher ; saklıyorum herkesten , ürküyorlar gözümdeki ateşten , ürküyorlar dilimdeki zehirden , ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden, diyorlar bir yanı sarp uçurum , bir yanı çılgın dağ doruğu.

Oysa böyle yapmasam ben.

Nasıl korurum içimde ki çocuğu?

Bir yanım çılgın nar ağacı, bir yanım buz sarayı...

İste Duru tamda buydu...
Ne bir eksikti ne de fazla...

Çoğuna göre farklı , belki çift karakterli , belki de psikolojisi bozuk bir manyak.

Farklıydım, farkındayım...

Ama mecburdum, mecbur bırakılmıştım.
Esneyerek gözlerimi açtım. Aslında zihnim açıktı ama her zaman yaptığım gibi yine hemen kalkmamış, gözlerim kapalı sessizliği dinlemiştim.

Yalnızlık korkutucu olsa da, sessizlik güzeldi.

Kızlar muhtemelen kahvaltıya gitmişlerdi zaten sessizlikten anlaşılıyordu.Ben kahvaltıya gitmezdim.  Kahvaltı yapmazdım.
Bazen Beril de gitmez uyurdu.
Ona bakmak için ayağa kalktım ve zıplayarak üste baktım yatağının boş olduğunu görünce zıplamayı bıraktım.
Yatağıma tekrar oturup dün gece yatağın yanına koyduğum çoraplarımı aldım. Ayaklarım yine donmuştu. Kansızdım çünkü ve hiç ayaklarım hiç ısınmazdı.

Belkide genetikti....

Düşünceme gözlerimi devirdim öyle olsaydı da hiç bir zaman haberim olamayacaktı.

Ne ironi ama...

Yataktan kalkıp lavaboya doğru ayaklarımı sürmeye başladım.
Lovabonun önüne gelince içeriden gelen  su sesiyle duvara yaslandım ve içerdikinin çıkmasını bekledim.
Kapı açılınca içeriden çıkan küçük kıza baktım.
Pijamasını zorlukla çekmeye çalışarak ilerledi. Kızı izledim bir süre sonra gözden kayboldu ama zihnimden kaybolabilecek miydi belki rafa kaldırılacak ve tozlanacaktı ama hiç bir zaman unutulmayacaktı...
Tek başına oluşu.

Tek başına oluşumuz...

Daha fazla düşünmeden kendimi lavaboya attım.
Işlerimi bitirip yatakhane doğru yürümeye başladım.
Iceri girince bir kaç kişi kimin geldiğine bakmak için  kafasını çevirse de tekrar işlerine döndüler.
Dolabıma doğru gittim ve Reha hocanın  geçen hafta verdiği kitabı aldım. Onun yanına bu aralar gitmiyorum çünkü gidersem iki hafta sonra orada kalmam için ısrarcı olacaktı, oraya gitmek isterdim hem de çok ama durumu kötüydü, tek odalı bir evde oturuyordu.
Onu reddedersem de üzülücekti.
Bu yüzden eğer bir yer bulabilirsem daha sonra gidicek ve gönlünü alacaktım.
Derin bir nefesle kitabın kapağını açtım ve beni farklı diyarlara sürüklemesini bekledim.

Rüzgarlar yükünü usulca boşaltırlar,
Biter kasımlar,
Ay döner aralığa,
Dönerim kucak kucak yakamoz yoluna.
Donar dalgalarımın haykırışları.

Bu şehrin sisli , hüzün sesli kokması,
Uzak ufuklardan ufuklarıma,
Getirir nefesinin özemli çağrısını.
Gülümser ay vuslat anında ,
Saçıma serper deniz yıldızlarını.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin