3. BÖLÜM

521 127 9
                                    

Multimedyada Kaya nın evi var. İyi okumalar..:)

Hissettiğim rahatlıkla kaşlarım çatıldı.
Bir yatağın üstünde olmam muhtemeldi. Hızla gözlerimi açtım.
Etrafıma bakınca bir odada olduğumu gördüm.
Modern , güzel hatta çok güzel bir odaydı.
Benim böyle bir odada olmam imkânsızdı , bu oda benim hayalimde bile göremeyeceğim türdendi.
Neden buradaydım ve nasıl buraya gelmiştim.
En son o sokakta yere yığılmıştım. Gerisi karanlıktı.
Aklıma gelenlerle midemin tekrar bulandığını hissettim.
Alkol kokusunu ve o adamın dudaklarını tekrar hissettmiş gibi oldum.Ürpererek kendime geldim.
Ayaklarımı yataktan sarkıttım , bu sırada kapı açılmıştı .
Kapıya baktığımda bir adamın olduğunu gördüm.
Korkuyla ona baktım o ise bana kısa bir bakış atıp elindekideleri yatağa bıraktı.
"Ihmm acaba ... benim burda ne isim var "dedim hastalıktan dolayi kısılmış sesimle .
Hiçbir şey demeden arkasını döndü ve
"Onları giy ve odaya gel " dedi kalın bir sesle .
Sonra ise kapıyı açtı ve çıktı.
Kapanan kapıya gözlerimi kırpıştırarak bir süre baktım.
Öylece donmuş kalmıştım.
Buraya nasıl geldiğim hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Aklıma gelen şeyle irkildim ve üzerime baktım. Üzerimde dün geceki kıyafetlerim vardı ıslanmış ve çamur içindeydi. Daha fazla oyalanmadan üzerimdekileri çıkarıp , getirdiklerini giyindim.
Aynadan kendime bakınca gülmek , hatta kahkahalar atmak istedim.
Üzerimde uzun kollu bir tişört ve şort vardı. Tişörtün kolları bana epey uzun gelmişti , ellerim görünmüyordu. Şort ise kapri gibi durmuştu.
Hemen yüzümdeki sırıtmayı silip kendime çeki düzen verdim. Adımlarımı kapıya yönlendirdim ve bir an duraksadım.
Benimle ne konuşacaktı acaba , belki de organ mayası falandı. Gerçi o zaman uyanmamı beklemezdi herhalde.
Belkide kadın tacircicisi falandı.
Ben aklımda kurduğum senaryolarla boğuşurken duyduğum sesle yerimden sıçradım.
" Daha seni ne kadar beklicem acaba" diye bağırdı.
Hatta bağırdı az kalır resmen kükredi.
Daha fazla sinirlendirmemek için kapının kolunu aşağı indirdim ve çıktım.
Adımlarımı salon olduğunu düşündüğüm yere yönlendirdim.
Bu arada eve bakarken salyalarımın akmaması için ayrı bir çaba sarf etmem gerekmişti.
Her yer siyah ve beyazdan oluşmuştu . Zengin olduğunu anlamak zor değildi .
Herhalde buda baba parası yiyen zengin züppelerindendi.
Muhtemelen gününü gün ediyor ve paramı nasıl bitirsem diye düşünüyordu.
Aklıma okulda yaşadığım bir anı dolarken gözlerimin dolmasına mani olamadım.

Matematik dersinde kafamı toplayıp derse odaklanmaya çalıştım.
Ama ne kadar aklımı derse vermeye çalışıp açılığımı bastırmaya çalışsamda, bastıramıyordum.
Yanımda bulunan kolları eskimiş olan hırkamı alıp belime doladım.
Sıkıca düğüm atıp dersi dinlemeye başladım.
Ama dersin ortasında karnımın guruldamasıyla sessiz sınıfta sesini belli etti ve kafalar olduğum yöne çevrildi.
Bu o kadar utanç vericiydi ki kafamı hemen önüme eğdim. Şuan bana acıyarak baktıklarını tahmin edebiliyordum.
Kafamı kaldırmadım o bakışları görmek istemedim.
Bir kaç kişinin kıkırtısını duydum.
Gözlerimi yumdum ve ağlamamak için dişlerimi sıktım.
Boğazımdaki yumruyu geçirmek için yutkundum ama fayda etmedi.
Zil çalınca kimseye bakmadan sınıftan çıktım ve lavaboya gittim.
Elimi yüzümü yıkayıp kendime gelmeye çalıştım.
Sınıfa doğru giderken biri kolumdan tuttu ve bir ses işittim .
" Güzelim duydum ki karnını doyuracak paran yokmuş ama eğer bana bir geceni verirsen sana yüklü bir miktarda para veririm "
Dondum evet bana bu cümleleri sarf ederken sadece dondum.
Hiç bu kadar aşağılanmadığımı farkettim.
Hiç böyle hissetmesiğimi anladım.
Hiç bir lafın bu kadar acıtmadığını anladım.

Kalan gururumun yere düşerken çıkardığı ses kulaklarımda yankılandı.
Parçaları kalbime saplandı.
Aslında bu çocuğu tanımıyordum umursamam gerekirdi fakat gururum benden önce davranmıştı.
Elim benden izinsiz karşımdaki çocuğun yanağına inerken gururum ayaklanmak için zaman kolluyordu.
Tokat attığım elimi kotuma sildim ve tiksintiyle yüzümü buruşturdum. Çocuk donmuş şekilde bana bakarken bağırmaya başladım.
" Piç kurusu " haykırışımın ardından arkamı döndüm. Aralarda terbiyesiz diye fısıltılar duyuyordum ne olmayan , ama önemsemedim asıl bize böyle küfür etmeye mecbur bırakanlardı terbiyesiz.
Karşılaştığım kalabalıkla bir an duraksasamda yürümeye devam ettim.

Dolan gözlerime parmak uçlarımı göz kapaklarıma bastırarak durdurmaya çalıştım. Ve artık daha fazla düşünmeden gözlerimin önüne gelen birkaç saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırarak odaya girdim.
Odaya girer girmez sert ve erkeksi bir koku burun deliklerimi doldurmuştu.
Uzun bir koltuğun üzerine uzanmış elindeki telefonla ne yaptığını bilmediğim adamı inceledim.
Kahve rengi saçları, dolgun dudakları ve spor yaptığı belli olan vücuduyla bu zamana kadar gördüğüm en çekici erkekti.
Şöyle bir arkamı döndüm ve dış kapıyla aramdaki mesafeye baktım.
Kapıyla aramda baya mesafe vardı ve eğer bana bir şey yaparsa kaçamazdım.
" Sana bir şey yapmam merak etme ayrıca dikkatimi de çekmiyorsun " dedi kalın bir sesle. Heralde hal ve hareketlerimle ne dusundugumu cok belli ediyordum.Bir şey demeden karşısındaki koltuğa oturdum.
Sorgulayan bakışlarımı üzerine diktim.
Şuan korkuyor olmama rağmen gösterdiğim cesaret beni bile şaşırtmıştı.
" Evet öncelikle dün gece seni o adamların elinden kurtarırırken muhtemelen o sırada bayıldığın için beni hatırlamıyorsun. Seni aldım ve evime getirdim " deyip duraksadı.
Ben onun yüzüne devam etmesi için bakarken o açıklama yapmaktan sıkılmış bir sesle konuşmaya başladı.
" Aklında ki soruların cevabını aldıysan artık git " dedi umursamaz bir sesle.
Gözlerimi kırpıştırarak yüzüne baktım. Bir süre ne diyeceğimi düşündüm.
" Ihmm...teşekkür ederim." diye mırıldandım.
" Hı hı " dedi yüzüme bile bakmayıp başından savar gibi...
" Ben kıyafetlerimi alayım o zaman " dedim kısılan ve üzerine çaresizlik serpilmiş sesimle.
Sesim onun dikkatini çekmiş olacak ki bana yandan bir bakış attı.
" Kalacak yerin mi yok " dedi.
Direkt anlaması ve dolandırmadan sorması beni şaşırtmıştı.
Üstelik yüzüme doğru düzgün bakmamıştı bile.
Bir kaç öksürükle sesimi düzeltmeye çalıştım ve konuşmaya başladım.
" Şey ... aslında " deyip duraksadım.
Ne diyecektim ki anne ve babama sinirlendim ve evden kaçtım mı?
Içimden histerik bir kahkaha attım. Olmayan anne ve babamdan mı kaçmıştım.

Ne söylenebilirdi ki , nasıl açıklanırdı .

Açıklanmazdı ki , bende sustum.
Konuşmadım kelimeler dilime kadar geldi ama geri yolladım .

Her zaman yaptığım gibi...

" Tamam " deyip ofladı.
" Beni ilgilendirmiyor, zaten yeterince zamanımı aldın. Eşyaların yattığın yatağın yanında al ve git " dedi emir cümleleriyle konuşarak.
Zaten ondan kalacak yer falan beklemiyordum ilk defa gördüğüm bir adamın evinde kalacak değildim.Onunda benimle kalmak istemeyeceğini anlamak zor değildi.
Az önce çıktığım odaya doğru adımlarımı yönlendirdim .
Iceride daha yeni farkettiğim ve oraya yöneldim. Kapıyı açınca beyaz renkli fayanslarla karşı karşıya geldim .
Tahmin ettiğim gibi banyoydu.
Iceri girip arkamdan kapıyı kapattım ve musluğu açıp ince parmaklarımı soğuk suyun altına tuttum.Avcumun içi suyla dolunca yüzüme çarptım.
Kafamı kaldırıp aynadan yüzüme baktım. Beyaz olan ten rengim iyice açılmış ve solgunlaşmıştım.
Normalde düz olan saçlarım iyice dağılmıştı.
Derin bir soluk çektim içime ve kapıyı açıp odaya girdim.
Dediği gibi yatağın yanında olan çantamı aldım ve onun kıyafetlerini çıkarmadan yürüdüm.
Bunlar benim kıyafetlerimden daha rahattı. Bir an önce buradan çıkmak için hızlı adımlarla odadan çıkıp az önce gördüğüm dış kapıya yöneldim.
Ama aklıma gelen şeyle geri dönüp salona girdim.
Hala ayni pozisyonda durmuş telefonuyla ilgileniyordu.
" Ben tekrar teşekkür ederim . Herşey için " dedim.
Bana bakmadan kafasını salladı.
Daha fazla onu rahatsız etmemek için dış kapıya yöneldim elimdeki küçük valizimle.
Arkamdan çalan telefon sesi kulaklarımı doldurmuştu ama şuan aklımda ki düşünceler beni esir almıştı.
Kapının kolunu indirdim ve dışarı çıkmak için adımımı attım.
Ama daha ikinci adımımı atmadan bir el kolumu tuttu.
" Bekle " dedi sık nefeslerle sanırım yetişebilmek için hızlı gelmişti.
" Aslında bir anlaşma yapabiliriz " dedi.
Daha demin yüzüme bile bakmayan adam şimdi gözlerime bakıyordu.
Söylediği sözler üzerine hemen kendime geldim. Bir an gözlerine dalmıştım.
" Aşağılık pislik " diye bağırdım tiz bir sesle ve devam ettim.
"Hepiniz aynısınız."
"Ne bekliyordum ki zaten hepiniz uçkuruna düşkün piç kurularından başka bir şey değilsiniz " zaten kısılmış sesimi daha fazla zorlayarak.
Bir kaç öksürükten sonra kendime gelmeye çalıştım ve onun yüzüne bile bakmadan yürümeye başladım. " Kızım bir dursuna ya "dedi bıkkınlıkla.
Ve devam etti ,
"İlgimi çekmediğini söylemiştim, bu farklı bir anlaşma " dedi.

Benimle nasıl bir anlaşma yapabilirdi ki...

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin