7. BÖLÜM

566 98 30
                                    

Arkadaşlar Multimedyada Anıl var. Bu bölüm daha uzun oldu. Bir de bu bölümde lütfen size söylediğim yerde cem adrian sen ağlama şarkısını açınız. İyi okumalar.

Sıcak çiklotamdan bir yudum daha aldım ve bakışlarımı karşımdaki adama çevirdim , ona az önce sorduğum sorumu cevaplıyordu ama ben sohbetten kopmuştum fakat o durmadan konuşmaya devam ediyordu.
"...yani anlayacağın bir kaç sene boşa gitti. Ama önemli değil. Sen kaç yaşındasın " dedi.
" 18 yaşındayım " dedim. Gülümseyerek bana baktı ve konuşmaya başladı.
" Sen daha küçüksün " dedi. Bunu küçümseyerek söylememişti. Daha çok sevecen bir şekilde söylemişti.
Omuz silkip ayağa kalktım ve ona baktım.
" Bahçeye çıkalım mı? "
" Olur " diye karşılık verdi. Ayağa kalktığında birlikte yürümeye başladık. Koridordan geçerken birkaç kızın braşür gibi bir şeyler astıklarını gördüm. Bahçeye çıkıp kenardaki çardaklardan birine oturunca Anıl a döndüm ve merakla konuşmaya başladım.
" Ne yapıyorlardı az önceki kızlar"
Merakıma gülümsedikten sonra sakin bir sesle cevapladı.
" Her sene yaparlar son sınıflar birinci sınıflar için yapıyorlar hoşgeldin partisi gibi bir şey oluyor ve genelde okulun çoğu katılır "
Uzun açıklamasından sonra ona baktım.
" Sen de katılacak mısın ? "
dedim ilgili bir şekilde ona döndü ve çapkın bir sırıtışla bana baktı.
" İstersen birlikte gidebiliriz " dedi.
Kaşlarım şaşkınlıkla havaya kalkarken konuşmaya başladım.
" Aslında ondan sormamıştım- "
" Tamam o zaman birlikte gidiyoruz"
dedi sözümü bitirmemi beklemeden.
Tam ağzımı açmış cevap verecekken ayağa kalktı. Ben ağzım açık kalmış bir şekilde ona bakarken o yine beni takmadan konuştu , zaten hiç susmamıştıki. Arkamdan birine dur işareti yaptı ve " Ben bir arkadaşı gördümde sana ayıp olmazsa onun yanına gitmem lazım şimdi " dedi hızlıca tam bir adım atmışken tekrar bana döndü ve aceleyle konuştu.
" Ee ben senin numaranı almadım."
Telefonumu cebimden çıkartıp söylediği numarayı yazmaya başladım.
Gülümseyerek ona bakınca tekrar konuşmaya başladı.
" Sen adresi mesaj atarsın yarın almaya gelirim " dedi.
Hemen kafamı olumsuz anlamda salladım ve telaşla konuşmaya başladım.
" Yok gerek yok sen nereye geleceğimi söyle ben gelirim " sonuçta oturduğum bina , biraz eski bir ev ve burda da paralı okuduğumu düşünüyordu belki burslu okuyorum diyebilirim ama Kaya ya sormadan da bir şey demek istemiyordum.
" Emin misin " dedi tereddütlü bir sesle.
" Hı hı " gibi bir ses çıkartınca gülümsedi ve yürümeye başladı.
Bende oturduğum yerden kalktım hızlıca çıkışa doğru yürümeye başladım.
Yola çıkıp Kaya nın söylediği yere gittim . Kafamı sağa sola çevirerek etrafıma baktım , fakat arabasını göremedim. Dikkatlice bir kez daha sokağa bakınca köşede duran lacivert spor bir araba dikkatimi çekti. Aynı arabadan korna sesi çıkınca gözlerimi kısarak içerisindekini görmeye çalıştım. Sürücü koltuğunda Kaya nın oturduğunu görünce şaşkınlıkla gözlerim büyüdü. Ya arabasını değiştirmişti ya da yeni bir araba almıştı. Düşündüğümden daha zengindi sanırım. Çünkü altında ki araba diğerine nazaran daha pahalıydı. Bir korna sesi daha işitince Kaya nın beni beklediğini anlayarak sabrını daha fazla zorlamamak için hemen o tarafa doğru ilerlemeye başladım.
Arabaya binince sürmeye başladı. Bir süre sonra arabanın içinde yankılanan sesle gözlerimi Kaya ya çevirdim.
O ise telefonunu çıkartıp kulağına götürdü.
" Hallettin mi " dedi telefonu açar açmaz, onun bu hareketiyle gözlerimi devirdim.
Bir süre karşı tarafı dinledi ve konuşmaya devam etti.
" Ne demek halledemiyorum lan " dedi dişlerinin arasından sinirli bir sesle.
" Yarın başlıyorum ayarla , gözümün önünde olsun o it " sözleriyle kaşlarım çatılırken neyden bahsettiğini anlamaya çalıştım.
" Tamam " deyip telefonu kapattı. Bir süre arabanın içinde sessizlik hakim olsada daha fazla dayanamayarak
" Neye başlıyorsun " dedim meraklı bir sesle konuşarak.
Bana yandan bir bakış attı ve konuşmaya başladı.
" Üniversiteye başlıcam " dedi. Ben ondan bir tersleme falan beklerken cevap vermesi gerçekten şaşırtmıştı.
Söylediklerini algılayınca daha da şaşırak ona baktım. Bir mesleği olduğunu düşünüyordum. Ama daha fazla soru sormak istemediğim için önüme dönüp yolu seyretmeye başladım.
Biraz sonra araba durunca Kaya ya döndüm.
" Şey okulda parti varmış sende gelicek misin ? " dedim Anıl ile gideceğimiz parti aklıma gelince, en azından oraya kadar beni bırakabilirdi.
" Evet gelicem büyük ihtimalle " dedi ifadesizce kafamı sallayıp çekingen bir sesle konuşmaya başladım.
" Şey... Ihmm bir şey sorucam o zaman beni bırakırmısın oraya yani Anıl bırakabileceğini söyledi ama ben nerenin adresini vereceğimi bilmediğim için reddettim yani- " sözümü bitirmeme izin vermeden konuşmaya başladı.
" Sen Anıl la tanıştım mı " dedi gözlerinden geçen şeytani parıltılarla bana bakarak , onun bu hali yutkunmama neden oldu.
"Evet , yani aslında çarpıştık da denebilir. " dedim . Bu yaptığım açıklamayla bir kere daha olayın gerçeklik boyutunu kavrayarak defalarca kez kendime kızdım. Kendi hayatımı mahvettiğim yetmiyormuş gibi başkalarının hayatınıda mahvediyordum . Konuşmaya başlayınca dikkatimi toplayarak gözlerimi gözlerine çevirdim.
" Hayret senden bu kadar çabuk bir performans beklemiyordum . Düşündüğümden de iyi çıktın , aslında bakarsan başaramayacağını bile düşünmüştüm. " dedi alaylı bir ses tonuyla . Onun bu tavırlarına artık sinirlenmeye başlamıştım.
"Demek ki iyi düşünememişsin . Sorun bende değil senin aklında. " deyip arkama yaslandım. Rahatladığımı hissediyordum. Kafasını bana çevirdi ve kısa bir bakış atıp önüne döndü.
"Nerden geliyor bu rahatlık . Kime güveniyorsun da benimle böyle konuşuyosun. " dedi sakin fakat ürkütücü bir ses tonuyla.
" Kendime güveniyorum tabiki, sen beni korkak , her istediğini yaptırabileceğin biri mi sandın " dedim kendime güvenen bir ses tonu kullanarak. Aslında sözleri canımı acıtmıştı. Güvendiğim , arkamda olan ve bana sahip çıkan kimse yoktu evet, ama bunu ona göstererek kendimi ezdirmeyecek ve dik duracaktım.
" Tamda öyle sanmıştım "dedi alaylı bir tonda. Sinirle derin bir soluk çektim içime ve kapıyı açtım. Zaten bu adamla konuşmaya çalışmak bile saçmalıktı. Aklıma gelen şeyle durdum ve ona baktım.
" Ben burslu olarak okuduğumu söylesem olmaz mı " bana baktı ve bir süre sonra omuz silkip bir nevi cevabını verdi. Cebimden onun aldığı telefonu çıkartıp uzattım.
" O zaman buna gerek yok " sonuçta böyle pahalı bir telefon gereksizdi. Sert bir nefes çekti içine ve çatık kaşları daha da çatılarak konuştu.
" İnsanlar uzaktayken birbirleriyle telefon ile iletişim kurarlar. Yoksa bende sana bu telefonu yardım olsun diye vermedim. Bu yüzden bu telefonu alıyorsun " dedi özellikle son kelimelerinin üstüne basarak.
"Ama benim zaten bir telefonum var . Bana istediğin zama- " sözlerimi bitirmeme izin vermeden sıkılmış bir sesle " Yeter artık bu konu burada kapandı " dedi . Tam yine itiraz edicektim ki , gözlerindeki o ürkütücü ifade ile ağzımı yavaşça geri kapattım. Yutkunarak kafamı sallayınca, yaptığım bu hareket ile kendime şaşırmadan edemedim. Küçüklüğümde kendime verdiğim sözlerden bir tanesini daha aklıma getirerek ,bir daha onun benim kişiliğimi değiştirmesine izin vermeyeceğimi hatırlattım . Her ne kadar beni korkutsada...
Tam inecekken kolumu tutmasıyla durdum.
" Yarın akşam sekizde hazır ol" dedikten sonra şöyle bir üzerimi süzdü ve " üzerine biraz dikkat çekici şeyler giy " emir verici tonda konuşması beni sinir etsede bir şey demeden arabadan indim.
Ayrıca en son söylediği şeyle daha çok sinirlenmiştim. Eve girmeden tekerleklerin asfalta sürtünme sesini duyunca arkama dönüp baktım ve sadece bir toz bulutuyla karşılaştım. Arabadan iner inmez gazı köklemişti. Bunu takmayıp anahtarı deliğe soktum ve çevirdim.
Eve girip Beril' in odasına bakınca uyuduğunu gördüm. Her zaman uykusuna düşkün olmuştu. Yurttada bir çok kere bu huyundan dolayı kahvaltıları kaçırır ve aç kalırdı. Gülümseyerek odama doğru yürüdüm. Zaten bu hayatta bir şey yapmasa bile yüzümü güldüren tek insandı. Sessizce odama girip kapımı kapattım ve banyoya girdim. Üstümdekilerden kurtulup küvete girdim ve hızlı bir duş aldım. Banyoda fazla durmayı sevmiyordum , boğucu bir yanı vardı. Buharla birlikte oluşan o sessizlik ürpertici geliyordu. Belki de yaşadıklarım beni böyle korkak biri yapmıştı. Havluya sarılıp odama geri döndüm. Yatağımın üzerinde duran pijamalarıma doğru yürürken aynada yansıyan görüntüm ile gözlerim bir an kesişince durdum ve yönümü değiştirip aynanın önüne geçerek kendimi süzmeye başladım. Fazla zayıf değildim ama şişmanda değildim. Karın bölgemde hafif bir çıkıntılık vardı. Bacaklarım fazla olmasa da incelerdi. Bakışlarımı yüzüme çevirdim. Burnumda ve etrafında çiller vardı. Kendimi kadınsı ve dikkat çekici bulmazdım , daha çok çocuksuydum. Gözlerim maviydi , genelde mavi rengi sevmez ve kendime de yakıştırmazdım. Bide mavi gözlerim benim soğuk bakışlarımla birleşince sanırım dışarıdakilere itici falan geliyordu. Kendimi daha fazla süzmedim ve iç çamaşırlarımı giydim. Pandalı pijamalarımı da hızlıca bacaklarımdan geçirip saçlarımı taradım ve iki yandan ördüm. Saçlarımı böyle yapmayı her zaman çok severdim. Çünkü ilk okula giderken hep arkadaşlarımdan görürdüm. O zamandan beri hep böyle yapıp hayal kurardım. Her örüşümde sanki annem örmüş gibi düşünürdüm , yada az sonra annemin dizine yatıp saçımı okşayacağını düşünürdüm. Yine öyle düşünüp yatağa geçtim , başımı yastığa koydum ve sanki gerçekten annem saçımı okşuyormuş gibi düşünerek uyudum.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin