16. BÖLÜM

127 12 8
                                    

Arkadaşlar lütfen yorum yapmayı ve vote vermeyi unutmayın. Iyi okumalar:)

3 hafta sonra ;

İçerisi kan çanağına dönmüş gözlerimi yavaşça yanımda duran ve sabahtan beri gözlerimin içerisine bakıp , dışarı çıkmam için yalvaran Anıl ' a çevirdim.
Hergün bu anı yaşıyor ve yine her seferinde ' yarın çıkacaksın ama ' deyip gidiyordu.

" Sadece yalnız kalmak istiyorum Anıl" sözlerimi her ne kadar yavaş yavaş dile getirmiş olsam da , sert ve soğuktu.
Onu hergün böyle kırmak hoşuma gitmiyor elbette ama elimde olan bir şey değil ki! Günlerdir ne gülebiliyorum ne doğru düzgün yemek yiyordum.

Reha Hocanın vefat ettiğini duyduktan sonra , gözlerimi bir hastanede açmış ve karşımda Anıl ' ı bulmuştum.

Kaya ' nın kollarında bayılmama rağmen , gözlerim Anıl ' ın masmavi ve endişeli gözleri ile karşılaşmıştı. Ona Kayanın nerede olduğunu ya da onun nasıl burada olduğunu sormadım...

Sormadım , çünkü sormak içimden gelmedi.

Aslında küçükte olsa şu bir kaç haftadır merak ettiğim tek şey Berildi.
Nerede , ne yapıyor , başına bir şey mi geldi , acaba Reha Hocanın vefat ettiğini duydu mu , eğer duyduysa neden yanıma gelmedi ? Bu sorular sürekli beynimi kemirirken , kalbimide Reha Hocanın acısı kemiriyordu.
Daha ona bir kere bile veda edemeden nasıl gider , nasıl beni bırakır bu dünyada diyerek bende kendi kendimi öldürüyordum.

Ona defalarca söylemiştim ben halbu ki !

' Beni bu dünyada tek başıma bırakma ' demiştim.

'Eğer beni bırakırsan çok korkarım , ezilirim , kaybolurum' demiştim.

Ona ' sende beni bu koca dünyada yalnız bırakma' demiştim.

Ona ' benim senden başka kimsem yok ' demiştim.

Her ölümden konu açtığında ona kızar ve konuyu değiştirirdim. Düşüncesine bile katlanamayacak kadar çok seviyordum onu ben. Tek dayanağım , tek sırtımı yaslayacağım , bana güven veren ağacımdı.
O... çok farklıydı. Her anlamda bende ki yeri farklıydı. Beni dine yakınlaştırıyordu , kitap okumayı aşılıyordu , bu pis dünyada ayakta durabilmem için bana dayanak oluyordu. Şimdi beni bıraktı ve şimdi bir dayanağım yok. Değneklerini kaybetmiş , yüreği sakat çocuk gibi hissediyorum kendimi.

Öyle kaybolmuş, öyle yanlız , öyle tükenmiş hissediyorum.

Hayatımda bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az insan varken , en önemlisini kaybettim ben.
Temelleri sağlam olmayan evler gibi , her bir rüzgarda savrulan bedenim ..... bu acıyı kaldıramaz. Tıpkı temelsiz ev gibi küçük bir sarsıntı da yıkılır. Dayanak demişken evet , Beril ' de benim dayanağım fakat o benim kardeşim gibi. Ben ona sırtımı tamamen dayamıyorum ki , biz sadece sırt sırta veriyoruz ve birbirimizi ne pahasına olursa olsun koruyoruz. Belkide şuanda yanımda olsa , birbirimize destek olsak daha çabuk atlatırdım. Ama günlerdir ondan haber alamıyorum ve bu benim daha çok bitmeme sebep oluyor.

"Duru beni duyuyormusun " Anıl ' ın sesi kulaklarımı doldururken , irkilerek ona döndüm. Elinde ki montumu havaya kaldırdı ve hadi der gibi bakmaya başladı. Kaç gündür pes etmeden buraya gelip benimle uğraşıyordu. Aslında Kaya ' nın evinde kalıyor olsaydım bu kadar rahat gelemezdi fakat ben hastaneden çıkarken buraya bırakmasını istemiştim Anıldan. Şu üç haftadır yanıma tek gelen o zaten. Ah bir kaç kere de Cem aramış ve başıma gelenleri duyunca buraya gelmek istemişti. Beni sadece okulda bir kaç kez görmesine rağmen , evimin nerede olduğunu öğrenmek için neredeyse canımı okumuştu.
Yani kısaca.... günlerdir sadece Anıl ' ın yüzünü görüyordum. Ona gerçekten minnettardım , çünkü ne kadar çok bağırıp çağırsam da , yanımdan ayrılmamıştı. Neredeyse bir kaç gece evimde bile kalacaktı fakat ben izin vermemiştim.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin