1. BÖLÜM

1.2K 165 60
                                    

Multimedyada Duru ' nun resmi var. Ayrıca Cem Adrian şarkılarından biriyle okumanızı tavsiye ederim. Iyi okumalar :)

Birileri anlasın beni !
Ne dediğimi , ne istediğimi.
Nerde , nasıl olmak istediğimi...
Söylediği mi , söylemek istediklerimi.
Aslında neyi sevip , sevmediğimi !
Çok iyi konuşup evet anlatamam kendimi.
Ama hiç görmedilerde rica eder gibi bakan gozlerimi.
Birileri anlasın beni ,
Kırılabilceğimi.
"Koca kız " olmuş olsamda içimde hala pamuk şekerini çok seven bir çocukla gezdiğimi !..

*
Hayatlarımız gibi kararmaya yüz tutmuş yetimhanenin küçük bir ücrasına sızan minik bir güneş ışığı odayı aydınlatmaya çalışıyordu. Paslanmış pencereden sızan ince ışık süzmesi , tohumun toprak altında can çekişip gün yüzüne çıkması gibi giriyordu içeri.
Tozlanmış pencerelerden süzülen güneş , kalplerimize ulaşamadan ışıklarını yitiriyorlardı. Sanki , birileri kalplerimizde ki tüm ışıkları kapatmak yerine bir daha açılmaması için onları söküp  atmıştı. Söktüğü yerden kanlar ilmek ilmek akmaya başladı en kuytularıma. Ne ben onu durdurabildim yıllardır ne de o durdu. Her elimi daldırdığımda kanlı suları parmak uçlarıma bulaşıyordu. Onun kanlarıyla kaderimizde yazılı olan her bir hayat hikâyemiz iğneyle bir oyanın üzerine tek tek işlenirmiş gibi kara lekeler halinde işleniyordu kalplerimize. Lekeler büyüyerek tüm kalbe yayılıyor ve artık kendi benliğinden çıkarak katılaşıyordu. Katılaşmış bir kalp hissedebilirmiydi ki?Peki kalplerimiz hissetmek istemezmiydi , ya da sevinmek belki de biraz hüzünlenip birazcık gülmek. İşte bu yüzden belki ruh da dayanamamış, çoktan terk etmiştir o da terk edilmeye mahkum olmuş bu bedeni! Paslanmaya yüz tutmuş ruhlar , özgürlüğünü ilan etmediği sürece onlarda bedenlerinin kaderini paylaşarak karanlıkta kalmaya mahkumlardır elbette. Peki, kimdi bizim bedenimizi yaşarken bir ölü yapan?
Bizi... bu hayata getirenlerdi ölüden farksız yapan. Bizi biz yapan insanlar , bizi biz yapmaktan çoktan çıkarmışlardı. Onlar hayatlarına devam ederken , biz burada hayal kurmaktan bile korkar olmuştuk. Hayallerimi ellerimden çalan bir annem ve onu parçalayıp tekrar avuçlarıma bırakan bir babam var benim ! Gülümsemeyi tek tek cımbızla koparır gibi çeken bir ailem var benim ! İçimin kan ağlamasına sebep olan bir ailem var benim ! Her saniye nefesimi çalarak adım adım ecele yaklaştıran bir ailem var benim ! Sonunda ise ellerimde benim olmayan bir ailem var benim !

Kafamı sol omuzuma yatırdım ve kollarımı bacaklarıma sararak saatlerdir yaptığım gibi bahçeyi seyretmeye devam ettim. Cevaplarını hiçbir zaman alamayacağım soruları beynimde sürekli tekrar etmek beni cevaplara ulaştırmıyordu ki.
Onun yerine bahçede oynayan çocukları seyretmeye başladım. Sesleri kuş cıvıltılarına eşlik ediyor ve masmavi gökyüzü kanatlarıyla etrafını kuşatıyordu.
Huzur dolu ve insanın yüzünde tebessüm oluşmasına sebep olan günahsız varlıkları , ancak bir günahkar çıkarabilirdi zaten hayatından. Kirli ve iğrenç hayatlarında onun gibi temiz bir varlığı kabul edemezlerdi çünkü.
" Çabuk hepiniz içeri geçin baş belaları " tiz ve cırtlak sesiyle yetimhane görevlisi bağırdı. Herkesi mutlu eden sesler bıçak gibi kesildi , bir kendini bilmez yüzünden. Kimisinin gözleri doldu, kimisinin yüzü asıldı kimisi ise döktü işte sessizce yaşlarını. Hepsi birer birer içeri koşmaya başlarken , en arkada küçük bir kızda onlara yetişmeye çalışıyordu. Kapılar kapanacak korkusuyla minik ayaklarıyla büyük adımlar atmaya çalışıyordu. Birden ayaklarını birbirine dolandı ve altın sarısı saçları öne doğru savruldu. Diz kapaklarının üzerine sertçe düşmesi , yüzümü istemsizce buruşturmama sebep oldu. Durdu bir kaç saniye ve sonra yavaşça kafasını havaya kaldırdı. İşte tam o an dünya durdu ve saf kalpler nefeslerini tuttular. Kocaman olmuş ela gözleri , güneş parıltılarını söndürmüş yerini büyük gölcüklere yer etmiş bakıyordu , etrafına bakıp bir şey arıyordu. Burada ki herkesin zaman zaman aradığı gibi o da arıyordu.
Ne mi arıyor , sadece onu kaldıracak bir el !
Kaldırıp ' Geçti bak işte hiçbir şey olmadı ' diyen bir anne arıyor gözleri. Göz pınarlarını silecek , acıyan yerini öpecek bir merhamet arıyor. Çok şey istemiyor , sadece birazcık sevgi!
Kanayan dizleri ile birlikte yavaşça ayağa kalktı ve ellerinin tersiyle gözyaşlarını kendi sildi.
Ağlayacaktı , düştüğünde kaldıracak bir el aramayı bırakana kadar ağlayacak ve yine kendi silecekti tuzlu suları. Üşüdüğünde , korktuğunda kendi saracaktı kendini.

TUTSAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin