14.Bölüm : Aşık oldum ben...

4K 294 113
                                    

Okan adamlarını gönderdikten sonra kollarını kavuşturmuş ve arabasına yaslanarak düşünmeye başlamıştı. Gitmeyecek miydi bu adam Allah aşkına? Yok yok! Kazık çakacak belli oldu. İşin kötüsü Şebnem o daracık yerde resmen pişmişti. Kerem çıkışa yakın durduğu için daha rahat gözüküyordu ama Şebnem hem iç kısımda kalmıştı hem de gözükmesin diye kendisini saran Kerem'in kollarında şeker gibi eriyip gitmek üzereydi.


Ancak artık daha fazla dayanamayacağını da anlamıştı. İte kaka kıpırdanıp kendisine yer açmaya çalışırken Kerem onu durdurarak "Şebnem bir rahat mı dursan acaba?" dedi. Şebnem kan ter içinde gözlerini kocaman açıp "Ne rahat durması Kerem ölüyorum burada! Sen bağırmamdan hoşlanmıyorsun istersen kulaklarını kapat çünkü daha fazla dayanamayıp çığlığı basacağım galiba!" deyiverdi. Hayda! Sanki orada keyiften duruyorlardı.


"Şebnem kıpraşma şimdi dengemi kaybedip bu Okan denilen adamın önüne uygunsuz bir halde serilivereceğiz!"


Son kez kıpırdanan Şebnem yüzünü buruşturarak "Ama ne yapabilirim ki Kerem? Havasızlık bir yandan..." derken aniden durup Kerem'i baştan aşağıya süzdükten sonra sözüne devam ederek "Ah! Sen bir yandan... Hararet bastı" deyince Kerem'de kaşlarını çatıp garip bir ifadeyle "O da ne demek şimdi?" diye sordu. Of! Ne demekse ne demek! İşin özeti buradan hemen kurtulmazlarsa kız bir iki saniye içinde her anlamda ruhunu teslim edecekti işte!


Şebnem baktı Kerem kızıyor ses çıkarmayarak suskun kalmıştı. Bu Okan'da bir türlü gitmiyordu. Adamlarından haber mi bekliyordu ne yapıyordu anlaşılamamıştı. Oradan çıkabilmek için hızlıca düşünmeye çalışan Kerem aklına gelen bir düşünceyle Şebnem'e bakıp "Şebnem ellerin nerede?" diye sordu. Asıl o ne demek yahu?


"Ellerim mi?"

"Evet!"

"Aşağıda"

"Arka cebime ulaşabilir misin?"


Şebnem bu duyduğuyla gözlerini kocaman açıp "Yok artık! Kerem ne yapacağım senin arka cebinde?" deyince Kerem'de burnunun dibine kadar girip çatık kaşlarıyla "Telefonuma ulaşacaksın telefonuma!" dedi. He! Öyle dese ya canım. Şebnem ifadesini değiştirip "Denerim" dedikten sonra ellerini zar zor belinin yanlarından çıkarıp Kerem'e sarılarak ceplerini yoklamaya başladı. Gözleri de durumun garipliğiyle bir sağ bir sol yaparak fıldır fıldır dolaşıyordu. O sırada telefonun sağ cebinde olduğunu söyleyen Kerem haliyle biraz rahatsız olurken Şebnem'de sırıtarak "Ooo! Spor epey yaramış Kerem" diyerek onu sinirlendiriyordu.


"Şebnem serbest dolaşma telefonu al yeter!"

"Tamam ya kızma alıyorum"


Şebnem iyice yapışıp "Aldım" derken Kerem ile göz göze gelince aniden durmuştu. Kerem ne olduğunu anlayamasa da Şebnem dikkatle ona doğru bakarak "Telefonum çalmadan önce bana ne söyleyecektin Kerem?" diye sordu. Nasıl söylesin ki şimdi böyle bir şeyi? Kerem ona bakarak bir süre sessiz kaldıktan sonra tabii ki de önemli bir şey olmadığını söyleyip "Telefonu alabilir miyim?" dedi. Önemli olmayan bir şey için mi o kadar güzel bakmıştı yani? Şebnem yüzünü asıp kollarını çekerek telefonu Kerem'e verirken Kerem'de o önemli değildi dediği şeyi düşünerek telefonu aldı.


"Kimi arıyorsun?"

"Fiko'yu arıyorum"

"O kelaynak kuşu şu durumda ne yapabilir ki?"

Güzel Kaçak (Dizi Tadında+ TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin