Multimedya Furkan
Nihayet yol bitmişti. Büyük, iki katlı bahçeli bir evin kapısını araladılar. İçeri girdiklerinde Zahide Hanım bahçedeki çiçekleri suluyordu.
Furkan uzaktan annesini izlemeye koyuldu. Ne kadar da masum duruyordu. Siyah saçları omzuna dökülmüş, bir elinde hortum çiçekleriyle konuşuyordu.
Kafasını çevirdiğinde Furkan'la gözgöze geldi. Elindeki eldivenleri ve sarı çizmelerini çıkardı. Beyaz sandaletlerini giyip Furkan ve Yağmur'un yanına gitti.
"Merhaba çocuklar bu ne güzel bir sürpriz!"
Furkan annesine elindeki papatya demetini uzattı.
"Senin için."
"Çok teşekkür ederim oğlum. İnsanın evladından hediye alması ne kadar güzel bir duygu anlatamam. Bana bunu tattırdığın için teşekkür ederim." deyip kocaman sarıldı oğluna.
Yağmur gülen gözlerle onları izliyordu. Zahide Hanım Yağmur'a dönüp;
"Furkan çardakta otursun bizde Yağmur'la beraber içeri gidip meyvesuyu bisküvi falan getirelim. " dedi..
Beraber mutfağa geçtiler. O sırada Zahide hanım söze girdi:
"Yağmur, Furkan Kemal'i bilmiyor. Ona anlatırken bunu kimin yaptığını söylemedim. "
"E sormadı mı peki?"
"Sordu, sormaz olur mu."
"Siz ne dediniz? "
"Baygındım kim olduğunu göremedim dedim."
"Hımm. Ona yalan söylediniz yani." diye imalı gözlerle baktı.
Zahide Hanım elindeki tabağı bırakıp Yağmur'un ellerini , ellerinin içine aldı. Gözlerine bakarak;
"Söyleyemezdim Yağmur beni anla lütfen. Kolay bir şey değil." dedi. Kafasını önüne eğdi.
Yağmur nedense Zahide Hanım'a ısınamamıştı. Ama yine de üzülüyordu. Ellerini çekip tabakları eline aldı.
"Furkan'ı yalnız bırakmayalım. Hem duyacakları onu üzebilir; siz de üzülebilirsiniz. Metanetinizi koruyun." deyip mutfaktan çıktı. Bahçeye doğru ilerliyordu ki, Zahide Hanım'ın telefonunun çaldığını işitti. Pek üstünde durmayarak tabakları masanın üzerine bıraktı. Arkasını kollayarak bir öpücük kondurdu sevdiğinin dudaklarına.
"Tam anlayamadım tadını ama; gel bir de ben öpeyim." diyen Furkan'a gözlerini devirmekle yetindi.
O sırada Zahide hanım geldi bahçeye. Beraber kekleri ve kurabiyeleri yediler. O sırada Yağmur Zahide Hanım'a baktı. E hadi söyle dercesine.
"Yağmur. Oğlumla biraz başbaşa konuşmak istiyorum. "
Önce Furkan'a sonra Yağmur'a bakıp;
"İstersen kal tabi."
Furkan söze girdi.
"Benim Yağmur'dan gizlim saklım yok anne, seninde olmasın."
Ama Yağmur bu kadını denemek istiyordu. Yedek cep telefonunu çıkarıp çaktırmadan kendini arayıp açtı. Telefonu da çantasının içine koyup;
"Canım ben de bir lavaboya gideyim diyordum, konuşun siz gelirim ben." dedi.
İçeri geçip salona oturdu ve konuşmaları dinlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O KIZ ANNEME BENZİYOR
Genç KurguBakmaya kıyamayacağın kadar güzel, akıl erdiremeyeceğin kadar zeki, ve seni senden çok sevecek kadar yürekli. ama 'o kız annene benziyor'sa? Annesi trafından daha 5 yaşındayken terkedilmiş, anne özlemiyle yaşayan genç ve yakışıklı bir erkek; tüm s...