BÖLÜM 4: "KURDU SAKIN DİNLEME"

50K 2K 1.1K
                                    

yorumlarınızı eksik etmeyin, lütfen. hoş okumalar. 🌙

"Çay ister misiniz?" diye sordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Çay ister misiniz?" diye sordum. "Kahveyi sevmediğim için evde sadece çay var."

Milyon kez sorduğum soru ve milyon kez aldığım cevap.

"Teşekkür ederim, gerek yok."

Dudaklarımı ısırarak tekrar koltuğun köşesine oturdum. Polislerdeki bu gergin havanın aynı gen taşıyıcıları gibi birbirine geçmesine şaşırmamak gerekirdi. Evde bir polis olduğu evin her tarafında hissediliyor veya ben paranoya yaparak bu olayı büyütüyordum.

"Peki o zaman ne içersiniz?" Milyon bir.

Adam beni o kadar saldı ki artık soruma cevap vermedi. Başını çevirerek farklı bir noktaya baktı. Fotoğraf duvarımıza. Koltuktan kalkarak oraya doğru ilerlerken istemsizce ben de yerimden doğruldum.

"Murat Yalçın'ı ne zamandan beri tanıyorsunuz?"

Kollarımı gergin bir şekilde birbirine bağladım. "Neden Murat'la ilgili bir şeyler öğrenmek istiyorsunuz? Onun ne yaptığını direkt söyleseniz keşke."

Adam bana bakmadı bile. Çekmecenin üstündeki fotoğraflardan birini eline aldı ve uzunca bir süre inceledi. "Çocukluk arkadaşı mısınız?"

Elindeki fotoğraf bizim geçen yaz katıldığımız dans yarışmasında çekilmiş fotoğraftı. Murat yerde çimenlerin üzerine uzanmış, ben ve Deniz de hemen arkasında oturmuştuk. Deniz, kızıl saçlarımı yukarıya kaldırmıştı. Üzerimizde dans kiyafetleri vardı. Üçümüz de kamera lensine bakmıyorduk ve kahkaha atarken hayattan çalınmış bir anıydı.

"Hayır, üniversitede tanıştık. Geçen yıl."

Başını salladı ve diğer fotoğrafı eline aldı. Deniz'in fotoğrafını. Kışın doğum günü için Uludağ'a kayak yapmaya gittiğimiz günkü fotoğraflardan biriydi. Deniz, yaptığımız kar adamının yanında poz vermişti, gülümsüyordu. Tuğrul ardından başını kaldırarak duvardaki ipliğe asılı diğer fotoğrafları incelerken, "Deniz Atasoy." diye mırıldandığını işittim. Bizi tanıyordu.

"Yakın arkadaşlarsınız o zaman." Arkasını dönerek bana baktığında başımı dik tuttum. Arkadaşlarım, her şeyimdi. "Aranızdaki bağ güçlü olmalı."

"Tahmin bile edemezsiniz aramızdaki bağı."

"Evet, edemem." dedi. "Öyleyse Murat'ın ne işlere bulaştığını da biliyorsunuzdur." Afallamış bir halde ona baktım. Murat'ın bu konuda bize hiçbir şey anlatmaması ufaktan gururumu incitmişti ama üzerimizden geçen bu iki haftada bazı şeyler de düşünmüştüm, bazen arkadaşların da birbirilerine söylememesi gereken şeyler vardır belki.

GÖKYÜZÜNÜ KUCAKLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin