lütfen bölümü oylamayı unutmayın, bir de sizi çok sevdiğimi...
hoş okumalar. 🌙
Alnımıza yazılan kaderlerimizi yaşarken karşımıza çıkan birçok acıyı da sahipleniyorduk. Atlattığımızı sandığımız acılar bile zihnimizde, özellikle kalbimizde yakıcı izler bırakıyordu gittikten sonra. Çok düşünmekten yola çıkan sorumluluklar daha fazla belimizi büküyordu. Her şeyi göze alarak yaşanılan acıyı gözümüzde büyütmek, hayatın değil de kendi ellerimizle kendimize kuyu kazmak değil miydi?
İnsana en büyük kötülüğü kendisi yapıyordu zaten.
Murat'ın bana öğrettiği gibi; dünyanın en tehlikeli yeri insan zihninin içiydi.
Düşüncelerimin karmaşıklığı adımlarıma yansımış gibi yürümekte zorlanıyordum. Sanki en zor şeyi başarıyordum yürüyerek. Her attığım adımda arkamda bıraktığım enkaza dönüp bakmak istiyordum ama bunu yapamıyordum. O enkaz beni tamamen harabeye çevirmişti. Deniz sıkı sıkı kolumdan tutmasaydı tam kalabalığın içine çöker ve içimde tuttuğum her duyguyu ağlayarak dışarı vurardım.
Fakat ağlamayacaktım bu kez. Kendime güç vermek istercesine elimle yanaklarımı ıslatan göz yaşlarımı sildim, burnumu çektim ve derin bir nefes verdim.
Deniz, "Bana gidelim istersen." dedi. Herhangi bir fikir bildirecek halde olmadığımdan onu başımla onayladım.
Deniz arabasını sahil kenarına park etmişti. Arabaya binmeme yardımcı olduktan sonra hızlıca şoför koltuğuna bindi. Araba hızlıca yerinden hareketlendiğinde yan aynasından arkaya bakmamak için yüzümü diğer tarafa çevirdim.
Ayaz hâlâ oradaydı, hiçbir yere gitmemişti. Daha fazla kalbimi kırmamak için onu vurduktan sonra da bir şey söylememişti. Onu vurmak istememiştim ama o an kendimde değildim. Şimdi de kendimde değildim, ne yapmak istediğimi bilmiyordum. Kime kafa tutmam gerektiğini bilmiyordum. Yanlış bir şey yapmaktan korkuyordum. Ayaz'dan korkuyordum. Yavaş yavaş aklıma dolan anılarım daha da yoruyordu beni.
"Ayaz'a vurman yanlıştı bence." dedi Deniz sakince. "Onun yaptıklarını onaylamıyorum ama o an vurmamalıydın. Şu an ikiyüzlü gibi gözüktüğümün farkındayım, evet, belki de şu an söylediklerim yanlış. Fakat sen komadayken onun ne hisler geçirdiğini kendi gözlerimle görmüştüm." Deniz konuşmaya devam ederken gözlerimi yan tarafa çevirdim ve aynadan Ayaz'ın uzaklaşan görüntüsüne baktım. "Milay-"
"Deniz, sus."
"Milay, ona konuşmak için fırsat vermeliydin. Bak ben her şeyi görmezden gel demiyorum ama Ayaz cidden dinlenilmeyi hakediyor bence."
"Deniz, sus dedim." diye çıkıştım ona. "Şu an hiçbir şey düşünmek istemiyorum onlarla alakalı." Kendimi bir anda bu hikâyenin başlangıcındaki Milay gibi hissettim. O da Deniz'le beraber, onun arabasında, arkadaşını kurtarmak umuduyla onların evine gidiyordu. Şu an o Milay'a çok uzaktım, şimdi sahip olduğum Milay'ın ruhundaki yaralar o Milay'dan daha fazlaydı. Anladım ki bazen bir şeyleri bilmemek insanı yaşatırmış. Masalların bazen göz kamaştırıcı olduğunu da anladım. Şu an masallar dünyasına da ne kadar uzaktım böyle
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖKYÜZÜNÜ KUCAKLA
Genç KurguTAMAMLANDI! Terk edilmenin yakıcı gerçekliğini avuç izlerinde taşıyan, bir tek geçmişinin sahibi olan Milay Karan, günün birinde onu gerçeklerinden ayıran iki kişiyle tanışır. Gerçekler olmadan hayat çok daha güzeldir, çoğu zaman bir şeyleri bilmeme...