BÖLÜM 27: "KADERİN OYUNUNA KARŞI GELME"

12.9K 767 384
                                    

muhtemelen benden okuyacağınız en sakin bölüm bu olacak ama sanmayın ki bu yazarda aksiyon biter.

hoş okumalar. 🌙

Yüksek sesle bağırmak istiyordum

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yüksek sesle bağırmak istiyordum.

Ölüm, kapıya dayandığında onu içeri almanın doğru olup olmadığını anlar mıydık? Bence biz hiçbirşeyi anlamayız. O, bize yalanlar söyler, bizi kandırır ve doğru olan şeyin bu olduğuna bizi bir şekilde inandırdı. Ölüm, ansız misafir gibiydi. Bizi hangi anımızın içinde kıskıvrak yakalayacağını asla bilemezdik.

İntihar edenleri düşündüm. Kendisini iple boğanlar, nefes almamaya başladıklarında buna direnmiyorlar mıydı? Peki ölüme direnmek neden bu kadar saçma sesleniyordu? Her şeyin bir zamanı olduğunu düşünüyorsan, intihar etmeden kendi ölümünü engelleyemez miydin?

Ölüm engellenebilir miydi?

Annemi düşündüm. Onun ölümünün acı verici oluşunu düşünmenin bende oluşturduğu etkiyi.

Halam yüzüme bakarak onun kan içinde, son isteğinin sadece kızına bakmak olduğunu söyleyerek öldüğünü demişti. Ölümün ne olduğunu bilmediğim yaşlardaydım ama annemin ölümünü hissetmiştim. Hayatın ona kötü davranması yetmezmiş gibi, ölüm de son isteğinin yerine yetmesine imkan tanımamıştı. Halam beni onun kollarına bıraktıklarında annemin çoktan gözlerini kapattığını demişti.

Ölüm engellenemezdi, ona direnemezdik ama onun karşısında da boyun eğemezdik.

Kendi ölümünü seçen insanlar, ölümün ansız misafirliğine karşı geliyorlardı.

Ölüm annemin kapısına dayandığında onun başka şansı kalmamıştı.

Ölüme çok sinirlendim o an. Hayatın bu kadar acımasız oluşu beni daha da sinirlendirdi. Daha küçük bir çocuktum ve ölümün ne olduğunu anlayamayacak yaşlardaydım.

Ve tüm bunları daha önce düşündüğümü hatırladım. Sadece birkaç hafta önce o tren rayına çıkarken aklımdan geçen düşünceler sadece buydu. Ölmek istemiyordum ama hayatımın belki de en mutlu anında ölümün beni kollarına almasını da istemiyordum. Eğer öleceksem bu kötü anımda gerçekleşmeliydi.

Kendim için bir şey yapacaktım ama yapamadım.

Suyun içine yaptığımız sert düşüş o kadar hızlı gerçekleşti ki canımın yandığını hissedemedim bile. Ayaz'ın belimdeki elinin baskısı azaldı ve suyun kavradığı bedenim ondan tamamen ayrıldı. Aramıza mesafeler girdi, belki de aramıza o an ölüm girdi. Belki de sadece böyle hissettim.

Mutlu anım buydu. Ayaz onunla geçirdiğim her zamanı mutlu bir ana çeviren birisiydi. Ona söylediğim şey benim mutlu anımdı ve ölüm o kurumuş parmaklarıyla kapımızı çalmıştı.

GÖKYÜZÜNÜ KUCAKLA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin