Sehun yaşadığı şaşkınlık yüzünden bir süre konuşamasa da, kabalık ettiğini düşünerek boğazını temizledi ve yeni gelen konuğa gülümsedi.
"Merhaba, Hoş geldiniz."
Sehun'un ısrarcı ve bir o kadar da meraklı bakışlarının yoğunluğunu hissettiğinden, onun yanındaki arkadaşının kim olduğunu öğrenmek istediğini görebiliyordu.
Derin bir nefes alarak başıyla diğerlerini selamladı. Özellikle de Sehun ile göz teması kurmuştu. Yarım bir tebessümle ve elinin küçük bir hareketiyle yanındaki beyaz tenli, kendisinden oldukça kısa ve gerçekten de güzel bir gülümsemesi olan arkadaşını tanıttı.
"Sehun, bu yakın arkadaşım Do Kyungsoo. Kyungsoo bu da sana gelirken bahsetmiş olduğum Oh Sehun. Yanında ki bey de arkadaşı Byun Baekhyun. Bende kendisiyle bu sabah tanıştım. Fakat diğer beyefendiyi tanımıyorum."
Sehun mahcup bir şekilde Lay'e bakmadan onu tanıttı.
"Zhang Lay, benim eski bir arkadaşım."
Lay'in, Sehun'un onu tanıtma şeklinden hoşlanmadığını, çatılan kaşlarından anlamak hiç de zor değildi.
"Sadece eski bir arkadaşın mıyım ben senin Sehun? Neden eski sevgilim demekten bu kadar çekiniyorsun?"
Sehun kulaklarına kadar kızarırken, Kyungsoo olan biteni merakla izliyordu.
Jongin onu uygun bir yere oturturken, Baekhyun onun dişlerini sıktığını görmüştü. Evet, yanılmıyordu. Jongin'de, Sehun'a ilgi duyuyordu.
"Bence Sehun, gerekli görseydi bu bilgiyi bizimle paylaşırdı. Demek ki önemsemediği bir konumdasınız. Aksi olsaydı bunu ifade etmekten gocunmazdı. Yani Sehun'u sıkıştırmaktan vazgeçin."
"Bu sizi neden ilgilendiriyor ki? Siz sadece bir yabancısınız! Onu benden daha iyi tanıyamazsınız! Yoksa bu şekilde konuşmanızın nedeni ona ilgi duymanız mı?"
Sehun'un daha önceden mahcup olduğu için kızarmış olan yüzü, şimdi duyduklarıyla bembeyaz olmuştu.
Öfkesini kontrol altında tutmakta zorlanan Baekhyun, Sehun'un onun elini sıkmasıyla susmak zorunda kaldı. Göz ucuyla Kyungsoo ve Jongin'in ifadelerini incelerken, Kyungsoo'nun dikkatli fakat ifadesiz bir yüzle Lay'i izlediğini gördü.
"Düşündüklerimi söylemek için birine ilgi duymam gerekmiyor Bay Zhang. Ama madem merak ediyorsunuz, benim hoşlandığım biri var zaten. O da şu anda yanımda duruyor."
Kyungsoo tepkisizdi. Ne bunu kabul eden, ne de bunu yalanlayan en ufak bir şey söylememiş, üstelik yerinden bile kıpırdamamıştı.
Baekhyun onun bu tepkisizliğini ilginç bulurken, Sehun o anda konuşulanları duymuyordu bile. Jongin'in en son söylediği sözler zihnini işgal ederken, ellerini yumruk yaptığını bile fark etmemişti. Baekhyun ondan ki değişimi hemen hissetmiş, avucunun içiyle bacağını okşamıştı.
Lay, Jongin'in söyledikleriyle sakinleşirken başka bir şey söyleme ihtiyacı hissetmedi. Bunun yerine Sehun'a uzunca bir süre baktı. Sonrasında yerinden kalkarak başıyla onları selamlayarak evden ayrıldı.
Sehun hâlâ duyduklarının etkisinden çıkmadığı için ifadesiz bir yüzle Baekhyun'un yanında oturuyordu. Kyungsoo, Lay'in gidişini fırsat bilerek Sehun'a baktı.
"Sehun-si iyi misiniz? Renginiz atmış. Size su ya da başka bir şey getirmemi ister misiniz?"
Hem Baekhyun, hem de Jongin onun bu ani ilgisine şaşırmıştı. İkisi de tüm dikkatlerini Sehun'a vermiş, ağzından çıkacak en ufak bir cümleyi bekliyordu.