Sehun o sabah erkenden kalkmış ve kahvaltıyı hazırlamak için mutfağa inmişti. Ağzında neşeli bir şarkıyla kahvaltı sofrasını hazırlamayı bitirmiş ve diğerlerinin uyanıp uyanmadığını görmek için yukarı çıkmıştı.
Yatak odasının kapısını açar açmaz köpekleri ufaklık içeriye ondan önce girmişti.
Sehun yüzünde kocaman bir gülümsemeyle odanın içindeki yatağa baktı. Küçük kızı babasının kolunun üzerine yatmış, Jongin'de kolunu korumacı bir şekilde ona sarmıştı.
Minik oğlu ise babasının göğsünde huzurla uyuyordu. Jongin diğer kolunu da minik oğlunun çevresine sarmıştı.
Sehun ses çıkarmamaya özen göstererek yatağa yaklaştı. Önce kızını kucağına alarak odasına götürdü. Neyse ki Min He uyanmamıştı.
Onu yatağına yatırıp güzelce üzerini örttükten sonra yatak odasına geri döndü. Jongin onun gelişini ilk seferde hissetmiş, fakat gözlerini açmadan kirpiklerinin altından sevdiğini izlemişti.
"Nini ne zamandır uyanıksın?"
Sehun, oğlunun yeni uyuduğunu bildiği için fısıltıyla konuşuyordu. Jongin, kucağında oğluyla birlikte yavaşça doğruldu ve onu tamamen kucaklayarak yatağın hemen yanındaki beşiğine yatırdı.
Sehun'a bakarken içini çekmişti. Beşiğin yanında durmuş, oğulları Min Jae'yi izliyorlardı.
Jongin, Sehun'un arkasından kollarını beline dolayarak boynuna uzun bir öpücük bıraktı.
"Odaya ilk girdiğinden beri uyanığım bebeğim."
"Gece de uyumadın. Kahvaltı hazırlamıştım. Bir şeyler ye ondan sonra tekrar yat istersen."
"Peki, sevgili eşim bu sırada ne yapacaklar?"
Sehun, kafasını çevirerek Jongin'e gülümsedi ve dudaklarına sıcak bir öpücük bıraktı.
"Çocuklar uyanana kadar tembellik yapmayı düşünüyordum. Neden? Yoksa senin daha iyi bir fikrin mi var?"
"Seni özledim Hunnie..."
Sehun'da onu çok özlemişti. Doğumdan bu yana birbirlerine dokunmamışlardı. Min Jae şu anda 4 aylıktı ve bu süre zarfında bir kez olsun baş başa kalamamışlardı.
Yine de ikisi de bundan dolayı şikâyet etmiyordu. Çünkü neredeyse bebeklerini kaybedeceklerdi. Min Jae iki ay erken doğmuştu. Bir süre hastanede kalması gerekmişti. O zamanlarda ikisi de birbirlerine destek olmak için çırpınıyordu.
Sehun, o zamanlarda hep kendisini suçlamıştı. Eğer Min Jae'ye bir şey olsaydı kendisini asla bağışlamazdı.
Jongin, her ne kadar onun bir suçu olmadığını söylese de durum değişmemişti. Neyse ki oğulları ölüm kalım savaşını vermiş ve hayatta kalmayı başarmıştı.
Üstelik doktorların beklediğinin çok çok üstünde de sağlıklıydı. İkisi de buna şükrediyordu.
Sehun'un kendisini suçlamasının nedeni, doğumuna iki ay kala Jongin'in eski erkek arkadaşı Lucky Blue'nun ani ziyaretiydi.
*--*-*-*-*-*-*--*
O sıralarda Jongin kısa bir süreliğine iş için şehir dışına çıkmıştı. Sanki Lucky bu anı fırsat kollamış gibi Sehun'u yalnız yakalamış ve onu Jongin'i elinden almakla, hayatını mahvetmekle suçlamıştı.