Sehun ne söyleyeceğini bilmiyordu. Çünkü Baekhyun'un sorusuna hazırlıksız yakalanmıştı. Baekhyun, en iyi cevabı Sehun'un sessiz kalması olduğunu bilecek kadar, Onu iyi tanıyordu.
"Sanırım ben cevabımı aldım."
"N-Ne? Ben bir şey söylemedim ki?"
"Aslında söyledin Sehun. Daha doğrusu senin yerine davranışların, ona olan bakışların, vücut dilin söyledi. Sen basbayağı Jongin'e âşık olmuşsun."
"Sen neden bahsediyorsun Baekhyun?"
"Senin kadar duygularını çok iyi saklayabilen biri bile beni kandıramaz. Karşında ben varım Hunnie, kiminle konuştuğunu unutma."
"Tamam, ondan gerçekten de çok hoşlanıyorum. İnkâr etmemin hiçbir yararı yok. Özellikle de sana karşı. Ama... Sen de duydun, birinden hoşlandığını söyledi. Ve sanırım onunla gelen kişiden bahsediyordu. Buna rağmen hâlâ ona karşı nasıl bir şeyler hissetmeye devam edebilirim? Önce Lay sonra Kris, ya tekrar hayal kırıklığına uğrarsam, bu sefer kırılacak benliğimin ve kalbimin parçalarını kim toplayacak? Keşke her şey senin ağzından döküldüğü gibi basit olsa... Ama değil Baekhyun... Bir erkek olmam kalbimin kırılamaz olduğunu göstermiyor biliyorsun. Her ne kadar umursamıyormuş gibi görünsem de, içten içe bu beni yıkıyor."
"Yani onu seviyorsun."
"Ahh Tanrım Baekhyun. Bir ton şey söyledim ve sen sadece o söylediğimi mi algıladın?"
Baekhyun bir yandan bilerek aralık bıraktığı yatak odasının kapısından; Jongin'i çaktırmadan gözlüyor, bir yandan da Sehun'un sevilesi tepkilerini izliyordu.
"Sadece evet demek seni öldürmez Sehun."
"Evet, seviyorum. Şimdi mutlu musun?"
"Çok..."
Jongin kendi kendine gülümserken Baekhyun ile göz göze geldi. İşte o zaman anladı. Baekhyun, kendisiyle Sehun'un aralarını yapmaya çalışıp, aşk itirafını onun ağzından dinlemesini sağlamıştı.
Ona göz kırparak yüzüne yayılan parlak gülümsemesiyle kendi odasına gitti.
Aradan dakikalar geçmişti ki Luhan ve Chanyeol, Sehun'un odasına geldi.
Sehun abisini görür görmez, en son ayrılma anı geldi aklına. Burukça gülümseyip ayağa kalktı. Abisine sarılırsa ne tepki vereceğini bilmiyordu.
Baekhyun, hem Luhan'a hem de Chanyeol'e sıkıca sarıldı. Onlar ayaküstü sohbet ederlerken, Sehun bir köşede dikilmiş abisini izliyordu.
Luhan elbette ki onun kendisinden bir tepki beklediğinin farkındaydı. Sadece geçen sefer ikisi de belki biraz ileri gitmiş olabilirlerdi. Sehun'un hüzünlü gözlerini görür görmez daha fazla dayanamayıp yanına gitti ve kardeşine sıkıca sarıldı.
"Özür dilerim Hyung. Seni gerçekten çok özledim."
"Bende seni küçük bebeğim..."
Abi kardeş birbirleriyle hasret giderirlerken Chanyeol yanlarına geldi.
"Bana merhaba demek yok mu Sehunnie?"
"Hoş geldin Chanyeol. Umarım abimi üzecek bir şey yapmamışsındır. Yoksa seni kulaklarından tavana asacağımı biliyorsun."
"Siz iki kardeşteki ki bu şiddet severlik bana göre değil. Fakat abine öyle bir aşığım ki sanırım bana yapabileceğin işkencelere onun hatırına katlanabilirim."