Okula girdiğimde Efe’nin yanından ayrılıp Ezgi’yi aramaya başladım. Konuşmamız gerekiyordu. Artık onlardan uzak durmak istemiyordum. Tek başına çimlere bağdaş kurmuş otururken buldum onu.
“nasılsın canım”
“iyiyim” dedi soğukça. Tavır yapıyordu sanırım. Haklıydı. Başımı bacağına koyup uzandım çimlere.
“özür dilerim” diyebildim sadece. Ezgi olanların hiç birini bilmiyordu. Anlatmak istemediğimden değil sadece.. sadece fırsat olmamıştı. Tabi canım fırsatımız olmadı. Ah kimi kandırıyorum ki ANLATAMIYORDUM.
“ Ne için” dedi duygusuzca. Artık bu davranışları kırıyordu beni. Tabi ki hak ediyordum.
“ Neler oldu bilmiyorsun Ezgi.şu an bile bu konuşmayı yapmak o kadar zor geliyor ki”
“haklısın anlatma gereği duymadığın için hiçbir şey bilmiyorum Ece” birden ayağa kalkıp uzaklaşmaya başladı. En yakınımdan uzaklaşmayacaktım. Arkasından koşup durdurdum onu.
“ Dersin bitince bana gel. Anlatacaklarım var” dedim ama hiç cevap vermeden yanımdan uzaklaştı ama biliyordum gelecekti.
Derslerin hiçbirine girmemeye karar vererek eve gittim.
Kapıyı açtığımda Ezgi karşımdaydı. İçeri girip koltuklardan birine oturdu. Hiçbir şey söylemiyordu. Konuşmamı bekliyordu. Derin bir nefes aldım
“ o halde an başından başlamam gerekiyor. O beni aradı”
“ne! Kim! Kim aradı. Tunç mu aradı seni?”
“hı.hı”
“ onu dinlememi istedi.tabi ki yapmadım böyle bir şeyi suratına kapadım telefonu. Sonra bir iki mesaj attı. İşte ‘beni özledin beni seviyorsun’ falan diye. Cevap vermedim. Tabi bu arada Efeyle de tartıştık biraz. Bunu önemsememiştim. Sonrasında ertesi gün okula geldim. Hani sizin yanınıza gelmiştim ya o gün işte. Sizden ayrıldıktan sonra tuvalete gittim. Bir anda içeri girdi. Ben çıkmaya çalıştım ama izin vermedi. Sonra ..”
Zorla hapsettiğim gözyaşlarımı serbest bıraktım. Ezgi şaşkınlıkla dediklerimi dinliyordu.
“sonra ne. Ne oldu Ece”
“sonra bana saldırdı. Zorla boynumu, çenemi, dudaklarımı.. çok iğrençti Ezgi. Kendimden iğreniyorum. Nefret ediyorum. Nasıl böyle bir insanın beni sevdiğini zannetmişim nasıl aşık olmuşum ona. Bu olaylar olmadan önce hala özlüyordum onu. Ama artık değil. Ona karşı sadece büyük bir nefretim var. Dahası da var evdeydim. Odamın camı kırıldı birden. İçeriye taşa sarılı bir kağıt düştü. Açtığımda da bu sadece bir başlangıç tarzı bir şeyler yazıyordu. Efe yanımdaydı ,sinirlendi dışarı çıktı. Sonra mesaj geldi tunç’tan. Yalnız olduğumu biliyordu. Evin etrafında sürekli Ezgi. Korkuyorum.
“ korkma yalnız değilsin bundan sonra tamam mı.? Neden daha önce anlatmadın ki.”
“bilmiyorum Ezgi utandım sanırım” dedim kısık çıkan sesimle.
Kapı çalmaya başladı ama kalkacak halim yoktu.
“ben bakarım “ diyerek Ezgi kapıya yöneldi.
“ nerede o ezgi?” dedi Efe sinirle. Yanıma geldiğinde bir duraksadı ama sonrasında hemen yanıma gelip oturduğum yerin önünde dizlerinin üzerine çöktü.
“ neden haber vermedin eve geldiğini? Telefonun neden yanında değil Ece”
“sana diyorum Ece konuşsana” o sesini yükselttikçe hıçkırıklarım çoğalamaya başladı.
“Efe görmüyor musun halini. Ne yaptığını sanıyorsun”
“karışma” diye gürledi Efe. Ben ellerimi kulaklarıma götürmüş sesleri duymamaya çalışıyordum.
“yeter. Yalnız bırakın beni” dediğimde ayaklanmıştım. Odama girip kapımı kilitlememle yere çökmem bir olmuştu. Ne kadar süre o halde kaldığıma dair hiçbir fikrim yoktu. Teflonumun sesi kendime getirdi beni. Yine kayıtlı bir numara değildi ama açmak istedim. Telefonumu kulağıma götürdüğüm gibi Tunç konuşmaya başladı.
“ Ece. Güzelim iyi misin? Yanına gelmemi istersen hemen gelirim. Seni sakinleştiren bir tek ben varım biliyorsun. Yardım edebilirim güzelim İçerdekiler umurumda bile değil. Yeter ki ‘gel’ de bana.”
Yanımda olmasını istiyordum. Efe’ye Ezgiye ondan nefret ettiğimin söylemiştim ama gerçek o değildi. Deli gibi özlemiştim onu. Yaptıklarına kırılsam da özlemiştim onu ama sadece özlemiştim artık onu sevmiyordum.
“ Efe burada olmaz” dedim.
“ kapını kilitle ve camını aç sadece” ne yani gelecek miydi. Kapım zaten kilitliydi. Yavaşça yerimden kalkıp camı açtım ve onu beklemeye başladım. İçeri girdiğinde bir süre birbirimize baktık. Sonrasında yanıma yaklaşıp sıkıca sarıldı. Saçlarıma öpücüklerini bırakıyordu.
“ Özür dilerim. Özür dilerim ece. Seni bırakmamalıydım. Bensiz daha mutlu olursun sandım. Onun yanında olacağını hiç düşünememiştim”
Kendimden uzaklaştırıp yatağıma oturdum. Beni hala sevdiğine emindim artık. Ona acı çektirme zamanıydı.
“ Sen gelene kadar gayet mutluydum Tunç. Efeyle mutluyduk. Sen geldin. Her şeyi berbat hale getirdin. Halimi görüyorsun değil mi? Efenin de ne halde olduğunu gördüğüne eminim. Hepsi senin eserin. İkimizde senin yüzünden bu haldeyiz. Sen Melis’e yaptığın pisliğin aynısını bana yapmaya çalıştın. Senden iğreniyorum anladın mı? Şimdi defol git hayatımdan”
Bunu beklemediğine emindim.
“ her şeyin bir nedeni var güzelim. Hiçbir şeyi durduk yere yapmadım. Bunu bil yeter.” Diyip geldiği cama yöneldi.
Artık yalnızdım ama rahattım. Ona içimdekileri kustuğum için mutluydum.
Şimdi Efeyle konuşup onu sakinleştirmem gerekiyordu. Bana ulaşamayınca deliye döndüğünü biliyordum, görüyordum...
Multimedia'da Ece var :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You are my Paradise
Teen FictionHer yapılan yanlışın bir nedeni vardır. Bazıları mecburdur bazıları ise pişman. Peki hangisi daha değerlidir bir insanın hayatında? hangisi değer görür bir insanın gözünde ? Pişman olan mı? Mecbur bırakılan mı ?