Günlerdir hergün okula gidiyordum. Gitmediğim günler yüzünden devasızlık sınırımı fazlasıyla zorlamıştım. Tek dersi bile kaçırmayacak duruma gelmiştim. Ah! İçler acısı bir haldeydim. Arada Danny yanıma uğruyor halimle dalga geçip beni derse bırakıyordu. Tunç ve Katy cephesinde de bir haller vardı ama daha tam anlayamamıştım. Hep bir aradaydılar. Kıskanıyor muydum? Tabiki hayır! Tunç’un mutlu olmasını her şeyden çok istiyordum.
Yine saat 4 ü bulmuştu. Ağır hareketlerle kitaplarımı toparlayıp sınıftan çıktım. artık eve gidip güzel bir uyku çekmek istiyordum. İlk geçen taksiye binip adresimi söyledim.
İnsanları izliyordum bazıları mutlu bazıları mutsuz bazıları ağlıyor… bir kişi gözüme takıldı şükür ki trafik vardı. Dikkatli bir şekilde kadını inceliyordum. Saçları vücudu tıpkı onun gibi. Yüzünü görememiştim.
“ kenara çekin hemen inmek istiyorum”
Adam trafikte kenara çekmek için yer ararken onu kaybediyordum. Hemen paramı adama uzatıp arabanın durmasını beklemeden indim ve koşmaya başladım. Yetişmem gerekiyordu emin olmam gerekiyordu. Sokakta insanlara çarpa çarpa ilerliyordum. Kadın hala gözümün önündeydi neyse ki. Onun karşısından gelen çocuk dikkatimi çekti. O an hareket edemedim. Olduğum yerde kala kalmıştım. Nasıl olurdu bu? Ben orada tek başıma acı çekerken onlar nasıl olurda burada hiç bir şey olmamış gibi yaşarlardı. Evet annem ve abimden bahsediyorum. Şuan tam karşımdalar birbirlere sarılıyorlardı. Hemen önünde durdukları kafeye girdiler. Bende peşlerinden ağır adımlarla ilerledim. Neden? Neden beni bırakmışlardı ki. Bilmediğim neler dönüyordu! Kafenin kapısını açıp içeri adımımı attım. Zor nefes alıyordum. Onların oturduğu masayı fark edip yanlarına doğru ilerlemeye başladım. Beni ilk fark eden biricik! Abim olmuştu. Gözleri benden başka hiçbiryere bakmıyordu. Bunu beklemedikleri belliydi.
“ Eren oğlum iyi misin? Ne oldu? nereye bakıyorsun sen öyle”
Annem bana döndüğünde ayrı bir şok dalgasıda onu ele geçirdi. Hiçbirimiz konuşmuyor sadece birbirimize bakıyorduk. Sanki benim konuşmam gerekiyordu.
“ merhaba anne” dedim titrek çıkan sesimle.
“ sen. Senin ne işin var burada!”
“ Ben. Ben seni gördüm. Neden anne! Neden beni orada yalnız bıraktınız. Ben hergün sizin için kendimi kahrederken siz burada halime gülüp eğleniyor muydunuz?” bağıramıyorum sesim yeterince aciz çıkıyordu.
“ Hayatımızdan uzak dur Ece!” dedi annem. Senelerdir göz yaşı döktüğüm, onun yüzünden hastalığa bile yakalandığım kadın!
“ Anne!” dedi Eren sinirle. Konuşamıyordum. Aklımda dönen duran ‘hayatımızdan uzak dur!” demesiydi. Lanet olsun keşke hiç karşılaşmasaydım. Keşke onları öldüğünü kabullenseydim!
Onlara arkamı dönüp duvarlardan masalardan destek alarak kapıya ilerledim. Neden mutlu olmam bir şekilde engelleniyordu ki. Ah biliyorum çok isyankarım ama sizce de haklı değil miyim! Boktan bir hayatım var. Annem ve abim benden nefret ediyor!. Peki babam? Acaba o ne düşünüyor? Oda mı nefret ediyor acaba? Bunu öğrenmem gerekiyordu. Sahile indiğimde ilk boş banka bıraktım kendimi. Dakikalardır tuttuğum gözyaşlarımı bırakmıştım artık. Annem hayatımdaki en değerli şeydi değil mi! Aptalım!
Yanıma birisinin oturduğunu fark ettiğimde bunun Eren olduğunu anladım. Oda ağlıyordu. Yani gözleri dolu doluydu en azından. Beni kolları arasına alıp sıkıca sarıldı. Saçlarımı öpüyor kokumu içine çekiyordu. Bense artık hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. En azından o bırakmamıştı beni. her zaman ki o yanımdaydı.
“ hadi ama ağlama küçük cadı bak yanındayım.” Güldüm hafifçe.
“ Seni çok özledim” dedim ona daha da sokularak.
Ne kadar süre birbirimize sarılarak durduğumuzu bilmiyordum.
“ benim artık gitmem gerek tatlım.” Dedi abim.
“ seni bir daha görebilecek miyim” dedim ağlamaklı çıkan sesimle.
Cüzdanından bir kart çıkarıp bana uzattı.
“ numaram adresim her şeyim yazılı istediğin zaman gelebilirsinde arayabilirisinde biliyorsun. Seni buldum daha bırakmam küçük cadım” gülümsedim.
“ görüşürüz abicim”
Alnıma uzun bir öpücük bırakıp yanımdan kalktı ve uzaklaştı. Sonunda onları bulabilmiştim…
Eve girdiğimde Danny başını elleri arasına almış oturuyordu. Benim içeri girdiğimi fark ettiğinde hızla yanıma gelip kollarını etrafıma sardı.
“ Nerdeydin! Ne kadar merak ettim haberin var mı Ece. o telefonun nerde neden duymuyorsun! Tanrım çok korktum!”
“ şştt sakin ol çantamdaydı duymamışım özür dilerim hayatım bak iyiyim.” Dedim gülümseyerek.
“ gel buraya nerede olduğunu anlatacaksın hanımefendi!”
Koltuğa uzandığında bende onun yanına uzandım. O benim için huzurdu, mutluluktu.
“ Bugün neler olduğunu sonra konuşsak olur mu? Şuan çok mutluyum ve anlatacağım şeylerle bunu bozmak istemiyorum” dedim.
“ Merak ediyorum Ece. ağladığını gözlerinden ve ufacık burnundan anlayabiliyorum kıpkırmızı olmuşlar” dedi burnumu sıkarak.
“ ah yapma şunu Danny! Anlatıcam ama sabah tamam mı ?”
“ peki istediğin gibi olsun ”
Ona daha da sıkı sarılarak
“ seni seviyorum”
“bende seni seviyorum güzelim”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You are my Paradise
Teen FictionHer yapılan yanlışın bir nedeni vardır. Bazıları mecburdur bazıları ise pişman. Peki hangisi daha değerlidir bir insanın hayatında? hangisi değer görür bir insanın gözünde ? Pişman olan mı? Mecbur bırakılan mı ?