part 17

73 8 0
                                    

Tunç sinirle bileğimi kavrayıp arkasına doğru çekti.

“sen kim oluyorsun da karışıyorsun çekil git uğraştırma beni” bir yandan bileğimi kurtarmaya çalışıyor bir yandan da gözlerimle çocuktan yardım istiyordum.çocuk yanımıza yaklaştıkça Tunç geri geri gidiyordu. Neyden korkuyordu ki?

“Tunç bırak canım acıyor” dediğimde elini gevşetmişti ama bırakmamıştı. Çocuk yaklaştıkça yaklaşıyordu. Bir anda Tunç’u yerde gördüm. Yumruk mu atmıştı o ?

“sen ne yaptığını zannediyorsun” diye çocuğa gürlediğimde hiçbir cevap vermeden bileğimden tutup arabasına doğru sürüklemeye başladı. Arabaya bindiğimde sinirliydim. Beni kurtarmasını istemiş olabilirim ama ona zarar vermesini istememiştim. Biraz ilerledikten sonra konuşmam gerektiğine karar verip

“ Neden ona vurdun”

“ Canını yakıyordu. İzin mi vermemi isterdin” dediğinde bir şey diyemedim çünkü haklıydı. Tunç her zaman bana zarar veriyordu. İsteyerek yada istemeyerek bir şekilde zarar veriyordu.

“Ben Gökmen”

“Ece” dediğimde

“Biliyorum” demişti.

“Nasıl yani?”

“ Efe’nin yakın arkadaşıyım. Beni o gönderdi” dediğinde şaşırmıştım.

“ Neden kendisi gelmedi?”

“ Seni onun yanına götürüyorum”

Gözüm yola kaydığında ev yolunda olmadığımızı fark ettim. Bu çocuğa güvenmek istiyordum ama korkuyordum

“ nereye gidiyoruz” dediğimde cevap vermeye tenezzül bile etmedi. Sanki dejavu yaşıyordum. Sadece karakter farklıydı. Yine büyük bir ustalıkla gizlice telefonumdan Efe’yi aradım. Uzun süre açık kalmasına rağmen cevaplamamıştı. İleride bir benzin istasyonu gördüğümde

“ biraz durabilir miyiz tuvalete gitmem gerek” dedim. O sırada bir şeyler düşünecektim. Benzin istasyonunda durduğumda hızla tuvalete gittim. Düşünüyordum düşünüyordum hiçbir şey bulamıyordum. Aklıma Tunç geldi. Yardım ederdi herhalde diye düşünerek onu aradım ilk çalışta açtı.

“ Ne istiyorsun Ece”

“başım dertte sanırım bu çocuk beni bilmediğim bir yere götürüyor yardım et lütfen”

“neden sevgilini aramıyorsun” dediğinde şaşırmıştım.

“ Efe beni götürdüğü yerdeymiş Tunç anlasana kötü bir şeyler var”

“Efe biraz önce buradaydı Ece. Sakin ol tam olarak neredesin”

“ bilmiyorum lanet olsun bilmiyorum. Tunç korkuyorum nolur yardım edin.”

“ Tamam sakin ol güzelim. Neredesn şimdi.”

“benzin istastonunda durduk. Tunç Efe’nin beni kaçırdığı yeri hatırlıyor musun?”

“Tabi ki de hatırlıyorum”

“sanırım o yoldayız. Aynı şeyleri yaşamaktan korkuyorum lütfen. Lütfen kurtar beni yalvarırım Tunç nolur”

“korkma bitanem bak yola çıktım bile sen olabildiğince oyala onu. Tamam mı? Telefonu da sakın kapatma”

“tamam kapatmıcam. Acele et tunç.”

“hadi Ece yola devam etmemiz gerekiyor Efe bekler” dedi pislik.

Sessizce “arabaya geçiyorum çabuk ol”

“merak etme güzelim az kaldı” telefonumu cebime koydum ama kapatmamıştım.

“Nereye gideceğimizi söylemeyecek misin” diye sordum sakince. O yine cevap vermek yerine pis pis gülümsedi. Arabaya binip yola koyulduğumuzda daha hızlı gidiyordu.

“Yavaşlar mısın midem kötü” diye bir bahane attım ortaya. Umursamadı. Öğürme taklidi yaptığımda yavaşladı.

“kenara çek kusucam”

Oflanarak arabayı durdurduğunda hemen arabadan indim. Onun arabadan inmemesini fırsat bilerek telefonumu kulağıma götürdüm.

“Neredesin Tunç oyalayamıyorum” dedim sessizce.

“Geldim güzelim. Seni görüyorum şuan. Yola bakarsan fark edersin.”

“ Gelsene o zaman yanıma Tunç” dedim sinirle madem buradaydı ne diye uzakta bekliyordu ki.

“ Arabaya bin ben arkandan geliyor olacağım”

“saçmalama. O adamın yanında bir saniye daha durmak istemiyorum” diyip ayaklanmıştım.

“Dediğimi yap Ece. Hiçbir şey olmayacak korkma”

Onu dinlemeyerek hızla koşmaya başladım. Çocuk beni fark etmiş olacak ki bana yetişti.

“ Nereye gittiğini sanıyorsun küçük hanım” dedi pis pis gülerek. Zorla çekiştirerek arabanın yanına yaklaştığımızda ellerimi ve ayaklarımı bağlayıp arka koltuğa fırlattı beni. Debelenmekten vazgeçip bekledim. Araba durduğunda geldiğimizi fark ettim. Etrafa baktığımda Efe’nin beni getirdiği yere geldiğimizi anladım. İte kaka beni içeri soktu. Aynı yerinde duran yatağın üzerine attı. Bir süre o kulübe gibi yerde yalnız kalmıştım. Dışarıdan sesler geliyordu. Tartışma gibi bir şeydi sanırım. Sonra bir el silah sesi geldiğinde korkuyla çığlık atmıştım. Tunç. Tunç’a bir şey olmuştu. Ne olur ona bir şey olmasın diye düşünürken ikinci bir silah sesi geldi. Üç..dört.. sonrasını sayamıyordum. Hıçkırıklara boğulmuş bir şekilde ağlıyordum elimden başka hiçbir şey gelmiyordu. Sesler kesildiğinde beklemeye başladım. Aniden kapı açılınca gözlerimi kapadım. İçeriye birini bırakmışlardı sanırım inlemeleri duyuyordu. Korka korka gözlerimi açtığımda Efe kanlar içindeydi

“Efe. Efe.” Ağlamaktan konuşamıyordum.

“ E.c.ec.ece öz.zür di.lerim. koruyamadım seni” dedi zorla konuşarak. Birden öksürmeye başladı resmen kan kusuyordu.

“ Efe bak iyiyim ben sende iyi olacaksın tamam mı  kurtaracaklar bizi”

“seni seviyorum” dedi son gücüyle sonrasında gözleri kapandı. Sadece bayılmıştı değil mi?

“Efe uyan. Efe uyumaman gerek lütfen uyan” derken göz yaşlarımı tutamıyordum. Dışarıdan yine silah sesleri gelmeye başladı. Korkuyordum Tunç’a da bir şey olacak diye çok korkuyordum. Sesler kesildiği anda kapı açıldı. Tunç sapa sağlamdı.iyiydi bu birazcık da olsa rahatlatmıştı benim. Efe’yi görünce duraksadı. Ne yapacağını bilemez halde etrafına bakınıyordu. Koşarak yanıma geldiğinde yüzümü elleri arasına alıp “ İyisin değil mi bir şey  yapmadılar sana”

“ Tunç . Efe. Efe iyi değil mi” dedim zoraki konuşarak.

“ İyi olacak güzelim merak etme” dediğinde içeri birkaç adam daha girdi. Bir tanesi tanıdık geliyordu. Tabi ya bu annemi tanıyan adamdı.

“ O iyi Harun bey korkmayın” dedi Tunç. Hızla yanıma gelip Tunç’u yanımdan  uzaklaştırıp sıkıca sarıldı bana. Ne olduğunu anlayamamıştım. Yüzümü ellerinin arasına alıp alnıma öpücükler kondurmaya başladı.

İyisin değil mi kızım. Bir şey yapmadılar değil mi?” kızım mı? Kızım derken yani…

Multimedia'da Harun Bey var. yorum ve vote'lerinizi bekliyorum iyi okumalar :))

You are my ParadiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin