part 18

78 6 0
                                    

Multimedia'da Ece var.  Yorum ve votelerinizi bekliyorum iyi okulamalar :))

Şimdi bunu düşünemeyecek durumdaydım. Adamın kollarından kurtulmaya çalışıyordum.

“ hemen çözün şu ellerimi” diye bağırdım. Adının Harun olduğunu öğrendiğim adam umursamadı bile.

“ size söylüyorum hemen çözün beni.” Yine tepki yok. Sinirleniyordum.

“ Tunç sana söylüyorum. Kalkıp hemen beni çözüyorsun.”dediğimde Tunç hemen yanıma gelip ellerimi ve ayaklarımı çözdü. Yerimden ok gibi fırlayıp Efe’nin yanına gittim. Hiç hareket etmiyordu. Dizlerimin üzerine çöküp göğsüne kapandım.

“ Efe. Hadi kalk bak iyiyiz hepimiz. Aç gözlerini koca kafam hadi.” Tepki vermiyordu. Kulağımı kalbine dayadığımda hiçbir şey duyamıyordum.

“ yardım edin nefes almıyor. Tunç bir şeyler yap. Efe korkuyorum aç gözlerini lütfen Efe” hızlı hızlı konuşuyordum. Derin nefes alıp dudaklarına yöneldim. İçimdeki tüm nefesimi ona aktarıyordum. Dudaklarından ayrıldığımda yine bir değişiklik yoktu. Ellerimi birbirine kenetleyip göğsüne baskı yapmaya başladım. Kahretsin açmıyordu gözlerini.

Tunç hızla yanıma gelip Efe’yi kucakladığı gibi kulübenin dışına yöneldi. Onu arabaya bindirdiğinde bende Efenin yanına gitmiştim. Hiçbir tepki vermeden yatıyordu. Ellerimde yüzünü okşuyordum, ellerini öpüyordum. Onu kaybetmek istemiyordum.

Hastaneye geldiğimizde Tunç etrafta ki herkese bağırıyordu. Bense ağlamaktan yorulmuş bir halde içeri koşturan doktorların konuşmasını bekliyordum. Her çıkan doktara “ yaşıyor mu?” dediğimde kimseden evet ya da hayır diye cevap alamıyordum. Kapının dibine yere adeta yığıldım. Tunç endişeyle suratıma baktığında “iyiyim” diyebildim sadece.

 İçeriden doktorlar ağır ağır çıkmaya başladı. Yerimden hızla kalıp soru sorarcasına doktorların yüzüne baktım. Onlar gözlerini yere dikmişlerdi. İçlerinden bir tanesini kafasını kaldırıp simsiyah gözlerini gözlerime dikti

“ Üzgünüm. Elimizden gelen her şeyi yaptık ama geldiğinde çok kan kaybetmişti.” İnanmıyordum. Kafamı iki yana sallayarak

“ onu kurtardınız. O iyi. Bana şaka yapmanızı istedi değil mi” dedim. Hem ağlıyor hem gülüyordum.

“üzgünüm ama arkadaşınızı kayb..”

“hayır. Onu kurtaracaksın. O ölemez anladın mı” adamın yakasına yapışmıştım.

“yalvarıyorum ne olur yaşat onu. Bir şeyler daha yap ne olur.”

“ inanın elimizden gelen her şeyi yaptık”

“yapamamışsınız işte. Yapsaydın kurtarırdın onu.”

Tunç yanıma gelip dirseğimden tutup kendine çevirdi

“ Ece. Bak elinden gelen herş…”

“ bırak yalan söylüyorsunuz. O beni bırakmaz. O gidemez”  ayaklarım daha fazla taşıyamadı beni ve yere yığıldım. Bilincim kapanmadan önceki son duyduklarımsa tunç’un sesiydi. Yine etrafı yıkıyordu.

Tunç…

“ hemşireee!. Hemen biri yardım etsin. Acele edin” lanet olsun. sanki şuan kimse kılını kıpırdatmıyor gibi hissediyordum. Birkaç kişi onu kollarımdan alıp sedyeye yatırdı. Elini biran olsun bile bırakmamıştım. Odaya alındığında birkaç sakinleştirici verip dışarı çıkmışlardı.  Efe’nin acısını dahi yaşayamıyordum şuanda. Efe. Çocukluk arkadaşım. Sırdaşım. Yine mecburiyetten bozulmuştu aramız. O zarar görmesin diye ondanda uzaklaşmıştım. Ama yine koruyamamıştım onu. Ece’yi kurtarmak için bir 5 dakika daha sabredememişti. Onu durdurmaya çalışmıştım ama her zamanki inatçı haliyle dinlememişti. Gitmeden önce gözlerimin içine bakıp “bana bir şey olursa onun yanından ayrılmayacaksın. Neler yapmaya çalıştığını öğrendim. Tek güvenebileceğim sensin” demişti.

 Benim suçumdu onu durdurmalıydım. Keşke onun yerinde ben olsaydım. O acı çekerek ölmeyi hak etmemişti ama ben . ben hak ediyordum. En kötü ölümlerin hepsini hak ediyordum.

“ Ef.e” Ece’nin sesini duyduğumda düşüncelerimden sıyrıldım.

“ Nasıl hissediyorsun Ece”

“ O nerede Tunç. Onu görmek istiyorum.”  Yerinde doğrulmaya çalıştı

Ne diyecektim şimdi.

“ Şimdi senin dinlenmen gerekiyor güzelim. Hadi yat lütfen”

“ Efe beni bekliyordur. Onu görmem gerek. Yatamam anlamıyor musun”

Acı gerçeği tam anlamıyla anlaması gerekiyordu. Yerimden kalkıp yatağına oturdum. Bir elimle elini tutuyor bir elimle de akan göz yaşlarını siliyordum.

“ Efe yok artık Ece. Çok. Çok kan kaybetmişti.” Sesim çıkmıyordu. Bu bana işkence gibi geliyordu. Birden ellerini elimden çekip kendini adeta dövmeye başladı. Yüzünü yırtıyor saçlarını çekiyordu.

“benim yüzümden” diyip duruyordu. Ona sıkıca sarıldım ellerini hareket ettiremediği için durmak zorunda kalmıştı. Ona sinirlenmiştim. Geri çekildiğim gibi ellerim ellerini sıkıca kavradı. Bakışlarını kaçırıyordu. Zorla bir elimle çenesinden tutup gözlerimin içine bakmasını sağladım.

“ halini görüyor musun Ece! O senin bu halde olmanı ister miydi. O seni ağlarken görmek ister miydi. Onu bitek sen kaybetmedin. Ben en yakın dostumu kaybettim ama ağlamıyorum. Güçlü duruyorum. Tıpkı onun istediği gibi davranıyorum.” İşe yarıyordu bu konuşmam.

“ şuan yanımızda. Bizi izliyor görüyor. Onu üzmek istemezsin değil mi” dediğimde kafasını iyi yana salladı.

“ Güzel.” Diyip tekrar onu kollarımın arasına aldım. Bu sefer ağlamıyordu sadece, sadece güçlü durmaya çabalıyordu.

You are my ParadiseHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin