Kafam karışıktı dalgın adımlara okula dogru yürümeye başladım. Şu 1 senede ne kadarda çok şey yaşamıştım. Size anlatmadım değil mi? Durun bir özet geçiyim…
Hayatımın en önemli iki varlığı annem ve abim. İkiside şuan yoklar. Nerede oldukları hakkında kimsenin bir bilgisi yok. 2 sene önce Mart ayıydı. Liseden çıkmış eve doğru ilerliyordum. Eve girdiğimde her yer darmadumandı. Telaşla odaları gezinmeye başladım ve her odaya girmemle farklı bir şok dalgası beni ele geçirmeye başladı. Yatak odasına girdiğimde her yerin kan gölüne döndüğünü fark etmiştim. O an anladım ki annem ve abim ortada yoktu ve büyük bir ihtimalle yaralıydılar. Beklide ölmek üzereydiler. Lanet olsun hiçbir şey bilmiyordum halada bilmiyorum. O günden beri ikisinden de haber alamıyordum. He unutmadan birde –sözde- babam vardı. Yüzünü görmediğim, adını dahi bilmediğim bir babam…
Okula vardığımda Ezgi’nin neşe dolu çığlıklarıyla düşüncelerimden sıyrıldım. Ezgiyle lisede bir kavga sonucu tanışmıştım. Hani derler ya “büyük aşklar nefretle başlar” bizimkide o şekilde oldu. Nereden bilebilirdim bu kadar güler yüzlü, sevecen bir insan olabileceğini…
-Ezgi boğuluyorum bırak beni…. Alt tarafı 1 haftadır görüşemedik bu kadar mı özledin beni
-“ Ah yine odunluğun tuttu Ece. Yürü hadi bizimkilerin yanına gidelim. He bu arada unutmadan söyleyeyim grupta bizimkilerin dışında insanlarda var.” diyerek beni çekiştirmeye başladı. Bu kıza ne yaparsam yapıyım hiçbir zaman ciddiye almazdı beni.
Ses çıkarmadan arkasından ilerlemeye başladım. Kısa bir süre sonra bahçede oldukça büyük bir grubun içinde bulmuştum kendimi. Halbuki ben kalabalığı sevmezdim. Ezgi, Sercan, Utku ve ben hep bir arada takılırdık ama bu grup çok fazla olmuştu. Hımm hiç bana göre değil.
Grubun çoğunluğunu erkekler oluşturuyordu. Bakışlarımı grupta gezdirirken gözüm tek bir çocuğa takıldı.
Gözlerime inanamıyordum.gerçek olamazdı değil mi? Sanırım yine rüyadaydım diye düşünerek millete çaktırmadan kolumu bir çimdik attım. Hayır rüya değildi; geceleri rüyalarıma giren ve beni kurtaran çocuk şu an karşımdaydı ve bakışları benim üzerimdeydi. Ezginin beni dürtmesiyle kendime geldim ve etrafıma bakındım. O an anladım ki bana bakan tek kişi rüyalarımın kahramanı değildi, bütün gruptaki herkes bana bakıyordu. O an yanaklarıma sıcak kanın hükmettiğini hissettim. Yine konuşamıyordum. Sadece,
-Ben Ece demekle yetindim yine.
Herkes sırayla ismini söylemeye başladı;
- Mert..,hilal, pınar ,Erhan …………… sıkılmıştım artık sıranın kahramanıma gelmesini bekliyordum. Sıra ona gelince aniden ayağa kalkıp yanıma geldi ve elini bana doğru uzatıp;
- Ben Efe dedi. Yavaşça elini sıkarken yine konuşamamıştım sadece gülümsemiştim. En azından bunu yapabilmiştim. Benim kadar utangaç bir insan için bu bile çok fazla bir şeydi. Bana biraz daha yaklaşıp
- Seni buradan uzaklaştımamı ister misin? Sıkıldığını görebiliyorum dedi.
Gerçekten sıkılmıştım ve onu onaylarcasına kafamı salladım
-millet biz Eceyle içeri giriyoruz sonra görüşürüz dedi. O an aklıma Sercan geldi ama dönüp oan bakma cesateri gösteremdim. Sercanla küçüklüğümden beri arkadaştım ama sanırım o beni arkadaşı olarak görmüyordu ve ben vereceği tepkiler yüzünden arkadaşlığımız bozulur diye korkuyordum . umursamadan arkamı dönüp Efeye yetiştim. Ee ne konuşacaktım simdi?
“-beni kurtardığın için teşekkür ederim.” Ah ne olur biri beni sustursun.
-“Neden bu kadar suratsızsın?” kim ben mi suratsızım. Tanrım ben teşekkür ediyorum çocuk bana suratsız diyor. Tamam sakin olmalıyım..
- daha tanışalı yarım saat bile olmadı sen benim suratsız olduğumu söylüyorsun. Pardon da kendini ne sanıyorsun? Diye cevap verdim. Tanımadığım insanların beni tanımadan, yaşadıklarımı bilmeden benimle ilgili yorum yapmasına sinir oluyordum. Sanırım ses tonumu ayarlayamamıştım ve biraz yükseltmiştim.Etraftaki birkaç meraklı gözün bize döndüğünü hisedebiliyordum.
-Bir sorun mu var güzelim?” Bu ses?… güzelim?
- Tunç? Dedim arkamı dönerek şaşkınlığımı gizleyemiyordum. Onun ne işi vardı ki burada?
-Neler oluyor ? dedi sesi tehtidkar tondaydı yine.
-Seni ilgilendirmez diyerek yanından geçip yürümeye başladım. Sinirliydim ona. Konuşmamız gerekirken yine çekip gitmişti. Yine soru işaretleriyle yalnız bırakmıştı beni. Aniden hilal denen kız yolumu kesti. Ah sanırım bugün sabrım sınanıyordu. Kız hiçbir şey demeden karşımda dikilmeye devam etti. Tam yanından geçip gidecekken kolumu sıkıca tuttu. Boş boş gözlerle kızın suratına baktım ve bekledim . bir şey söylemesini bekledim ama o hiçbir sey demeden kolumu bırakıp hızla yanımdan ayrıldı. Derdi neydi bu kızın sahiden?
Derslerim bittiğinde ağır adımlarla evin yolunu tutmuştum. Minibüse otobüse veya taksiye binmektense her zaman yürümeyi tercih etmişimdir. Evime yaklaştığımda kapımın verandasında birini fark ettim. Hava karanlık olduğundan dolayı yüzünü pek seçemiyordum ama sanırım o….
Multimedia'da Ece var...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You are my Paradise
أدب المراهقينHer yapılan yanlışın bir nedeni vardır. Bazıları mecburdur bazıları ise pişman. Peki hangisi daha değerlidir bir insanın hayatında? hangisi değer görür bir insanın gözünde ? Pişman olan mı? Mecbur bırakılan mı ?