Bölüm biraz kısa oldu kusura bakmayın gençler. Bayram nedeniyle bir kaç gün yazamayabiliriim. şimdiden herkese iyi bayramlar. :)
yorum ve votelerinizi beklerim...
Katy…
Resmen kapı dışarı edilmiştim hem de öz kardeşim tarafından! Bu ne kadar sinirlerimi bozsa da sakin kalıp bir şeyler yapmam gerekiyordu. Danny yine sinirlerine hakim olamayıp olayı abartmıştı. Aklıma gelen tek fikirle Tunç’un evine doğru ilerledim. Ne kadar korksam da Ece için bir şeyler yapmam gerekiyordu. Zile bir iki kez basıp beklemeye başladım.
“ Oo. Katy. Seni beklemiyordum. Hadi geç içeri dedi şaşkınlıkla. Lanet olsun onun yüzünden elim hala sargıdaydı ve işin kötü tarafı o morluk daha da iğrençleşiyordu.
“ Kapıda mı dikileceksin hadi!” diyip elimden tutarak içeri sokmuştu. Evi bir erkeğe göre oldukça düzenliydi. Fazla eşyası olmamasına rağmen bu göze çarpmıyordu.
“ Iıı. Şey Tunç. Ben şey için geldim” heyecanlanınca hep böyle oluyordu!
“ evet?”
“ Şey Ece bana mesaj attı hemen yanıma gel diye sanırım kötüydü. Bende hemen çıkıp geldim ama Danny beni içeri almadı. Sanırım kavga ediyorlardı ve Ece gerçekten kötü gözüküyordu!”
“ O ikizin son zamanlarda sınırını fazla zorluyor” dedi sinirle. Haklıydı. Gerçekten abartıyordu artık.
“ Bekle bir saniye bakalım ne yapıyorlar” diyip pencereye yaklaştı. Bende arkasından gidip camın kenarında durdum. Konuşuyorlardı. Sakinlerdi. Önemli olanda Danny sakindi.
“ Halletmişler sanırım” dedim gülümseyerek.
“ Öyle gözüküyor.” Oturduğumuz koltuğa geri dönüp çantamı elime aldım.
“ ben gideyim artık. İyi geceler Tunç” diyip kapıya yöneldim.
“ Hey! Dur bakalım.! Seni bu saatte eve yollayacağımı mı düşüyorsun?”
“ Gidebilirim”
“ Hayır tatlım üzgünüm. Hiçbir yere gitmiyorsun. Bu gece buradasın”
“ Ne! Saçmalama. Tabi ki de evime gideceğim. Hem tek yollamak istemiyorsan sen bırakabilirsin eve”
“ olmaz çok yorgunum. O yüzden şimdi geç otur bakalım.” Diyip beni itekleyerek koltuğa oturttu.
“ film izleyelim mi tatlım”
“ o. Olur.r”
“ Tamam. Hemen ayarlıyorum.”
“ ee ne izlemek istersin Katy. Komedi, aşk, korku, gerilim,..”
Şu durumda ne kadar romantik komedi bir şey olsun demek istesem de
“ gerilim olabilir” dedim.
“ Emin misin?”
“ hı.hı”
“peki. Buldum bir tane bakalım beğenecek misin?”
Televizyonun önünden kalkıp yanıma oturdu. Ben korku filminin en ufak sahnesinden bile korkardım!
Film başlayalı yarım saat olmuştu. Şuan ki durumumuzu anlatayım. Başım Tunç’un göğsünde onun elleri ise gözlerimi kapatıyordu. Deli gibi kahkaha atıyor sonrada tamam tamam diyip susuyordu. Rezil olmuştum!
“ Tunç gülmeyi kes!” dedim ciddi olmaya çalışarak.
“ tamam korkak bebek gülmüyorummm.”
“ İyi sen gülmen devam et! Ben gidiyorum” dedim sinirle. Utandığım zaman ne yaptığımı ne dediğimi bilmiyordum gerçekten.
Oturduğum yerden kalkıp kapıya yöneldiğim de beni yakalayıp sıkıca sarıldı.
“ tamam gülmeyeceğim. Söz veriyorum” dedi ama hala sesinden güldüğü anlaşılıyordu.
“ hala devam ediyorsun Tunç!”
“ tamam tamam sustum hadi gel.” Diyip kalktığım yere geri oturttu.
“ devamını izlememizi ister misin” dediğinde elime gelen ilk yastığı kafasına fırlattım
“ tabi ki de hayır seni şapşal!”
“ ah gel buraya yaramaz şey” diyip sanki çocukmuşum gibi kolunun altına aldı beni.
“ Katy. Beni affedebildin mi? Bak ben o gün yaptıklarım için gerçekten çok üzg..”
“ şşt biliyorum üzgünsün. Sorun değil tamam mı?”
“ canın acıyor mu hala?” dediğinde gözlerini sargıda olan bileğimden ayırmıyordu.
“ sana yalan söylemek istemiyorum Tunç. Evet hala biraz acıyor ama önemli değil” deli gibi canım acısa da birazla geçiştirmiştim.
“ bu gün açıp durumuna baktın mı?”
“ hayır. Gerek duymadım”
“ dur bir bakalım” dedi beni belimden tutup kendine iyice yaklaştırıp bileğimde ki sargıyı çözmeye başladı. Hala ilk gün ki gibi acıyordu.
“ Tunç biraz yavaş lütfen” dedim mırıldanarak. Daha sakin bir şekilde bileğimi çözdüğünde sinirle yerinden kalkıp birkaç küfür saydırmaya başlamıştı. Ne olduğunu anlamamıştım, ben mi bir şey yaptım acaba diye düşünürken gözüm bileğime kaydı. Gerçekten kötü bir hal almıştı. Morarması yavaş yavaş geçeceği yerde daha da morarmıştı sanki.
“ hemen kalkıyorsun ve hastaneye gidiyoruz! Kesinlikle itiraz istemiyorum Katy!” bu çocuğun sinirli hallerinden gerçekten korkuyordum. Durduk yere bağırıyor ne yapacağını şaşırıyordu.
Ona cevap vermeden yerimden kalkıp arabaya doğru ilerledim. O da peşimden gelip arabaya bindiğinde hastaneye doğru ilerledik. Acile girdiğimizde Tunç yine delirmiş gibi davranıyordu. Birkaç doktor yanıma gelip bileğimi incelemeye başladıklarında tunç da onlardan cevap bekliyordu. doktorlardan bir tanesi
“ Nasıl bu hale geldi?” diye sordu. İkimizde şaşkınlıkla kalakalmıştık. Sahi ne diyecektik şimdi.
“ Biz. Ben.” tunç’un daha fazla saçmalamasını istediğimden
“ saldırıya uğradım. Sonrada önemsemedim” dedim.
“ önemli bir şey değil. Sadece doku zedelenmesi o kadar. Birkaç hafta sürebilir düzelmesi endişelenmeyin.”
“ peki acısına yani ağrısına yapılabilecek bir şey yok mu?” dedi mahcup bir tavırla
“ birkaç ilaç yazacağım”
***
Eve geldiğimizde beni ilk iş olarak kendi odasına çıkarıp yatırmıştı. Kendisi de başımda durmuş saçlarımı okşuyordu. Benimse deli gibi uykum gelmiş ama gözkapaklarıma direniyordum.
“ Tunç yeter. Uyumak istiyorum aaa” dedim hafif gülümseyerek.
“ ah! Dalmışım özür dilerim güzelim her şey için.” Yaklaşıp alnıma bir öpücük kondurup
“ iyi uykular korkak baş belası”
“iyi uykular psikopat adam!” upss. Sanırım bu yanlış oldu. surat ifadesi… Tanrım ne demiştim ben!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You are my Paradise
Teen FictionHer yapılan yanlışın bir nedeni vardır. Bazıları mecburdur bazıları ise pişman. Peki hangisi daha değerlidir bir insanın hayatında? hangisi değer görür bir insanın gözünde ? Pişman olan mı? Mecbur bırakılan mı ?