12. Bölüm

1.3K 44 6
                                    

Çok derin uyumuştum ama uyandığımda resmen başım çatlıyordu. Hemen ağrı kesici aldım ve aklıma dün gece gelince kendi kendime sırıttım. Hala inanamıyordum. Tüm gece Efe'yleydim ve beni tekrar görmek istiyordu.

Güzel kokuları takip ederek mutfağa girdim.

''Ooo ablamız da uyanmış.'' anneme gözlerimi devirdim. İkisi oturmuş, kahvaltıya başlamışlardı. ''Dün gece ne zaman geldin? Geldiğini duymadım.'' Şimdi, gerçeği söylersem muhtemelen laf edecekti ve kaldıracak gücüm yoktu. Bana bakmadığı anda yardım için Mert'e baktım. Eliyle ''11'' i gösterdi ve uyuyormuş gibi yaptı.

''11 buçuğu biraz geçiyordu sanırım.'' başını salladı ve dolaptan bişi almak için kalkınca Mert'e göz kırptım.

''Bugün planın ne?'' ''Fotoğraf çekmem gerek. Melisa da boşsa beraber çıkarız.'' Yılın başında Melisa'yla beraber fotoğraf kursuna katılmıştım. Gerçekten çok seviyordum. Okulun kapanmasıyla beraber kurs da bize tatil için birkaç hafta zaman vermişti. Ne tatil ama (!) Bu arada fotoğraf çekmeye ara vermememiz gerekiyordu. Konuyu kendimiz belirleyebiliyorduk. Benimki basitçe insanlar ve sokaklardı. Melisa'nınki ise manzaralar.

Annemin yüzünde düşünceli bir ifade belirdi. ''Ne oldu?'' Mert'e bakış attı. ''Mert bir süredir seninle vakit geçirmek istiyordu da..'' O da gelebilirdi.

''Sahile gideriz o zaman. Üçümüz için de iyi olur. Bisikletini götürebilirsin istersen.'' Bana eksik dişleriyle kocaman gülümsedi ve küçük ellerini çırptı.

Kahvaltıdan sonra Melisa'yı aradım, gelebileceğini söyledi. Hazırlanıp çıktık ve aşağıda buluştuk.

''Meeert!'' Melisa hemen koşup Mert'e sarıldı. Kendi kardeşi olsa anca bu kadar çok severdi. Baya iyi anlaşıyorlardı.

'' Görmeyeli çok uzamışsın ufaklık.'' ''Yakında senin kadar olacağım.'' Melisa kahkaha attı çünkü baya kısaydı ama bunu umursamıyordu. ''Bundan hiç şüphem yok.''

Yürüyerek sahile gittik çünkü evimize baya yakındı. Kalabalık olması benim için iyiydi ama Melisa gün batımıyla ilgileniyordu ve ona daha vardı. Yakınlardaki bir cafeye oturduk.

''Evren'i duydun mu?''

''Yoo n'olmuş ona?''

''Ege abiyi bir kişi için küçük bir sergi açmaya ikna etmiş. Daha doğrusu başkasının sergisinde küçük bir bölüm olacakmış ama yine de.''

Kurstaki en hırslı kişi Evren'di. Sanırım bu işi meslek olarak düşünüyordu. Fotoğraflarına baktığım kadarıyla gerçekten iyidi. Ege abi ise kursta bizimle ilgilenen kişiydi ve 5 kişilik grupta onu sevmeyen yoktu.

''Çok iyi fırsat bence. Nasıl seçecekmiş?''

''Kurs başlayana kadar çektiğimiz fotoğraflardan. Eskiler kabul edilmiyormuş yani bir haftamız kaldı.''

''Yetişir umarım ya. Sen hiç çekebildin mi?''

''Eh işte. Fazla bir yere gidemedim.''

Zaman kaybetmeden başlamaya karar verdik. Mert'e çok uzağa gitmemesini tembihleyip çimenlerin oraya gittim. Eğer insanlardan izin alsaydım çok azının izin vereceğini biliyordum bu yüzden sormadım. Otuzlu yaşlarda bir kadın çimenlerde yanlamasına uzanmıştı. Yanında da pembe elbiseli bir bebek yatıyordu. O kadar şekerlerdi ki. Annenin gözlerindeki saf sevgiyi görebiliyordunuz. Kamerayı yakınlaştırıp çektim. Fark etmemiştiler bile.

Oturduğum yerin yakınında arkası bana dönük olan bir bank vardı. İki kişi oturuyordu ve ikisi de beyaz saçlıydı. Yaşlı kadın, kafasını kocası olduğunu tahmin ettiğim amcanın omzuna yaslamıştı. Onları da çektim. Bisiklet ve kaykay yoluna çıktım. El ele paten kayan genç bir çift vardı. Görünüşe göre çocuk kıza kaymayı öğretiyordu. Kahkalarla gülerlerken onları fotoğrafladım.

Tek başıma biraz daha çekim yaptıktan sonra Melisa'ya bakındım. Kayaların üzerinde eğilmiş, denizin üzerinden çekim yapıyordu.

''Hadi yemek yiyelim. Güneş batarken geri geliriz.''

**********************

''O kadar harika ki. Muhteşem. Sarı, kırmızı ve turuncu. Morun başladığı yerler... Çok huzurlu.'' Gerçekten öyleydi. Güneş ışınları gücünü kaybederken gökyüzü harika renklere boyanıyordu.

''Keşke hep böyle kalsa.'' bir yandan da fotoğraf çekiyordu.

''Ama o zaman özel olmazdı.'' Bunu kaçıramazdım, ben de çektim. İç geçirdi ''Haklısın.''

Geri dönüş yolunda Nihal, dün gece Cenk'le beni çektiği fotoğrafı atmıştı. Melisa kafasını uzatıp baktı.

''Aman tanrım bu kim?'' Ne demeliydim?

''Hiç, bir arkadaş.'' ''Çok güzel çıkmışsınız. Çok mutlu görünüyorsun.'' Öylemiydim?

''Asıl dün Efe'yle karşılaştım.'' ''Bizim Efe mi?'' Kafamı salladım. '' Gece birlikte takıldık ve beni tekrar görmek istediğini söyledi.''

''Bu çocuğu cidden anlamıyorum. Şimdi ne değişti?''

''Bilmiyorum ama fazla düşünmek de istemiyorum. Sadece onu görmek istediğimi biliyorum.''

"Bak sana çok değer veriyorum ve seni üzgün görmekten nefret ediyorum. Lütfen dikkatli ol ve seni üzmesine izin verme."

Not: Biraz sıkıcıydı biliyorum ama geçiş bölümü. Bir sonraki bölüm daha olaylı olacak :) Lütfen yorum yapın ve beğendiyseniz vote verin! öptüm :*

Sevmeye DeğerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin