11. Bölüm

1.2K 32 0
                                    

Cenk de fark etmişti.

"Birazdan görüşürüz. " Bana göz kırpıp ayrıldı. Nihalse etrafa bakınmakla meşguldü.

Efe, yanında gözleri ve burnu tıpatıp aynı olan biriyle içeri girmişti. Abisi olduğunu hemen anladım. Daha önceden de görmüştüm zaten.

Gözleri hızlı hızlı etrafı tarıyordu. Ben de gözlerimi ona diktim. Beni fark edeceğini umuyordum. Ve çok geçmeden göz göze geldik. Ağzı bir yanından yukarı doğru çekildi ve bana doğru kafasını eğdi. Hareketini tekrarlayarak karşılık verdim ve önüme döndüm.

" Bu tarafa geliyor." Nihal'in sesi kısık ve aceleciydi.

"Ne? Kim?"

"Efe Gençer. İnanmıyorum ne-" Bizi duyabileceği kadar yaklaştığında Nihal sustu.

"Kızlar. " O çok tatlı sırıtışıyla bize bakıyordu. Yanında tanımadığım uzun boylu, sarışın bir çocuk vardı.

"Efe." Sırıtışını bozmadan kaşlarını kaldırdı.

"Beni tanıyor musun?" Sanki bu sürekli başına geliyormuş ve alışkınmış gibi konuşuyordu.

"Son 3 yıldır konuşmadığımız için evet demem ne kadar doğru olur bilmiyorum." Afallamış gibiydi. Biraz daha yaklaşıp daha dikkatli bakmaya başladı.

"Eda Tuğcu?" Evet anlamında başımı salladım. Efe'nin arkadaşıyla Nihal bir yere doğru yürüyordu. Sanırım dans etmeye.

"Seni tanımadığıma inanamıyorum. Çok üzgünüm." Hiç de üzgün gibi değildi.

"Çok güzelleşmişsin." Saçımı kulağımın arkasına doğru itti. Benimle flört mü ediyordu? Benimle? Etrafına çok güçlü bir özgüven dalgası yayıyordu. Bir anlığına o olmanın nasıl birşey olduğunu düşündüm. Rahat, sorumsuz bir hayat, sana bayılan ve her istediğini yapmaya hazır insanlar, kızlar...

Onun yerinde ben olsam sanırım ben de öyle olurdum. Kendinden emin ve cesur.

Belki onun hayatını yaşamıyordum ama onunlayken onun gibi olmak istedim.

İltifatından etkilenmemişim gibi yaptım.

"Teşekkürler."

"Sana bir içki alabilir miyim?" Cenk benden bir yaş büyüktü. Bu da yasal olarak içki alabileceği anlamına geliyordu ama biz daha 18 değildik. Sıkı bir kontrol yoktu ve abisi umursamıyor olmalıydı.

Bardağımı- redbull vodka- kaldırdım ve kalanını bir kerede bitirdim. Çok az boğazımı yakmıştı ama umursamadım.

"Tabiki." Efe'nin gidip geldiği kısacık sürede Cenk'e bakındım. Benden uzak, köşede bir yerde bir kızla konuşuyordu. Görebildiğim kadarıyla kızın ultra mini bir şortu vardı ve onları izlediğim kısacık zamanda tam 3 kez Cenk'in koluna dokundu.

Harika. Onun için endişelenmeme gerek yoktu. Açıkça iyi vakit geçiriyordu.

İkinci içkimi bitirdikten sonra dans etmeye gittik. Efe'nin arkasından bana bakan kıskanç gözleri fark etmiştim. Zaten fark etmemek mümkün değildi.

Hareketli bir parça çalarken dans etmeye başladık. Çok iyi dansediyordu. Öylesine değil de sanki ismi olan bir dans çeşidi gibiydi. İsimler konusunda kötüydüm. Ona yetişebilmek için adımlarımı hızlandırdım. Beni hızla döndürdü ve eteğimin uçuştuğunu hissettim. Parça bittiğinde kollarındaydım.

Ara ara içip dans ettik. Onunla vakit geçirmek çok güzeldi. İnanamıyordum. O kadar kızın arasından benimle takılması mantıklı gelmiyordu. Saat ilerlemişti ve biz eski yerimize dönmüştük.

"Seni tekrar görebilecek miyim?" Ağzımın yakınlarında bir yere öpücük bıraktı. Kıkırdadım.

"Görmek ister miydin?" Cevabını duymadan kendi cevabımdan emindim. Onu her gün görmek istiyordum. Aramızda eskiden geçen her şey unutulmuş gibiydi.

"Elbette." Aynı yerden tekrar öptü. Numarasını kaydettim. Kendi numaramı vermekten daha iyiydi çünkü böylece acaba arayacak mı diye düşünmeme gerek kalmayacaktı.

Belki daha fazla kalabilirdim ama ne demişler, erkekleri hep daha fazlasını isterken bırak.

*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*~*

Arabaya bindiğimizde Nihal, adının Melih olduğunu öğrendiğim çocuktan bahsediyordu.

"Bırakmayı teklif etti ama ilk günden onunla gitmek istemedim. Gerçi bana karşı çok nazikti. Efe en iyi arkadaşlarından biriymiş." Yine konudan konuya atlıyordu. "Onunla tanışıyor musun?"

İstemeyerek cevap verdim. Çok yorgundum.

"Eskiden aynı okuldaydık." Detaya inmedim.

"Hiç gerçek hayatta görmemiştim."

"O gün Kaan'ın evindeydi. "

"Ciddi misin? Orda napıyordu ki?"

"Bana çarpan çocuk vardı ya. İşte oydu."

Daha fazla konuşmamak için konuyu tekrar Melih'e getirmeyi başardım ve en azından onun hakkında konuştu.

İndiğinde Cenk'le aynı anda iç çektik.

"Bazen hiç susmuyor."

"Bir de bana sor. Çok iyi kız ama bazen dinlerken bile yoruluyorum."

Bir süre konuşmadan gittik. Sessizliği bozan o oldu.

"Eskisi kadar emin değilim" Her zamanki gibi yola odaklanmıştı.

"Ne'den?"

"Sen ve Efe'den."

"Niye ki. Sonuçta bana sen yardım ettin."

"Evet ama.." Eliyle saçlarını karıştırdı.

"Ama ne?"

"Önemli değil. "

"Söylemeni istiyorum." Ama o söylemeden tahmin ettim. "Ah tabiki. Benimle ilgilenmeyeceğini, hatta fark etmeyeceğini düşünmüştün. Belki de emindin. "

"Ben .. hayır. Öyle değil."

"Senin düşüncen sonuçta."

"Off hayır Eda. Çok yanlış anladın." Yüzünü buruşturdu.

"Hıı herneyse. " Zaten az olan konuşma isteğim tükenmişti.

" Sana şimdi anlatamam. Sonra. Belki sonra anlatırım."

Bunlar dün geceden benim sözlerimdi.

Sevmeye DeğerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin