Eve dönünce üzerime rahat kıyafetlerimi giyip evi toparlamaya başladım. Annemin gelmesine biraz daha vardı. Mutfaktaki kirlileri makinaya dizip çalıştırdım. Sonra da biraz kitap okudum. Çok geçmeden Mert'le beraber geldiler.
Annem baya yorgun görünüyordu. Sanki şu üç dört günde birkaç yaş yaşlanmıştı. Mert ise beni görünce kocaman sarıldı. Ben de onu çok özlemiştim. Bir dişi daha düşmüştü ve şimdi daha da komik görünüyordu.
''Diş Peri'si ne getirdi sana?''
'' O kim?''
''Derler ki eğer düşen dişini yastığının altına koyup uyursan, uykunda bir peri gelip sana hediye bırakırmış.'' İnanmakla inanmamak arasında kalmıştı. Bana garip garip baktı.
''Gerçekten mi?''
''Evet. Eğer dişini atmadıysan bu gece deneyebilirsin.''
''Yanımda. Teyzem peçeteye sarıp bana verdi.''
''Bu gece koymayı unutma o zaman!'' Annemin uzaktan bize baktığını farkedince yanına doğru gittim. Mert de televizyonu açtı.
''Nisa Teyze iyi mi?''
''İyi kızım. Kendine geldi. Çok büyük birşey atlattılar ama iyi şimdi.''
''Oğlu?''
Onda ciddi birşey yoktu. Yanlızca kolu kırılmış ve bazı testlerden geçti. Bu konuyu kapatalım artık. Ee biz yokken neler yaptın?''
''Aynı şeyler işte. Bu arada çektiğim fotoğraflardan bazıları bir fotoğraf sergisinde sergilenecek.''
''Gerçekten mi? Tebrik ederim. Bana da göster bir ara.''
Anneme dün Cenk'te kaldığımı söylemedim.Bilse hem sorguya çeker hem de büyütürdü.Sonra taa Kaan'ın partisinde beni arayan Yeşim'i aradım. O zaman buluşmak istememiştim ama şimdi görüşsek iyi olur diye düşünüyordum. O da müsaitmiş plan yaptık. Bir alışveriş merkezinde buluşacaktık.
Önce bir yerde yemek yedik. Hani biriyle görüşürsün garip bir sessizlik olur ya, bizde öyle birşey mümkün değildi. Çünkü Yeşim sürekli sevdiği çocuktan bahsedip durdu. Ben de yemek boyunca umrumdaymış gibi davrandım. Arada bana ''sen neler yapıyorsun'' diye sordu ama hiçbirinde gerçekten ilgilenmedi ve sonra konuyu yine hemen kendine getirdi. Sonunda sinir oldum tabi. Neyse ki yemekten sonra çok uzatmadan eve dönebildim. Ve çıktığıma pişman oldum.
Eve dönünce yine sıkıldım. Bu akşam hava baya sıcaktı. Evde durmak istemedim. Tam da onu düşünürken Deniz mesaj attı. Işıl'la ilgili yardım istiyordu. Hani şu cafede çalışan kız. Buluşup cafeye gitmeye karar verdik. Yolda Deniz' e çiçek aldırdım. O ise buna gerek olmadığı hakkında söylenip durdu. Önce Nihal'i de aramış ama o işi olduğu için gelmemiş. Mesajlaşırken evde olduğunu söylemişti ama bilmiyorum.
Cafenin yakınlarına gelince içeri girmedik. Deniz'e, Işıl'a çiçekleri verip onu yemeğe davet etmesini söyledim. Yani eğer sevgilisi ya da sevdiği biri yoksa tüm kızlar kabul ederdi. Deniz de zaten komik ve yakışıklıydı.
Ben dışarda beklerken içeri girdi. Geri döndüğünde salak salak gülümsüyordu.
''Eee ne zaman çıkıyorsunuz?''
''İki gün sonra. Teşekkür ederim. Sana borçluyum.''
''Aynen öyle. Dondurma yemeye gidelim.''
''Olur. Yakınlarda olacaktı.''
Dondurmalarımızı yerken ''Hoşuna gideceğini nerden biliyordun?'' diye sordu.
''Tüm kızlar öyle şeylerden hoşlanır. Ve kibar erkeklerden.''
''Pek kibar olduğum söylenemez.'' Bir şey demedim.
''Efe kibar mı bari?'' Çoook.
''Beni artık ilgilendirmiyor.''
''Cidden mi? Bitti mi artık?'' Kafamı salladım.
''Üzüldüm ya.''
''Boşver önemli değil. Işıl çok tatlı bir kıza benziyor, umarım işler yolunda gider.''
''Umarım. Ama beni biraz uğraştıracak gibi.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sevmeye Değer
Novela JuvenilUzun uzun baktı ona kız. Çocuk çok mutluydu. Karşısındakiyle konuşurken gözlerinin içi gülüyordu. Ağzı yamuk bir gülümseme şeklini almıştı. Çok yakışıklıydı. Koşup ona sarılma isteğini zar zor bastırdı. Kendine hakim olmak için gözlerini bir anda on...