7. Bölüm

1.4K 42 14
                                    

Bölüm şarkısı "All Cause Of You" - the 88

"Efe Gençer."

Ona bakmadım ama bana doğru döndüğünü hissetmiştim. Bu noktada baya hızlı gidiyorduk. Ben de kafamı ona çevirdim. Birşey dedi ama duyamamıştım.

"Ne?"

Çok sinir olmuş gibiydi. kaşlarını çatıp yanındaki düğmeden camımı kapattı.

"N'olmuş ona?

"Hakkında ne biliyorsun?"

"Ne alaka şimdi? Sarhoş bir kızı evine bırakmayı kabul ettim, sorguya çekilmeyi değil."

"Hey! Ben sarhoş falan değilim. Şimdi, onu tanıyor musun?"

Gözlerini kapadı ve rahatsız bir nefes verdi.

"Nasıl biri olduğunu bilecek kadar. Arkadaş olduğumuz söylenemez." Alaylı bir ifade takındı. Sonra bir anda ciddileşti.

"Eğer tanıyorsan ailesinin çok zengin olduğunu da biliyorsundur."

Başımı salladım.

"Bak kibar olmaya falan çalışmayacağım. Bana göre, tam bir zengin züppe gibi davranıyor. Özellikle kendi çevresinden olmayanlara. Kızları resmen kullanıyor. Onun o kötü çocuk havasına kapılan kızlar da onu ellerinde tutabilmek için herşeyi yapıyorlar. Fazla bile anlattım. Yarın kızlarla konuşursun bunu."

Sözünü hiç bölmemiştim. Anlattıkları pekala da doğru olabilirdi. Biz hala daha arkadaşken değişmeye başlamıştı. Gerçi küçükken bile hep umursamaz ve rahat taraf o olmuştu. Kendine hep fazla güvenmişti. Hatta özgüveni o kadar fazlaydı ki insanların duygularını çoğu zaman hiçe sayıyordu.

Bizim aramızda olan şey ise belki de klasik bir hikayeydi. Saf, her şeyiyle düzgün kız, umursamaz ve popüler yakın arkadaşına aşık olur fakat karşılık alamaz. Son senemizde duygularımı söyledikten sonra da tamamen kopmuştuk. Aynı okulun içinde birbirimize yabancıymışız gibi davranıyorduk. Özellikle de ben. Reddedilmek tabiki iğrençti. Onun için yeterince iyi olmadığını düşünürken aynı zamanda da rezil olmuş hissediyordun. Sanırım hiç tamamen atlatamadım onu. İlk aşkımdı sonuçta.

Düşüncelerden sıyrıldım. Evime gelmiştik.

"Bıraktığın için sağol." Hafifçe koluna dokunup kapı koluna uzandım.

Beni kolumdan tutup durdurdu.

"Nereye gidiyorsun? Senin sıran." Benim sıram? Ha Efe'yle ilgili mesele.

"Sonra. Belki sonra anlatırım."

Ağzını açmıştı ama konuşmasına fırsat vermeden yanağına çok minik bir öpücük bıraktım. Göz göze gelmeden arabadan indim.

Tanrım! Düşünmeden hareket edince böyle oluyordu işte. Sen bu çocuğu yarın falan yine görmicek misin? E bu hareket neydi o zaman?!

Aman neyse. Onu o zaman düşünücektim.

Berk olayını da açmamıştı ve doğrusu şaşırmıştım.

Kapının önüne gelince küçük çantamdan anahtarımı çıkardım. Telefonum yok! Arka ceplerimi de kontrol ettim, orda da yoktu. Of! Kesin Cenk'in arabasında ya da Kaan'ın evinde kalmıştı.

Eve girince kedim Kırıntı ayaklarıma sürtündü. Acıkmıştı tabi. Ben olmayınca kimse umursamıyordu ki! Evde annem ve kardeşimle kalıyordum ve ikiside uyumuşlardı.

Bugün olan biten beni yormuştu. Üstümü değiştirip interneti açtım. Bir şey yemememe rağmen acıkmamıştım.

Şimdiii. Derin'in facebook ya da twitterından Cenk'i bulup telefonumu sorabilirdim ama maalesef o son öpücükten sonra canım pek yazmak istemiyordu. Aslında biraz utanmıştım.

Sonradan sadece takip etmeye ve arkadaş olarak eklemeye karar vermiştim. Twitterda baya bir takipçisi vardı. Resminde de çok şeker çıkmıştı. Ah şeker dediğimi duysa hiç hoşuna gitmezdi kesin.

Hayır Eda. Cenk'i unut. Efe'ye odaklan. Ama Efe konusunu halledebilmek için Cenk'e ihtiyacım vardı. Özgüven eksikliğimi beni reddetmesine bağlıyordum. Bu konuyu halletmeliydim ve bunun için Cenk'ten yardım almayı planlıyordum. Bana anlattığından fazlasını biliyor gibiydi.

Not: Selaam :) Biraz geç yükledim kusura bakmayın. Ayrıca hiç yorum gelmemesi motivasyonumu düşürüyor :( Eğer okuyorsanız iyi kötü bir yorum yazıp düşüncelerini yazın lütfen. :*

Sevmeye DeğerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin