BEŞ

185 27 14
                                    

Selam🌈 Nasıl gidiyor? Umarım bölümler hoşunuza kaçmıştır 💕 Elimden geldiğince hızlı yazıp 3-4 güne sizin önünüze koyma çabasındayım ve şuana kadar çabamın karşılığını alıyorum. Hızla büyüyoruz ve çok mutlu ediyor bu beni 🌸 Neyse hikayeyle aranızdan çıkayım 😂 İyi okumalar bebeklerim!

Şuan erkekler tuvaletindeydim.
Yerin dibine giriyordum. Yani girmek isterdim ki şu utanç verici iğrenç ötesi durumdan kurtulayım. Hatta mümkünse bu taraftan gireyim, diğer ucundan çıkarım dünyanın.

Gülüşmelerine son verdiler. Biri söze atıldı, "Senin ne işin var burada yardım ister misin?" dedi dalga amaçlı.
Ardından birbirlerine bakıp tekrardan gülüşmeye başladılar.

"Aslında dalga amacıyla söylediğinin farkındayım fakat, şuan bu durumdan kurtulabilmem için buradan çıkmam gerek yardım eder misin çıkmama?"

Şakasına kaşlarını çattı, "Oovv kıyamam." Dudağını büzdü.
Aslında suratının ortasına bir tane geçirmeyi o kadar isterdim ki ama ne yazık ki burada, erkekler tuvaletindeydim. Daha rezil duruma düşmek istemezdim dee daha ne kadar rezil olabilirim diye düşündüm. Sanırım daha ilerisi olamazdı.

Birden ciddileşti, "Nasıl girdiysen öyle çık güzelim." dedi.

Kendimi toparlayıp kapıya doğru ilerledim. Yanından geçerken yüzüne bakmadan hızlı bir hareketle erkekliğine yumruk geçirdim. Acıdığını tahmin ediyordum en azından umuyordum. Sonra hızla bir hamle yapıp dışarı çıktım ve sınıfa doğru koştum. Kimsenin görmediğini umuyordum.
Aslında o kadar da rezil değildi. Sanki yasak bölge!
Birden bu cesaretli sözlerin nereden geldiğini düşünmeye başladım.
Üstelik iri kıyım bir çocuğun özel bölgesine ağırca geçirmişken... Hakikaten! Peşimden gelip bir şey yapar mıydı acaba?
Orada durup hala kıvranmasını umdum. Böylece birazdan ders zili çalardı ve buraya gelemezdi.

İçimde kıpır kıpır bir şeyler oynarken ders ziliyle birlikte sınıfıma geçip sırama oturdum.

Birden kapının ardına kadar itilmesiyle yerimde hopladım. Kapıya baktığımda o çocuğun işaret parmağını sallayarak bana tuttuğunu gördüm.  Yanıma geliyordu ve ben ne yapacağımı inan düşünemiyordum. Sadece sakin görünmeye çalışıp ter dökmeye yarayan gereksiz bir eleman gibi hissettim.
"Sen bittin kızım!" deyip sıraların üstünden atlaya atlaya yaklaşıyordu ki, Tanrı'nın sesimi duymuş olduğuna sevindim.
Birkaç öğrenci ve ardından hocanin sınıfa girmesiyle ufak bir belli belirsiz gülümseme oluştu yüzümde.

Çocuk hızla kafasını arkasına çevirdi ve cânım hocacığımın gelmesiyle hayal kırıklığına uğradı.

Bana tekrar dönüp fısıldadı ve erkekliğini gösteri, "Bu iş bitmedi daha, bundan özür dileyeceksin orospu!" deyip sınıftan çıktı.

Ben sıramda kalakalmıştım öyle.
Cidden ben şok, ben iptal.

Hoca elindeki kitapları masaya bıraktı ve ardından tahtanın önüne geçip ayağa kalkmamızı bekledi.

Son 2 saatin kaldığına sevinmiştim.
Babam gelecekti ve onunla birlikte telefonumu alabilecektim!

Fakat tenefüste tecavüze uğrama ihtimalim yüksekti. O çocuktan öyle bir korkmuştum ki, benimle konuşurken tüylerimin diken diken olduğunu hissedebilmiştim.

Hoca herkes ayağa kalktığında "Oturabilirsiniz çocuklar!" deyip kitaplarının arasından bir kağıda baktı.
"Çocuklar bu son 2 dersi ofis dersi yaptık bu haftalık. O ne mi demek? Son iki dersiniz birleşik olacak ve arada tenefüsünüz olmayacak. Bu yüzden ofis derslerinizden önceki tenefüsleriniz uzatıldı."

Hocanım söylediği şeylerdeki sevinç belirten şeyin farkına vardım. Evet tecavüzüm ertelenmiş durumdaydı! Hunharca kahkaha atma isteğimi bastırıp hocayı dinlemeye başladım.
Bir ara Özgür'ün ön sıradan arkasını dönüp bana selam verdiğini görmüştüm. İyi biriydi aslında. Fakat lezbiyen olmam ona karşı hislerimi köreltiyordu.
Hala Kayra'yı özlüyordum. Ama onsuz da yaşanabildiğinin farkına vardım. Sadece eksik kalıyordum. Ama sonuçta ayaktaydım. Buna şükretmem gerekiyordu.
Düşüncelerimin arasından sıyrılıp 80 dakikalık iyi taraflı işkenceye döndüm. Bir erkek tarafından iğrenç tehditlerin gerçekleşmesindense 10 saat aralıksız dersi tercih ederdim. Tamam ikisini de tercih etmezdim, başka seçenek yok mu?

•••

80 dakikadan geriye sadece 13 dakika kalmışken bütün sınıfın yorgun ve bitmiş durumda olduğu açıktı. Hoca sınıfta kendi kendine ders anlatıyordu aslında.
Bazıları uyukluyor, bazıları ise sessizce arka taraflarda konuşuyordu.

Tuhaf bir sınıftı. Ama okuldaki en iyi sınıf olduğuna bahse girerim.

Hoca sonunda kimsenin takmadığı ders anlatımına son verip masadaki suyundan birkaç yudum aldı. "Serbestsiniz. Sessizce!"

Herkesin hocanın dediklerinin aksine gürültülü bir şekilde yer değiştirme faslı bittikten sonra sessiz moda girmişti. Geriye fısıltılar kalmıştı.

Başımı duvara -o kadar cam kenarından oturmama rağmen duvar kısmı bana denk gelmişti- yasladım.
Yanlızdım. Hava kararıyordu. Bır gün daha eskik geçmişti. Birden yanıma oturan Özgür'ün sesiyle irkilmiştim. Ona döndüm.

Neşeliydi. "Selam! Sorun ne? Hep böyle misin erkek antisi kız."

Bunu dalga amacıyla söylememişti. Şakasına söylediği belliydi. Ufakcıktan gülümsedim. "Sadece... Eksik hissediyorum. Onun dışında sorun yok aslında."
Tek kaşını kaldırdı anlamamışçasına.
Konuyu dağıtmaya çalıştım, "Ah şakaydı. Problem yok. Uykum geldi."
Pek inanmışa benzemese de dışarıya öyle yansıtmıştı, yani çalışmıştı. Fakat inanmadığı kabak gibi ortadaydı.

Zilin gürültülü sesiyle herkes ayaklanmıştı. Hocanın gürültülü sınıfa "İyi akşamlar gençler!" deyip sınıftan çıkmasını zar zor duyabilmiştim.

Ayaklarımı sıradan indirip ayağa kalktığımda dengemi kaybedip Özgür'ün üstüne düştüm. Bunu istemezdim. İsteyeceğim son şey bile değildi şuan heralde.

Özgür şaşırmış ama azcık da sevinçli bir ifadeyle kalkmama yardım etti.
"Özgür. Özür dilerim."
Omzunu silkti, "Sorun değil. İyi akşamlar İdil." deyip sınıftan çıktı.

Sınıfta tek kalmamla aklım başıma o anda gelmişti. Masamın altındaki pantolon ve tişortumu aldım ve ardından hemen sınıftan çıkıp insanların çoğunlukta olan bir yere gitmem gerektiğinin kanaatine vardım.

Kafamı sınıftan çıkarıp koridora göz attım.
Temiz olduğunu görünce sessiz ve hızlı adımlarla merdivene yönelirken omzuma gelen sert darbeyle sırtımı merdivenin tutacağına çarptım.

Gözlerimi açıp karşımdakine baktığımda tam da istemediğim kişinin karşımda olduğunu gördüm.

"Ya şey bak... benden ne istiyorsun? Alt tarafı daha kullanmayı  bilmediğin bir şeyinin canını yakmış olabilirim. Özür dilerim!"

Tek kaşını kaldırdı ve iddialı bir şekilde üstüme yürüdü.

Ben tehlikeyi azaltmak için merdivenin başından yavaşça çekilip koridorun ortalarına doğru geri adımlarla ilerledim.

"Demek kullanmayı bilmediğim şey?" Alaylı bir şekilde kahkaha attı. "Öğrenmeme büyük yardımının dokunacağını düşünüyorum!" Sırıttı. "Ne dersin?"

Bu bölümü hrmen yayınladım ama fakat kakin beybilerim şimdi bekleme sırası sizdeee ğekdğsdjşsks
Buarada 10. Bölüm ve ardından kişilerin fotoğraflarını yayınlamaya başlayacağım.
beğenmişsinizdir umarım!
Vote vermeyi unutmayın seviliyorsunuz 💖🌈

THE RAINBOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin