MEDYA = ÖZGÜR
İYİ OKUMALAR 💕🌈"Kolum için teşekkürler. Sana ısınmaya başladım." diye cevap yazsamda aklımı kurcalıyordu bana birkaç saat önce yazdığı mesaj...
Konuyu kurcalamaya karar verdim ve mesaj attım.
"Deniz? Acaba bir şey sorabilir miyim?"
Her zamanki gibi anında gelen mesaj...
"Elbette?"
"O mesajı yazan kimdi? Gerçekten sen miydin?"
Mesajın biraz gecikmesiyle biraz kasıldığımı hissettim. Ardından gelen mesajla gevşemeye başladım.
"Şey hayır. Ablamdı. O biraz gıcık."
Suratıma yayılan gülümsemeyle iyice gevşedim. Onun olmadığını biliyordum. Yani bilmiyor olsam da öyle olduğunu tahmin ediyordum!Birden yukardan inen bildirim ile gözüm yukarı kaydı. Bende kayıtlı olmayan bir numaradan mesaj gelmişti. Basıp açılmasını bekledim.
Bilinmeyen Numara,
"Kusura bakma. Geçmiş olsun.""Numaran kayıtlı değil?" diye soru amacı güden bir mesaj yollayıverdim. Deniz'e alışmamdan dolayı cevap hemen gelmeyince tuhaf olmuştum.
Tumblra geri dönüp Deniz'e,
"İyiymiş." yazdım ve kayıtlı olmayan numaranın olduğu mesaj kısmına geri döndüm ve ardından mesaj geldi.
Bilinmeyen Numara,
"Elbette öyledir. Ben Özgür."
Arkasından bir mesaj daha yolladı.
"Bugün okulda seni öyle görünce telaşlandım. Ama yanına gelemedim."Cevap olarak yazacak bir şeyler düşünmeye koyulmuştum. Ben düşünürken bir mesaj daha ekledi Özgür.
"O biraz kıskançdır."
İşte buna cevap biliyordum çünkü O diye kimden bahsettiğini anlamamıştım.
"Pardon o derken kimi kastettin?"
Yukardan gelen bildirimle Tumblr'a geri döndüm."İdil gene kayboldun be kuzum :D" Yüzüme anında yerleşen ufak çaplı gülümseme annemin odaya ban diye girmesiyle son buldu.
Refleks olarak telefonu kapayıp kafamı kaldırdım, "Efendim annecim?""İdil yavrucum dinlenmen gerek hadi bırak o telefonu. Yarın zaten son işlemler yapıldıktan sonra eve geri döneceğiz. Ertesi gün de kendini iyi hissedersen okula gidebilirsin." dedi oldukça hızlı ama bir o kadar sakin bir tonla.
Kafamı yavaşça aşağı yukarı sallarken telefonu yanımdaki masaya bıraktım ve yatay konuma geçmeye başladım.
Anlımdan öptükten sonda gözlerimi kapadım ve kendimi uykunun rahatlığı ve huzuru içine hapsettim.
***
Gözlerimi yavaşça aralayarak uyandım. Çok hızlı geçmişti gece. Zaten hep öyle olmaz mı?
Baş ucumda tepsi ile duran yemekleri görür görmez tepsiyi kucağıma yerleştirip neler olduğuna bakmaya başladım.
Bir tost, bir çikolatalı süt, bir elma.
Ah hadi ama ben doyar mıydım bununla? Hayır!Doymayacağımı bile bile tıkınmaya başladım. Kısa sürede bitirdiğimde tepsiyi masaya geri bırakıp kalan elmayı elime aldım ve kemirmeye başladım. Elmayı da mideme indirdikten sonra ellimi peçeteye silip telefonumu aldım.
Birkaç mesaj birikmişti alt alta.
Hepsini okuyup bakmak için heyecanlanmıştım.Önce Tumblr'a girdim.
Dün genişçe sırıtmama neden olan Deniz'in mesajına cevap yazdım.
"Uyumam gerekti. Biliyorsun rahatsızım biraz."
Biraz ima içeren bir mesajdı ama fark etmezse umursayacağını sanmam.Ardından Tumblr'dan çıkıp normal mesaj kısmına girdim. Daha mesajı okumadan numaranın yanına tıkladım ve Özgür'ü rehberime kaydettim. Ardından mesaja baktım.
Özgür:
"O Lua. Sevgilim."
![](https://img.wattpad.com/cover/63019699-288-k709675.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE RAINBOW
Teen FictionSen siyah, ben beyaz. Alakasız birbirine en uzak renkler. İkisi de gökkuşağı tarafından dışlanan renkler üstelik. Peki ya biz kendi kuşağımızı oluştursak? Birleşip gri olsak? •Azıcık küfür içermektedir. Rahatsız olabilecekler varsa özür diliyorum•...