ALTI

173 23 7
                                    

300 oluşumuzun kutlayış bölümüüü 👑 Sizlere çok teşekkür ederim aslında şuan bukadar sevinmem tuhaf. haha daha 300 buna mı seviniyor ?tarzından bakılabilirim şuan. Ama ben yeni başladım ve sizin bunu okumanız ve voteler vermeniz mutlu ediyor tşk 🌈💖 iyi okumalarr 🌸

Sabrım taşma noktasına yaklaşıyordu. "He açık konuşmak gerekirse tecavüz edeceksin öyle mi? Burada?" Bu sefer de ben alayla gülmüştüm.

Karşı çıkmama sinirlenmişe benziyordu.

"Deneyelim istersen?"

Ne ara yürek yemiş olduğumu düşündüm. Gene gelip geçiyordu herhalde içimdeki deli cesareti.

"Tabiki! Hadi bakalım!" demiştim iddialı ama bir o kadar da tehlikeli bir şekilde.

Bu dediğime beni pişman etmesinden korkuyordum. Fazla ileri gitmiştim.
Ama bir dakika ya! Asıl o ileri gidiyor şu anda!
Bir kızla böyle konuşma hakkını kim verdi bu piç'e?

Yanıma geldi ve hızla arkamı döndürdü. Ardından da saçlarımdan yere kadar eğdirdi. Nasıl bir şekilde olduğumu anlatmak gerekirse, saçlarımdan çekilerek köprü yaptırılmıştım hizzasında okduğum şeyden bahsetmek bile istemiyorum.

Daha fazla sırtım yere paralel bir şekilde kalamayacağımdan kendimi yere bıraktım.
Acımıştı.
Sırtımı ovalayarak ayağa kalkmaya çalışırken tahminimce 45 numara air maxlerle göğsüme tekme atmıştı. Daha dengemi bile sağlayamamışken, göğsüme yediğim darbeyle duvara geçmem bir olmuştu.
"Dur! Lütfen dur!" diye yalvarmaya başlamıştım. Kolay kolay yalvarmazdım aslında. Sıkışık durumdaydım. Fazlasıyla! " Bu lanet olası koridorda bir kamera bile yok mu?!" diye ekledim.

Sesim titrek çıkmıştı. Sırtım ve göğsüm çok acıyordu. Ulan sadece vurmuştum be! Ne bu hırs!

Sinsice güldü. "Yalvarman hoşuma gitti. Bir daha yap." diyerek Malefiz'in repliğini çalmıştı.
Evet şu durumda bunu düşüneniliyordum.

Kolumdan tutup ayağa kaldırdı ve yüzüme doğru bağırdı. "Yalvarmayacak mısın? Aa bekle bekle!" dedi ve kolumu aniden bıraktı. Neyse ki ayağımı yere basabilmiştim.
Telefonunu çıkartıp arka kamerasını bana doğru çevirdi. Sanırsam video çekiyordu.
Artık dayanamıyordum. Sessizce gözümden yaşlar akmaya başlıyordu. "Lütfen yapma... Yalvarırım..."
İğrenç bir şekilde güldü. Telefonunu kapayıp tekrardan cebine soktu.

Bunu her yere yayacağını, çocuğu tanımasam da adım gibi emindim. Öyle keyiften çekmiş deyildi ya.

Yanıma yaklaştı. Yanağımdan bir makas aldı. "Bir dahaki sefer bununla atlatabileceğini sanma bebeğim." dedi ve gözümün etrafında kuruyan yaşları sildi. Sırıtıp merdivene yöneldi.
O gittikten sonra yere dağılan okul kıyafetlerimi yerden topladım.
Birden annemin gelmesiyle irkildim.
"Anne? Senin ne işin var burada?"
Gülümsedi, "Arkadaş edinmişsin? Az önce merdivenden inen çocuk arkadaşın olduğunu söyledi."
Erkek bir arkadaşımın olması mutluluğunu ilk defa yaşıyordu. Gerçi arkadaşım da değildi.
Erkek orospusunun tekiydi.
Anneme burukça gülümsedim. Göğsümdeki ağrı azalmış olsa da sırtımdaki ağrı hala aynı yerde aynı şiddetteydi.

Aklıma birden gelen telefonumu anneme hemen ilettim.
"Anne telefonumu hoca aldı ve ailenle gel dedi. Yardım eder misin?" yavru köpek bakışlarımı atıyordum. İşe yarardı umarım.
"Neden aldı peki telefonunu , küçük hanım?"
Bana böyle demesi sinirlerime gidiyodu. Göz devirdim.
"İyi tamam yeni alınan telefonum elden gidiyor." deyip kendimi acındırdım.
Pes etmişti, "Tamam hangi hocan aldı?"
"Hangi ders olduğunu hatırlamıyorum fakat görsem hatırlarım hocayı." dedim

THE RAINBOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin