I WANNA GO dinlemenizi tasviye/tavsiye (psjdp) ederim. Medyada bulabilirsiniz!!
Poyraz'ı eve bıraktıktan sonra biz de eve gittik ve annemin o sırada balkonda sigara içiyor olması benim şanslı olduğumun göstergesiydi. Böylece hemen odama kaçıp kapıyı kilitledim. Üstümü değiştirme faslı bittikten sonra ise yatağıma girip uyumak için kendimle savaş verdim. Kazanan olmak uzun sürmüştü ama sonuçta kazanmıştım.
O hafta okula gidip gelmiştim. Olay bundan ibaretti ve hiçbir aksiyona dokunan olay yaşamamıştım. Bilin bakalım neden?
Ne Poyraz tarafından rahatsız edilmiştim ne de Elenay okula gelmişti. Özgür ise kendi çapında takılıp durmuştu.
Tek eğlencem Deniz'di. Konuşup durmuştuk. Aramız ısınmış ve çok iyi anlaşır olmuştuk. Kendimi yanlız hissetmemeye başlamış ve Kayra'yı özlemeye son vermiştim. Ona çok şey borçluydum. Ama her şey bitmişti. Artık yollarımız ayrılmış hayatlarımız bölünmüştü. Ama her ne olursa olsun onu hep sevecektim.Ve öylesine sıkıcı bir haftanın ardından şimdi evde oturup yarın yeni sınıfımda derse girmenin ne kadar heyecan verici olduğunu (!) kendimle tartışıyordum.
Sıcak çikolatamdan bir yudum daha aldım ve tek kolla kalmanın ne kadar da iğrenç olduğunu düşündüm. Çatlak koluma bakıp üstündeki yazıya baktım.
Poyraz yazmıştı. Gerizekalı.Sıcak çikolatam bitince yataktan kalkıp bardağımı masama bıraktım ve elime telefonumu aldım.
Deniz'den tabiki de mesaj vardı.
"Günaydınlar Efenim."
Gözümü ovuşturdum ve gülümsedim.
Yatağıma geri oturdum ve cevap yazdım.
"Günaydın. Yarın okul var ve yeni sınıfa gideceğim. Çok gerginim rahatlamam lazım. "Birden gelen mesaj ile yatağa uzandım ve okumaya başladım.
"Saçların hakkında konuşabiliriz. Kendileri çok güzeldir."
Kızarık yanaklarıma hafifçe vurarak çığlık attım. Deniz çok iyi biriydi ve onunla bir gün karşılaşmayı çok isterdim. Uzunca sarılmak ne kadar güzel olurdu.
"Deniz biliyor musun seni gerçekte görsem uzunca sarılır ve bütün yüzünü öperdim." diye mesaj yazıp attım.
Artık tumblr'ı geçmiştik ve normal mesajlardan yazışmaya başlamıştık. Whatsapp'ı yoktu çünkü sürekli gelen mesajlardan bıkmıştı. Bana böyle demişti yani.
"Neden olmasın?" diye mesaj attı. Okuduktan sonra içime yayılan umut ışıkları yerimde duramamama neden olmuştu. Ayağa kalkıp zıplamaya başladım.
Deniz, her sabah gülerek uyanmama sebep olmaya başlamıştı. Bu yüzden onu çok seviyordum. Ona karşı içimde çok değişik hisler oluşmaya başlamıştı ama daha adını koyamıyordum. Ayrıca onun neler hissettiğini çok merak ediyordum.
Saat 16.40'dı.
Zaten uyanalı bir saat felan olmuştu. Kahvaltı yerine sıcak çikolata içmiştim. Ama şimdi acıkıyordum.Mutfağa gittim ve dolabı açıp bir şeyler buldum. Yedikten sonra evde dolaştım ve evde tek olduğumu fark ettim.
Telefonumdan son ses müzik açtıktan sonra salona yayılmaya başladım.
Televizyondan internete girip en sevdiğim dizi olan Game of Thrones'u açtım. Seriyi bitirdiğim için akşamı beklemeden ilk bölümlere yeniden başlamıştım. Şimdi ilk sezonun 4. bölümünü izleyecektim.Koltuğa yayılıp elime aldığım cipslerden birkaçını kemirmeye başladım.
***

ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE RAINBOW
Teen FictionSen siyah, ben beyaz. Alakasız birbirine en uzak renkler. İkisi de gökkuşağı tarafından dışlanan renkler üstelik. Peki ya biz kendi kuşağımızı oluştursak? Birleşip gri olsak? •Azıcık küfür içermektedir. Rahatsız olabilecekler varsa özür diliyorum•...