ON ALTI

102 10 9
                                    

Elimi yüzümü yıkarken aynada şişmiş göz altı torbalarıma baktım. Uykusuzluktandılar. Fazla umursamıyorum aslında ama giderek yayılıyorlardı. Daha dikkate batar olmuşlardı.
Yüzüme fırlattığım su ile kendime gelmem kolaylaşmıştı. Tabi kendime gelmem, her şeyi hatırlamam demekti. Elenay'ı da dahil.
Musluğu kapatıp odama döndüm ve telefondan saatime baktım.
11.23
Yaklaşık 40 dakika sonra sınav başlayacaktı. Dolaptan eşofman ve bol bir kısa kollu ve kollarının ucunda gri bir çizgi olan tişört giydim. Hırkamın cebine de kalem ve silgi koydum ve salona geçtim.
"Annee? Babaa? Kim geliyor?"
Annem bir odadan babam ise bir odadan yaklaşık aynı zamanda geldiler. Annem öne atıldı, "Ben götüreceğim bu sefer."
Kafamı sallayıp babamın yanağına öpücük kondurdum, "İyi şanslar İdil." dedi ve sarıldı ardından.

***

Yukarı kata çıkıp 11/A ya doğru ilerledim. Biraz utanıyordum aslında.
Kapının üstünde yazan isimlere baktım. Adımı aradım. Sonunda bulduğumda yanında yazan sayının sıra numarası olduğunu anladım.

Sınıftan içeri girerken içeri hızla göz attım. İçeride 2'si kız 3'ü erkek 5 kişi vardı.
İçeri girdiğimde herkes bana bakmıştı. Biri hariç. Bir erkek kafasını sıraya gömmüş uyuyordu.
Gidip 11. numaralı sırayı buldum. Allahtan tekli sıralara gelmiştim.
Oturup arkama yaslandım.
Sınıfa çaktırmadan baktığımda herkesin ayrı bir kafada olduğunu gördüm. Biri sıranın üstünde yatıyor, biri tuhaf bir şekilde uyuyor felandı.
Kafamı duvara yaslayıp gözlerimi yumdum. Yaklaşık 10 dakika kadar rüyalar alemi ile gerçek dünya arasında gidip gelmiştim.

En sonunda zil çaldığında içeri birkaç kişi daha girip sıralara yerleşti.
Gerinip ellimi sıraya koyduğumda elimin altında bir kağıt hissettim. Sağ elimi kaldırıp baktığımda sarı bir kağıt vardı. Minik kare bir şeydi. Üstünde bir şey yazmıyordu ayrıca. Elime alıp ters çevirdiğimde dejavu olmuştum.
Hafif sesli bir şekilde okudum üstünde yazanı, "N(3)"

Ne anlama geliyordu? Bu geçen bana gizlice yollanan tatlı kutusundan çıkan kağıttaki yazı gibiydi. E(2)
İkisi arasında bir bağ kurmaya çalıştım ama anlamadım.
Kağıdı cebime atıp daha sonra incelemeye karar verdim.

Sınıf tamamen dolduğunda iki tane hoca girdi. Optik ve kitapçıkları dağıtmaya başladılar. Optiği inanılmaz sıkıcı bir şekilde doldurmaya başladım.

Kitapçığın ilk sayfasını çaktırmadan açıp baktığımda soruların pek zorlayıcı olmadığını gördüm. Yani gördüğüm kadarı öyleydi.

Ardından hoca "Başlayabilirsiniz iyi şanslar." deyip öğretmenler masasının üstüne oturdu.

***

Sınavı, bitişine 30 dakika kala bitirdim. Şuan tahmini 20 dakika felan vardı. Arkama yaslanıp kitapçıktaki soruları kontrol etmeye başladım. Az sonra çatlsk koluma feci bir şekilde ağrı girince kitapçığında bıraktım ve sıraya başımı koydum.
Sıraların arasında gezen bir hoca, sınıfa ilk girdiğimde uyuyan çocuğun yanına gitti ama arkası bana dönük olduğundan ne olduğunu göremiyordum.
Ardından hocanın sesi geldi,"Ver bakalım şu telefonu!"
Çocuk, "Bir şey yapmıyordum!" diye hırladı.
Hoca çocuğun sırasına oturduğu sırada onları görebiliyordum.
Hoca telefona bakıp dalga geçercesine ve sesli bir şekilde "İdil. Matematiğin iyi mi?" diye ekrandan bir şey okudu. Ardından telefondan kafasını kaldırıp çocuğa döndü, "Yazık olmuş daha mesajı bile yollayamamışsın." Sıradan kalkıp elinde telefonla tahtanın oraya ilerledi, "İdilmiş!"
Adımı duyunca tuhaf olsam da hocanın birden ciddileşip "Herkes sınavına dönsün!" diye bağırmasıyla saçımı düzeltip önüme döndüm.
Yan gözümle çocuğa baktığımda sınav kağıdına bakıp bir şeyler yaptığını gördüm. Suratı acayip tanıdık geliyordu. Ama çıkaramamıştım. Sarışın ve oturduğu yerden bile uzun boyu belli oluyordu. Ama öyle kaba tiplere benzemiyordu açıkcası.
Sınıfın ön taraflarından biri, "Hıcam ni kadar kaldı acıba?" diye ağzını yayarak konuşunca içim huylanmış ve tüylerim diken diken olmuştu. Sinir hormonlarım üst düzey seviyede üretime geçmişlerdi. Kızın konuşma şekline olan sinirimi silgimden çıkarıp birkaç parçaya böldüm.
Hoca, gömleğinin bilek kısmını yukarı doğru sıyırıp saatine baktı, "13 dakikanız kaldı."
Sessiz sınıfta adeta yankılanmıştı ses ardından da telaşa girenlerin çıkardığı garip sesler cidden garipti yani.

THE RAINBOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin