YİRMİ ÜÇ

94 4 0
                                    

Bir erkekten ilk öpücüğümdü.

Deniz'den.

Hayatımda nerede yer alacağı belli olmayan bir kişiden.

Belki zorla sayılabilecek türdendi çünkü onu ittirmeme rağmen beni bırakmamıştı.

Yüzümü avuçlarının içine aldı. Heyecan ile gözlerimi inceliyordu. Bir elini çenemden kaldırıp saçlarıma götürdü. Okşamaya başladı.

Adeta dokunuşları sihirliydi. Yumuşak, nazik, huzur verici. Ama ne yazık ki bu özelliğini beni kırarken ortaya çıkaramamıştı. Zaten çıkarsaydı böyle bir durumda olacağımızı sanmazdım.

"Ne yaptın sen?!" diye heyecanımı belirtmemeye çalışarak sordum. Tavanda kamera var mı diye etrafa bakındım.

Güldü, "Kamera felan yok." dedi.

Elimi dudağıma götürdüm ve sildim. Hoşuma gitmiş olabilirdi ama bu ona karşı tekrardan sevgi dolmama olanak sağlamazdı.

"Bu seni sevmem için etkili bir hareket değildi Deniz. Böyle yaparak daha da kaçırıyorsun beni kendinden." diye bağırdım. Dışarda hoca olmamasını umuyordum. Burda böyle yakalanırsak pek de iyi anlaşılacak bir görüntü olmazdı açıkcası.

İlk baştaki hüzünlü halinden eser yoktu. Şuan oldukça keyfi yerinde bir şekilde bana bakıyordu.
Biraz utandığımı hissedince kapıya yöneldim.

Çıkmak için hamle yaptığımı anlayınca yanıma yürüdü, "Şhh. Hayır. Gitmek yok." gülümsedi, "Bana karşı olan sorunlarını çözene kadar buradan çıkmak yok."

"Ama sınav haftası var. Eğer derse girmezsem bana girecek sınavlarla dolu bir sınav haftası!" Kollarımı göğsümün altında birleştirdim.

"Ben seni çalıştırırım. Nasıl fikir? Güzel." Kendi kendine kıkırdadı.

"Olmaz. Zorlama istersen Deniz. Benimle oyuncakmışım gibi oynadın. Nedensizce." Yüzüm şekilden şekile, farklı ifadelere geçiyordu. Durduramıyordum.

"Beni sev diye yaptım. Anlamıyor musun?" yüzündeki neşe birden yok oldu ve yerini ise ciddi ve üzgün ifadesi geri aldı. "Birkez daha seni- Yani şey senin tam bana göre olduğunu düşündüm. Tek sorun senin özel durumun."

"Böyle yapınca seni seveceğimi mi düşündün cidden? Komiksin." dedim camdan dışarı bakarken.

"Bunu kendime bile açıklayamıyorum. Sende, seni bana çeken bir şey var. Anlatamıyorum. Yüzünü her görüşümde aydınlanıyorum. Gülüşünü hele, benim için gülmeni o kadar çok isterdim ki. Üzgün suratını bile sevsem de öyle olmana dayanamıyorum. İçim içime sığmıyo sana baktıkça. Seninle anlaştığımız vakitle-" derken sözünü kestim.

"O sen değilsin Deniz. Onu kendinmiş gibi görmekten vazgeç. O tamamen farklı bir kişilik." Kulağımın arkasındaki saçımı çıkardım, "Anlatabiliyor muyum?"

Kafasını iki yana salladı, "Ben." Başını önüne eğdi ve yere bakmaya başladı, "Her şey için özür dilerim. Sadece gülüşüne , göz yaşlarına, neşene, sana sahip olmak isterdim. Benim olmanı." Boğazını temizledi ve ekledi, "Bunun için beklemekten vazgeçmeyeceğim. Bunu bilmeni isterim."

"Benim hiçbir şeyim kimsenin değil ve olmayacak. Beni ne olarak görüyorsun oyuncak felan mı? Sahiplenmekten vazgeç!" diye haykırdığımı duymazdan gelirmişcesine yere bakmaya devam etti. "Ayrıca bu kadar fazla sevgi hangi ara oluştu içinde, farkettiysen okula yeni geldim."

Ardından bana biraz baktıktan sonra bana, kapıyı gösterdi, "Şuan ne kadar çabalasam da elde edemeyeceğim isteğimi sanırım. Bu yüzden istersen gidebilirsin." dedi oldukça soğuk bir sesle.

Beynim patlıyordu. Her şey birbiriyle karışmıştı ve sade düşünemiyordum. Her şey beynimi karıştırıyor, düşünme yeteneğim kayboluyordu. Sanki beynimde bir savaş vardı. Kaybeden bendim.

Yere bakmayı kesip Deniz'in ağlamamak için kendini sıktığı suratına baktım. Tüylerimin diken diken olmasıyla kapıdaki elime baktım. Gidersem ne olurdu? Kaybeden ben iken bir kez daha kaybedebilir miydim?

İşte şuan düşünmeyi yitirdiğim o dakikalardı. Ne yapacağım konusunda kararsızdım ve her iki seçeneği de değerlendirmeye çalışıyordum zorluklar içinde. Sırtı üstü dönmüş böcekler gibi çırpınıyordu beynim. Beynim,  hızla yere çarptığında patlayan bir su balonu gibi dağılmış durumdaydı. Her parçası farklı bir şey söylüyor ve bu da beynimde kargaşaya yol açıyordu. O an gözümden gelen bir damla yaş ile daha da vahim bir duruma düştüm.

Kapıdan elimi çektiğimde Deniz az ilerimde durmuş elindeki bir kitabı ritmik bir şekilde diğer eline vurup duruyordu. Bakışlarımı yüzüne çevirdiğimde bunalmış bir ifadeyi kolayca gördüm. Gözlerine baktıkça içindeki acıyı algılayabiliyordum. Hayal kırıklığı da gözünde gördüğüm son şeydi. Arkasını dönüp yürümeye başladığında elim kolum bağlı gibi oracıkta kaldım. Bacaklarım gittikçe beni ayakta tutma görevinden istifa ediyordu. Yanımdaki banktan destek alarak yere, dizlerimin üstüne oturdum. Gidişini izlemekten başka yapabilecek bir şeyim yoktu. Ayakkabılarının sessiz ortamda yere her çarpışından çıkan sesler kulağımda ardı ardına yankılanıyordu. Her adımında gürleşen ses, her adımında daha sinirli adımlarla yer edeğişinin göstergesiydi.
O gidiyordu. Ve ben kalıyordum. Kararsızlık çukurunda öylece izliyordum. Ne yapmam gerektiğini düşünmek için artık çok geçti. Boğazımdaki yumru yüzünden nefesim kesiliyordu. Yumruyu atmak için yutkunmayı denedim. Ve ardından gözümden akan son damlayı da kolumla sildikten sonra ayağa kalktım yavaşça. Odaya hızla göz attıktan sonra yapabileceğim başka bir şey kalmadığından odadan ayrıldım.

Ruhsuz adımlarla az önce onun indiği merdivenlerde şuan ben iniyordum. Birden içimden gelen sinirli bir kahkahaya engel olamamışıtım. Tımarhaneden kaçmış bir deliyi andıran kahkahalarım ve yürüyen bir ölününki gibi olan adımlarımla sınıfa gitmeden önce tuvalete yöneldim. Kapı, ben içeri girdikten hemen sonra şiddetle kapanınca kahkahama son verdim ve irkildim. Aynanın önüne geçip kendime baktığımda hüzünle gülümsedim. İşin tuhafı okadar sersem hissetmeme ve duygu patlaması yaşamama rağmen dışarıya sadece ağlamaktan kaynaklı kızarık gözler vurmuştu. Beklediğimden iyi bir görüntüye sahiptim. Eğilip musluktan akan suyla yüzüme su attım birkaç sefer. Musluğu kapattıktan sonra lavaboya bakan başımı , arkadan gelen sesle kaldırıp aynadan arkamdaki kızın yansımasına baktım.
"Doğru olanı yaptın."

Elleri siyah deri ceketinin içinde sinsi bakışlarla aynadaki yansımadan gözlerime bakıyordu. Bakışları karşısında donup kalmama rağmen , "Ne?" diyebilmiştim.

Son kez tekrar sırıttıktan sonra arkasını dönüp tuvaletten çıktı.

UMARIM BEĞENMİŞSİNİZDİR BİRAZ KISA BİR BÖLÜM OLDU ÜSTELİK BAYA Bİ BEKLEMİŞTİM KUSURA BAKMAYIN AKTİFLEŞMEYE ÇALIŞICAM 💖

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 28, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

THE RAINBOWHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin