İyi okumalar :)
***
Ruh evinin sessizliğiyle oradan oraya süzülüyordu. Yıllardır yaşadığı bu evin her bir noktasını ezbere biliyordu. 2 katlı ufak kulübe her bir noktasında minik detaylar barındırıyordu. Bu evin işçiliği tüm köyün dilindeydi. Dışarıdan sade görünse bile içerisinde ki dokunuşlar tüm evin hikayesini değiştiriyordu. Gerçi evin hikayesi de öyleydi.
***
Bay Jeon çok sevdiği biricik omegasının uyuyan bedenini izlemeyi bırakıp dışarı çıktı. Ormanın gerisinde kalan yeni yaptırdığı kulübeye doğru adımladı. Neredeyse bitmek üzereydi yuvaları bittiği an hemen hayatının aşkını alıp getirecekti. Minik yavrularına orada kavuşacaklardı. Aşkının doğumuna sayılı günler kalmıştı. Bu evin duvarlarını ilmek ilmek işlemişti tüm sevgisiyle en yetenekli ustalarla. Eşinin beğenmesini diliyordu ki beğeneceğini bildiği halde. Doğum hediyesi olarak yaptırdığı eve en iyi üfürükçüyü getirip eve büyü yaptırmıştı. Bu sayede kulübenin tüm kötülüklerden uzak kalacağına inanıyordu.***
Jimin'in karnı acıkmıyordu ama bir şeyler yemek istiyordu. Ağzında eriyen çikolatalı kurabiye mesela ya da acılı noodle yiyip dudaklarının şişmesini istiyordu. Sahi dudakları nasıldı acaba? Dolgun muydu ? Ya da küçük de olabilirdi bilmiyordu. Kendini görmemişti hiç bu ruh etrafa açık olan gözleri kendisine kördü. Elini dudaklarına götürüp dokundu. Evet kendini hissedebiliyordu ama etrafı hissedemiyordu. Daha sonra gözlerini kapatarak hayal etmeye çalıştı dudaklarına konulan buseyi..
Edemedi.
Yapamadı.
Neyi becermişti ki zaten bunu becersin. Beceriksizin tekiydi.
Beceriksiz ve amaçsız.Jimin dışardan gelen bağırış sesleriyle hızla etrafına bakmaya başladı. Bu neydi böyle? Neler oluyordu? Yoksa yeni kiracı mı gelmişti ? Birden camın kırılma ve yere saçan parçalarda gözü takılıp kaldı. Dışardan gelen lanet feryatlarını duyabiliyordu. Hayalet değildi ki o neden ona öyle sesleniyorlardı? Canının yandığını hissetti. Onlar hiç bir şey yapmamıştı. Neyi vardı da yapabilsin ki..
"Size bu evden çok önce kurtulmamız gerektiğini söylemiştim. Bakın şimdi başımıza bela açıp duruyor." Köylülerden bir başladı atladı." Lider alfa bizi öldürür. Hadi dönelim."
"Kesin sesinizi sizi ahmaklar bu ev lanetli diyorum. Siz karşıma gelmiş hâlen lideriniz yüzünden korkuyorsunuz.""Bence sende ondan korkmalısın beta çünkü bilirsin neler yapabileceğini." Beta titrek bir nefes alıp geriye doğru adımladı. Biliyordu liderlerinin ne kadar cani olduğunu ama yinede bu evde bir şey vardı ve onu rahatsız ediyordu." Lider bu evden vazgeçmiyor diye biz neden bu laneti yaşamak zorunda kalıyoruz."dedi ısrarla.
Çokça dedikodu dönüyordu bu kulübe hakkında ve hiç biri iyi niyetli değildi. Çocukları korkuyordu mesela bu ormanda oynamaktan sonra kadınları arka tarafta ki kuyuya gidemiyorlardı.
Hepsi birkaç dedikodudan sonra başlamıştı. Evde garip bir varlığın yaşadığından söz ediyorlardı ve şimdi de gelmiş o varlığa sövüyorlardı. İnsanların ağzı torba değildi sonuçta konuşup durulardı neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmeden. Bir iftira atmak çok kolaydı çünkü onlara göre gerçekliğini görmek istemezlerdi. Duymak istediklerini duyarlardı.
Kulübenin önünde içerisinde ki varlığa edilen onca küfürden sonra taşlamaya devam etmişlerdi. Yakacaklardı az kalsın Jimin'in yuvasını yok edeceklerdi. Ama liderin gazabından korkan kesim diğerlerini zorla durdurmuştu. Kulübeyi ve içerisinde ki ruhu korkutuklarını düşünüp geri köy merkezine doğru adımlamaya başladılar.
Jimin yerde ki paramparça olmuş cam parçalarından daha beter hissetti kendini hiç bu kadar kötü hissetmemişti. Kulağında hâlâ ona edilen hakaretler yankılanıyordu. Göz yaşlarının akmasını diledi. Aksın ve içinde ki sıkıntıyı götürsün istedi. Öyle olmuyor muydu ? Ağlamak rahatlatmıyordu ? Öyle duymuştu ve yaşamak istiyordu. İçini tüm gücüyle akıtmak istiyordu. Ama bunlar sadece istemekle kalıyordu...
Jimin evinin içene giren iki yabancı varlıkla onların olduğu tarafa doğru ilerledi. Tam o anda gözleri uzun boylu adam da takılı kaldı. Ne kadar yakışıklı diye düşündü. Hayatında ilk defa bir adamın gözleri içine bakıp kaybolmak istedi. Unuttu her şeyi geçen o kısacık sürede nerede olduğunu ve kim olduğunu hatırlayamadı. Karşısında ki sert mizaçlı adam dünyasını durmuştu sanki neye uğradığı şaşırdı.
Hislerinde garip şeyler oluyordu. Ne olduğunu anlayamadı Jimin. Hissettiği duygular da neyin nesiydi kavrayamadı. Kulakları sağır dili lâl olmuştu. Kımıldamıyordu olduğu yere çivilenmişti sanki. Ağrıyan göğsünü tutup derince soluklanmak istedi zamanın geçmediği o dakikalarda. Kulağında yankılanan o kelimelerden sonra saatlerce boş ve karanlık evin içerisinde bekledi. Tek düşündüğü şey o adamdı. Kurdunu yeniden hissetmesini sağlayan o adam..
Jimin sessizce mırıldandı evine yeni bir kiracı geleceğini söyleyip durdu. Kurdunu harekete geçiren alfa gelecekti yanına ve birlikte yaşayacaklardı.
***
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bodiless | Jikook ✔️
FanfictionBir bedeni yoktu fakat aşkı için her şeyi yapmaya hazırdı. #Jikook #mpreg #omegaverse Yan shipler; Taegi Namjin Yugseok