İyi okumalar (:
***
Yalnız
Yalnız
Yalnız
Jimin en başından beri mahkum olduğu yaşama bir nevi geri dönmüştü. Kendini tamamlayan ve onun yanında tamamen kendi gibi hissettiği ve mutlu olduğu adam tarafından terk edilmişti. O yoktu ve o olmadığı için ben tekrardan yalnız kalmıştı. Kaderi sanırım baştan beri böyle yalnızlığa mahkum yazılmıştı. Jimin yalnız kalmaya mahkumdu...
Bazı filmlerde sevgilisinden ayrılmış ve sokakta darmadağın olmuş bir şekilde yürüyen birini görmüşsünüzdür. Şimdi ise Jimin bunun canlı bir örneğini sergiliyordu. Tek farkı o benim sevgilim değil diye geçirdi içinden. Yağmurun tüm bedenini ıslatmasına izin verirken adımları sürü evine doğru ilerliyordu.
Geçirdikleri kavgalı ve bir o kadar da şehvetli gecenin ardından günler geçmişti. Alfası başucuna kendisini beklememesi için bir not bırakmıştı fakat yinede elinde değildi. Günleri ağlamak ve onu beklemekle geçmişti.
Terk edilmişti.
Hayatının aşkı gitmişti.
Yüzüne söylemeye bile tenezzül etmeyen adam kırışmış bir notla gitmişti kendinden.
Kalan zamanını kulübede geçirebileceğine dair bir şeyler karalamış ve bu süre boyunca görüşmeyeceklerini dile getirmişti.
Alfa sözünü tutmamıştı...
Jimin hızlı bir şekilde sürü evine girerken etrafına bakarak alfasını arıyordu. Kapılardan birinde duran betaya alfanın odasını sordu. Beta tereddüt eder bir eliyle kapıyı gösterince koşarak kapıyı açtı.
İşte oradaydı.
Kelimelere bile sığdıramadığı adam karşısındaydı.
Jungkook kapısının çalınmadan açılması üzerine kafasını uğraştığı işlerden kaldırıp karşına gelen bedene baktı. Günledir görmediği küçüğü karşısında kızarmış gözlerle ona bakıyordu. Kim bilir ne kadar ağlayıp, kendini üzdü diye geçirdi içinden.
"Neden? Neden gittin? Birazcık olsa bile değerim yok muydu? Beni o şekilde neden attın?" Jimin kendini tutamayarak ağlayarak alfanın karşısında isyan etmeye başlamıştı.
"Niye bu kadar geç kaldın?" Jimin alfanın söylediği şeyle kendini tutamadı ve kahkaha atmaya başladı. Çıldırmak üzereydi. Bağırarak konuşmaya başladı.
"Sen şaka mısın? O sikik notla birlikte beni yatakta tek başına bırakıp gidiyorsun ardından niye geç geldiğimi mi soruyorsun? Ne yapmaya çalışıyorsun?"
Jungkook'un sessizliği üzerine küçük beden daha fazla kendine hakim olamadı. Masanın üzerinde ki bibloları alıp alfaya doğru atmaya başladı. Küçük bir fil biblosu alfanın kaşını yarınca elinde ki diğer biblo yere düştü. Jungkook hala bir tepki vermiyordu.
"Bu kadar zor muydu? Beni sadece 3 ay görecektin. Yalnızca senden o koca hayatından 3 ay istedim ama bu sana zor geldi. Neden? Beni göremeye madem dayanamıyorsun o zaman neden benimle birlikte oldun? Bana ne diye umut verip kalbimi kırdın?" Jimin derin bir nefes verip yeniden konuşmaya başladı.
"Beni niye yalnız bıraktın? Ben yalnızlıktan korkuyorum artık. Seni gördükten sonra o karanlığa yeniden mahkum olmaktan çok korkuyorum ama sen beni oraya itiyorsun. Bana bunu neden yapıyorsun?"
Jungkook oturduğu sandalyeden kalkıp küçüğünün karşısına geçti. Sakin kalmaya çalışıyordu. Onu yeniden kırmak istemiyordu.
"Sadece sana mı zor?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bodiless | Jikook ✔️
FanfictionBir bedeni yoktu fakat aşkı için her şeyi yapmaya hazırdı. #Jikook #mpreg #omegaverse Yan shipler; Taegi Namjin Yugseok