Merhabalar, artık romanın akışı değişmeye başladı bunun sizde farkındasınızdır umarım, beğeni ve yorum lütfen,,,, iyi okumalar.
NİSAN(YÜZBAŞI)
Zorluklar vardır hayatta, üstesinden geleceğimiz veya gelemeyeceğimiz. Sanırım şu anda zorluğun ta kendisi bana bakıyordu, üstelik yenilir cinsten değildide. Elimi yavaşça gözlerime götürerek iki-üç defa hızlıca sıvazladım. Ah....çıkartmaya çalıştım dersekte olur
"Yavaş Nisan gözünümü çıkartıcan?"
Karşımda baba alayla bakan adama bende baktımda bakmaz olaydım. Kalbim dayanırmıydı ki bu kadar ritme? Biran önce kendime gelerek ne olduğunu anlamaya çalıştım lakin hiç bir şey anlayamadım.
"Piştt ordamısın?"
Gülmek....
"Evet burdayım da sen niye burdasın.?"
"Sizi kaçırıyorum Nisan hanım!"
Ne????? .........Kuzey'in anında gaza basması ile arka koltuğa resmen fosilim çıkmıştı. Zor da olsa kendime geldikten sonra kadınların en çok yaptığı şeyi yapıp Kuzey'i bezdirene kadar soru sormaktı asıl amacım.
1
2
3
Başla"Beni nereye götürüyosun?"
"Ben daha çok gençim!"
Tamam bu saçmaydı. Devam....
"Sen tıraşmı oldun?"
"Yavaş kullan şu lanet olası arabayı!"
"Gittiğimiz yer güvenlimi?"
"Emniyet kemeri diyorum! Hayat kurtarır! "
"Yeterrrr!!!!!!! Nisan sus!!!!"
"Tak-malı-sın bence........."
Ve sonsuza kadar suskunluk. Sanırım kadına şiddetin asıl kaynağını şu saniyeler içerisinde yaşıyarak anlamıştım. Allah yüzüme baktıda hastenede veya morgda anlamakta vardı. Kuzey konuşmaya başladığı anda onu dinlemek artık bana farz gibi birşeydi.
"Sorularına tek tek cevap veriyorum güzellik dinle!
Seni evime götürüyorum(1)
Sen genç değilsin 30 yaşına girmek üzeresin(2)
Evet tıraş oldum arada babyface olmak iyidir(3)
Arabayı zaten yavaş kullanıyorum(4)
Gittiğimiz yer güvenli hatta sen şu anda hayatında ki en güvenli yerdesin(5)
Emniyet kemerimi de taktım(6)
Oldu mu güzellik?"
Yuh....yuh...yuh bukada soruyu nasıl aklında tutupta cevap verdi be? Birde kadınlardabkayıt cihazı var derler, onun kralı erkeklerde varmış. Kuzey tekrar konuşmaya başladı
"İki saat sonra İzmir'e götürüyorum seni, herşeyi anlatıcam sana herşeyi!"
Bu çocukta birşeyler vardı ben en başında söylemiştim.
"Irak'tan İzmir'e kadar kanat takıp uçmıyıcaz heralde!"
"Pilot olan sensin güzelim. Helikopter benden kaptanlık senden"
Uçuş pistik gibi bir yerde durdu araba. Anında kapım açılınca refleks olarak ayağımı kapıyı açan adama geçirdiğim gibi 2.80 uzadı. Kuzey gülerek arabadan indi ve elini uzattı.
"Onlar benim adamlarım rahat ol"
"Söylesene be ölüyodu adam."
Elini tutmadığımı fark edince daha da yaklaştı bana
"Şimdi benimle herşeyi öğrenmeye ve silbaştan başlamaya varmısın Nisan?"
Sanırım hayat denilen o kavşaktan 360° dönüş yapıyordum ben. Hani şu meşur gerçekler varya onlarla yüzleşmem için karşımda ki bu adama kuşkusuz inanmak zorundaydım. Sağ elimi tereddütlede olsa kaldırarak Kuzey'e verdim ve sonucunu bilmediğim uzun bir yola ilk adımımı atmış oldum.
"Hadi güzelim gel seni helikopterine götüreyim."
"Helikopterim derken?"
"Her şeyi anlatıcam ama önce...."
Tam karşımda duran helikoptere bakarak devam etti konuşmasına
"Bu bebeği uçurman lazım. Ha eğer uçuramam diyosan ben pilotu çağırırım."
"Hop... Hop Kuzey ben kadın başıma kocaman savaş uçağını sürüyorum, helikopter bana çerez olur canım."
Başını olumlu anlamda sallayarak arkasında duran saymaya bile tenezzül etmediğim adamlarından birini yanına çağırarak kulağına bir şeyler söyledi.
"Biraz beklememiz lazım, bir pilotda bizimle gelecek."
"Ama sen bana hiç güvenmiyosun ben helikopterden savş uçağına geçtim ,kullanmayı cidden biliyorum."
"Bak ona ona şüpem yok ama her ihtimale karşı............."
"Tamam anladım."
Garaj gibi bir yere girdikten sonra Kuzey elimi o kocaman avuçlarının içersisine hapsettiğinde hiçbişey söylemedim. Bilmediğim bir yer, görmediğim insanlar, tabancalı adamların yanında ona karşı yapacağım en ufak hareketime bile dikkat etmek zorundaydım. En baştada söylediğim gibi zorluklar artık benim tek aşılmazımdı ve her yerde karşıma çıkan yol arkadaşlarımdı. Şimdi de kendilerini hiç gizlemiyorlar ve beni en kötü şekilde ifşa etmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Kuzey'in eli ile gösterdiği sandalyeye oturmak için harekete geçtiğim sırada içimde ki korku beni önledi ve Kuzey'e daha da yaklaştım, daha da sıkı tuttum ellerini, daha da benimsedim onun varlığını bedenimde. Hafifçe güldüğünü hissettiğim anda utancımdan yer kabuğuna değebilirdim. Kukağıma eğilerek "korkma güzelim,"dedi. Korkuyormuydum? Evet! Ama içimden bir ses bunun sonunda çok mutlu olacağımı söylüyordu. Parsı ile birsürü adamı olan bu adam şimdi yanımda ve ben ona anlamsızca çok ama çok güveniyordum, garip..... Hayat gerçekten çok garip.
Kuzey elimi bırakmadan ikili koltuğa oturunca bende bir nebze de olsa rahatlamıştım. Karşımıza dikilen izbandut eğitmeni adam gelene kadar tabi.
"Ne veriyim size abi?"Kuzey eli ile adama gel işareti yaptı, kulağına birşeyler söylediğinde izbandut eğitmeni adam başını sallamakla yetindi ve tüm adamları toplayarak bizi yalnız bıraktılar.
"Sen nasıl bir askersin?"
Gülerek bana bakan adama inat çattım kaşlarımı. Size de bu söz biryerden tanıdık gelmedi mi? Mesela maviler, mesela asılına dönersek(karşımda ki bordoluya inat çattım kaşlarımı.) ben yeni bir hayata başlarken Mert bunun neresinde olacaktı ki? İçimde ki bu boşluğu nasıl bastıracaktım. Bilmediğim yeni yepyeni bir yolda yönümü nasıl bulacaktım."Kuzey.... Ne olacak şimdi?"
Sorduğum soruya idmanlıymış gibi tüm bedenini bana çevirerek ellerimi dudaklarına götürdü ve naifce öptü.
"Şimdi sen gerçekleri öğreneceksin, hani şu çok sevdiğin Binbaşı'nın gerçek yüzünü göstericem. Sonra da her şeyi unutup yepyeni bir hayata başlayacaksın."
"Bana herşeyi nasıl unutturacaksın ki?"
"Bunu yapmaya şimdiden başladım Nisan. Emin ol herşeyi unutacaksın."
Peki ya Nisan herşeyi unutmak; istemiyorsa?.............,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KADER CESURLARA GÜLER
Teen FictionKardeşliğin aşk ile birleşdiği ,nezih bir Bordo Bereli hikayesi. 29 yaşında olan Yüzbaşı Nisan Korel babasının şehit olmasından sonra kendine iki hedef belirler... Babası gibi yüzbaşı olmak Babası gibi şehit olmak. 1. hedefini gerçekleştirdi fakat...