Tanımlaması en zor şeydir aslında yalnızlık. Ne kadar anlatılsada yaşanmadan anlaşılmaz. Benzeterek anlatmak gerekirse yalnızlık beyaz evlerin arasında tek siyah ev olmaktır. Koca şehirde tek ev olmak değil. Çam ağaçları arasında tek selvi ağacı olmaktır. Ormanda tek ağaç olmak değil. Köpekbalıklarının yanında tek kılıç balığı olmaktır. Denizlerdeki tek balık değil. Müzik dinleyenlerin arasında tek resim çizen olmaktır. Dünyadaki tek insan değil. Etrafında olanlardan farklı ve tek olmaktır aslında yalnızlık. Etrafında kimsenin olmaması değil. Demem o ki yalnız değilsin. Git ve birini bul, yalnız birini. Bir siyah ev daha bul başka şehirde. Bir selvi daha bul başka bir ormanda. Bir kılıç balığı daha bul başka bir denizde. Bir resim çizen bul -gerekirse- başka bir evrende. Ama yalnız olmak bu kadar mı? Basit ve acısız mı? Aksine acıların en büyüğü en acıtanıdır yalnızlık. Başıboş gezen köpek gibi kalırsın ortada. Gideceğin yer belli değil. Yolun belli değil, yönün belli değil. Sadece kendin varsın. Karar verirken yalnız, mutluyken yalnız, üzgünken yalnız. Canın yanarken bile yalnızsın. Bir merhem yok. Sahile gitmeyi umut ederek yürüyorsun ama sadece umut ederek. Yolda daha birçok köpek görüyorsun. Ama hiçbiri seni ilgilendirmiyor. Çünkü onlar da seninle ilgilenmiyor. Takmıyorsun. Amacın hala sahili bulmak. Iki yol çıkıyor karşına. Karar verirken soracak kimse yok. Yanlış yola girersen dönüşü zor olacak. Kendin karar veriyorsun. Giriyorsun bir yola. Güçlü durman gereken bir yola. Kendi kararlarının geçerli olacağı bir yola. Bazen doğru olur bazen yanlış. Ama olur işte. Kendi hikayen olur. Sadece senin olduğun bir hikaye. Baş rol senin. Sorumluluklar senin. Hatalar senin. Çünkü yalnızlık sadece sensin. Sahil kenarında oturan ve denize bakan, yanına birinin oturmasını bekleyen SEN.
![](https://img.wattpad.com/cover/61916540-288-k630771.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONOLOG
Non-FictionBu bir hikaye kitabı değildir fakat herkes bu kitapta kendi hikayesini bulacaktır.