Ağır adımlarla ilerliyorsun. Gözlerin son gördüklerinin şokundan çıkamamış, sanki her gördüğü yerde o varmış zannediyor. Beynine oyunlar oynuyor. Ama sen inatla kapamıyorsun gözlerini. Çünkü karanlıktasın. Görmeye ihtiyacın var.
Herşeye inat ediyosun o an. Ona inat ayaktasın. Ona inat yürüyorsun. Kapamıyorsun gözlerini, ve duygularına inat ağlamıyorsun.
Zifirikaranlıkta, dar bir sokaktan geçiyorsun. Ileride daha geniş bir sokak görünüyor ama oraya ulaşmak istemiyorsun. Ortaya çıkmak istemiyorsun. Kimse görmesin istiyorsun. Sanki o geniş sokağa çıkınca duyguların da ortaya dökülecek. Tutamayacaksın içinde. Sanki o dar sokak seni yansıtıyor. Sanki o sokak gibi ruhun da daralmış. Ve senin olmayan bir sokağa çıkmak, kendinle çelişmek istemiyorsun.
Bu yüzden duruyorsun sokağın ortasında. Gökyüzü de senin gibi, içi dolu, hüzünlü... Sen de o kara bulutlar gibisin. Dertli, kederli, ışıksız, kaybolmuş. O da ağlayacak birazdan. Ama sen hâlâ inat ediyorsun.
En sonunda gökyüzü başlıyor ağlamaya. Önce yavaşça sonra hüngür hüngür. Sen de dayanamıyorsun artık. Gözyaşların yağmur damlaları ile dans ederek süzülüyor yere. Gözyaşların niye yere düşüyor diye düşünüyorsun. Hayır, bu kesinlikle yer çekimi değil, bu düşüş. Gözyaşlarının düştüğü gibi sen de düştün. Çünkü yaralısın. Ama unutma, bu kalkmayacağın anlamına gelmez.
Dizinin üstüne çöküyorsun. Gözyaşları arasında birden gülesin geliyo. Bu haline gülüyosun. Onun için DÜŞTÜĞÜN duruma gülüyorsun. Bu kadar kolay olmamalıydı.
Ona kızıyosun. Seni bu duruma sürüklediği için. Aklına gelen kötü sözler yetersiz sanki.
Ama sonra kendine kızıyosun, ona olan sevgine lanetler yağdırıyorsun. Küfürler ediyosun. Onun bir suçu yok, tüm suç kalbimde diyosun.
Oysaki ortada bir suç yok. Sevmek suç değil. Herşeyi düşünüyorsun ama bunu bir türlü aklına getiremiyorsun. Çünkü birini seversen aklını değil kalbini kullanırsın.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MONOLOG
No FicciónBu bir hikaye kitabı değildir fakat herkes bu kitapta kendi hikayesini bulacaktır.