Ağlamak

202 13 13
                                    

Ağlamak güçsüzlük değildi. Tersine, güçlenmekti. Içini boşaltırsan eğer düşünecek yer kalır beyninde. Ama sürekli ağlamamak gerekir. Her şeye ağlamamak. Ağlamak birnevi ruhunu temizlemektir. Acıları ruhundan sıyırıp atmaktır. Ama yalnız bir süreliğine. En küçük bir olayda tekrar köpürürsün. Bir yerde okumuştum sanırım. Burada uzun uzun anlatayım. Bir ip kopmak üzeredir. Bu acıdır, tecrübedir, can yakar. Kopan ya da kopmak üzere olan yere bir düğüm atarsın. Artık en güçlü yer orasıdır. Ama ip sana her çarptığında en çok acıtan yer yine orasıdır.
Kalbin kırıldığında ağlarsın ya deli gibi. Çok canım yandı dersin. Oysaki çok normal bir şeydir. Her zaman olan bir olaydır ama nedense onca sefer canını yakmamış, şimdi acıtıyordur. Sana belki mız mız derler. Abartıyorsun derler. Oysaki seni delirten son damla değildir. Başından beri dolu olan bardaktır. Sen bağırırken, kızarken, ortalığı yıkarken son damlaya bağırmazsın sadece. Zaten o acıtmaz senin canını ama bardak dolduktan sonra, sabrın taştıktan sonra her damla cehennem ateşi gibi yakar ruhunu. Ezer geçer. Yıkılırsın, yok olursun. Ağlarsın... Ruhunun en azından hâlâ orada durduğuna emin olmak için. En azından temizleniyorsa hâlâ yok olmamışsındır. Tam yığılmamışsındır. Dizlerinin üstesindir. Ve unutma, hâlâ ayağa kalkabilirsin. Güç ve seçim sende... zararın neresinden dönsek kârdır. Yolun neresinde kalktığın önemli değil yeter ki yolun sonuna ayakta ulaş.

MONOLOGHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin