31. Bölüm: Çaresizlik

50 0 0
                                    

- Ben tanıyorum. Size yardım edeceğim.

Miran Toprağın üstüne yürüyüp onu duvara doğru itti:
- Bunlar senin başının altından mı çıktı? Ceylanı bu yüzden mi kaçırdılar?

Toprak onu üstünden attı:
- Bilmiyorum! Kahretsin! Dilaveri son görüşümde gebertmeliydim!
- Asıl seni gebertmek lazım.

Miran ona yumruk attı, genç adam yere düştü. Toprak devamı gelen yumrukları durdurmak için elini önüne siper etti. Diğer yandan konuşmaya çalışıyordu:
- Beni öldürmen birşey değiştirmez. Önce Ceylanı bulmalıyız.

Berk Miranı Toprağın üzerinden güçlükle çekip aldı:
- Yeter! Doğru söylüyor. Ona ihtiyacımız var Miran!

Hala etrafına saldıran Miranı kafasının iki yanından tuttu:
- Çektiğin acıyı biliyorum. Yakıp yıkmak istiyorsun. Bende aynı haldeyim ama şimdi sırası değil. Bu şekilde kızkardeşimi bulamayız. Sakin olmak zorundasın!

Miran en yakın duvara tekme atıp yumruğunu geçirdi:
- Onu koruyamadım!

Berk elini omzuna attı:
- Toparla kendini, Ceylanı geri getireceğiz.

Yerdeki adama el verip kaldırdı:
- Bize herşeyi anlat. Bu Dilaverin evi adresi, çalışma yeri?
- Evini bilmiyorum ama onu bulmak için kime gitmemiz gerektiğini biliyorum.

Toprağın peşine takıldılar.

***

Ceylan iki saat önce elleri arkasına bağlı şekilde bir koltukta uyanmıştı. Gözlerini açar açmaz yaşadığı saldırıyı hatırladı. Atolyenin önünde, daha anahtarı kapının kilidine bile sokmadan arkadan kollarını tutmuşlardı. Bağırmasına fırsat vermeden onu tutan adamlardan biri elini ağzının önüne vermişti. Elini ısırıp onu tekmelemişti. Adam can acısıyla kolunu bırakmış oda bunu fırsat bilerek elini topuklu ayakkabısını alıp kolunu tutan diğer adamın kafsına geçirmişti. Ne yazık ki ikiside çabuk toparlanmıştı. Kendini tamamen onlardan kurtarmadan onu tekrar tutup gıkını bile çıkarmasına izin vermeden arabaya atmışlardı. Genç kadın arabada da rahat durmamıştı. Sonunda adamlar pes edip ona eter koklatıp bayıltmışlardı.
Ceylan enine boyuna yattığı yerden doğrulmaya çalıştı. Ama ayakları bağlıydı. Ağzında da bir bez parçası vardı. Kalkma çabaları sonuç vermeyince pes etti. Içerden bir kapı sesi duyuldu, sonra yaklaşan ayak sesleri ve konuşmalar:
- Gerizekalı herifler! Kıza karşı nazik olun dedim!
- Napalım abi! Şu elimin haline bak!
- Benimde kafamı yardı!
- Vay anam vay! Şu bacaksıza bakın hele! Sizin gibi iki ayı herifin hakkından gelmiş. Takdir ettim.

Genç kızın yattığı koltuğun önüne gelince sustular. Dilaver onun uyanık olduğunu görünce belinden tuttup oturmaya pozisyonuna getirdi. Adam ona dokununca Ceylan irkildi. Gücü yettiyince vucudunu kasarak onu kendinden uzak tutmaya çabaladı. Dilaver onun bu halinden zevk alıyor gibiydi. Gülerek:
- Adamlarımı iyi benzetmissin. Helal olsun.

Ceylan ona sinirle baktı. Dilaver adamları dışarı gönderdi. Sonra tam genç kızın karşısına, koltuğun önündeki masanın üzerine oturdu:
- Bak küçük hanım. Seninle bir anlaşma yapalım. Burda kaldığın sürece sana hiçbir zarar gelmeyecek. Yanlız adamlarımın üzerinde denediğin şeyi benim üzerimde uygulamaya kalkarsan bozuşuruz. Ağzını ve ayaklarını çözeceğim. Şimdiden söyleyeyim, boşyere bağırıp çağırıp kaçmaya kalkışma. İki mile kadar etrafta hiçbir ev, insan yok. Kapıda az önce gönerdiğim adamlar var. Evin etrafındada nöbet tutan dört kişi. Uslu bir kız olursan iyi geçiniriz seninle. Yok olmam diyorsan...

Durakladı:
- Bu dahada hoşuma gider. Zira bu sıkıcı ortamı biraz eğlenceli bir hale getirmek için bahane arıyorum.

Gözleri genç kızın üzerinde gezindi. Ceylan ima ettiği şeyden tiksinerek gözlerini onun pis bakışlarından çekti. Dilaver ayağa kalktı:
- Tamam mı küçük hanım?

Ceylan- Hayallerinin peşinden giden kızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin