- Miran geldik mi?
- Biraz daha sabret.Bir kapının kilit sesi duyuldu. Ceylan sese kulak kabartırken Miran gözlerindeki siyah bandağı çekip aldı ve genç kız adeta ışığa boğuldu. Atölyeyi andıran kocaman boş bir mekana bakıyordu. Vitrininde boş büstler duruyordu. Büyük çerçeveli camlardan içeri güneş sızıyordu. Genç kız yüzünü güneşe çevirdi:
- Çok ferah bir yer. Buraya niye geldik?
- Söyleyeceğim ama önce bir sınavdan geçmen lazım.Miran arka odalardan birine girip elinde bir kutuyla geri döndü:
- İçindekilerin sana ne hatırlattığını bilmek istiyorum.Genç kız merakla elini kutunun içine sokup çıkardı. Elinde bir fular vardı. Miran heyecanla ona bakarken gülümseyerek cevap verdi:
- Benim için diktiğin elbisenin fuları. Saklamıssın.
- Elimde senden birşey olsun istedim.Ceylan elini tekrar kutuya koydu ve sert bir cisimle karşılastı:
- Makas!Kahkaha attı:
- Nasılda kestirdin ama saçlarını.
- Benim o günden aklımda kalan ne biliyor musun?Miran yüzünü genç kızın yüzüne yaklaştırdı:
- Seni öpmeye o kadar yakınken bunu yapamayışım. İçimde hep bir korku vardı. Benden uzaklaşırsın, birdaha yanıma yaklaşmazsın diye.Şu an onun kara gözlerinin içinde öyle bir acı görüyordu ki Ceylan, oradan öpüp iyleştirmek istiyordu onu:
- Geçti sevgilim. Herşey geride kaldı.
- Ama ben hala korkuyorum. Sana sahip olamamaktan korkuyorum. Sana o kadar aşığım ki, sevgimi nasıl göstereceğimi bilemiyorum.
- Neden?
- Benim hiç sahiplenebileceğim kimsem olmadı. Hep başkalarının sahiplendiği, oyalandıkları, yararlandıkları biri oldum. Aşk şiirlerde, şarkılarda söylenen tatlı bir yalandı, yada bana uğramadığı için öyle geliyordu.
- Ya sevgi? Ailenden...
- Ben yetimhanede büyüdüm. On sekiz yaşından sonrada kendi başımın çaresine baktım.
- Nasıl?
- Bulduğum her işe girerek. Günde dört iş yaptığım olurdu. Model olarak başladım demiştim ya... defilelerde arka planda her işi yapardım, müzik ayarından ışıkcılığa kadar. Öyle günlerden birinde defileyi düzenleyenlerden biri beni manken zannetti. Bana kartını verip ajanslarına kayıt olup şansımı denememi söyledi. Ondan sonra başka kapılar, fırsatlar, kurslar derken... Baktım Mianın patronunun karısının gözüne girmişim.
- Duygu.
- Evet. Birşeyler ayarlayıp beni Miaya aldırttı.Ceylan içindeki şeytanı susturamadı:
- Duyguyla aranızda birşey geçti mi?
- Onun evli olduğunu biliyorsun.
- Affedersin, saçma soruydu.Yinede içi içini yiyordu. Miran asık suratından anlıyordu:
- Beni ona bağlayan işti. Birazda birilerine, biryerlere ait olma isteği. Kandırmacada olsa birşeylerin parçasıydım. Yani düşündüğün gibi birşey değil. Hem tipim değil bir kere.
- Ya! Nasılmış bakayım senin tipin?Onda kaybolmak istermiş gibi baktı sevdiği kadına:
- Başı ancak kalbime kadar yetişen, sarıldığımda kollarımda kaybolan, öpmek için eğilmek zorunda kaldığım biri.Miranın onu saran bakışları genç kızın içini bir hoş ediyordu:
- Şimdi bu sözlerin üstüne seveyim mi döveyim mi seni?
- Sadece öp.
- Eğilirken boynun incinmesin?Dilini çıkarıp kaçtı. Miran peşinden koştu. Istese şıp diye yakalardı ama onunla oyun oynamak hoşuna gidiyordu. Hele şen kahkahlarını duyunca hiç bitmesin istiyordu. Ceylan birdenbire durdu. Giyinme kabinlerinin oraya gelmişlerdi. Genç kız en baştaki kabinde kendi isminin logosunu okumuştu. Dikkatlice baktı:
"Ceylanın yeri. Girilmez."
- Buda ne böyle?Genç adam bilmezden gelerek havaya baktı:
- Ne olabilir acaba?Ceylan perdeyi açacakken onu durdurdu:
- Sana anlatmak istediğim birşey var. Dedim ya ben sahiplenmeyi bilmiyorum. Aile duygusunu ilk seninle tadacağım. Aşkın bana sahiplenmeyi öğretecek, birbirimizi tamamlayacağız. Bunu düşünerek birşey yaptım, bir nevi ikimizin adına karar verdim. Baştan söyleyeyim: sana cazip gelmeyebilir, yani kabul etmemekte serbestsin.
- Önce bir anlat, merak ettim.
- Biraz birikmiş param vardı onunla burayı satın aldım. Birlikte burayı bir moda atölyesi yaparız diye düşündüm. Herkesten bağımsız kendi işimizin patronu oluruz. İstemezsen gocunmam...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceylan- Hayallerinin peşinden giden kız
RomanceCeylan hayalini kurduğu geleceğe doğru yol alırken, hayatın onun için çok daha başka planları vardır. Hiçbir şey istediğimiz gibi gitmez her zaman. Bazen iyiki de olmadı deriz ya da tam tersi kadere suç atarız. Unuttuğumuz birşey var ki: Mevla g...