Toprak Miadan çıkalı neredeyse yarım saat olmuştu. Ceylan yerde öyle hareketsizce önüne bakıyordu. Az önce yaşadıkları neydi? Toprak böyle birşey yapmış mıydı gerçekten? Yerinden kalktı. Birşey yapmalıydı. En azından polisi araması lazımdı. Zafer bey yine ateş püskürecekti. Ya Duygu, her zamanki gibi ona yüklenecekti. Parmağı polis numarasının tuşuna basarken aklına Toprağın dediği geldi "Hiç sanmıyorum". Bunu söylerken kendinden çok emindi. Neye dayanarak?
Telefon meşküldeydi ve az sonra polis memurunun sesi duyuldu. Ceylan red tuşuna bastı. Yine olayların odak noktası olmak istemiyordu. Ama ne yapacağını hiç bilmiyordu. Her geçen dakika onun aleyhine işliyordu. En son aklına gelecek kişiyi aradı, Miranı. Genç adam bir eğlence kulübündeydi. Bir yandan içkisi yudumluyor diğer taraftanda telefonundan kızının resimlerine bakıyordu. İlk başta Aylinle iletişime geçmekte zorlanmıştı ama şimdi bebeğini gördükten sonra duyguları karışmıştı. Bu minik varlığa kayıtsız kalamıyordu. Ceylanın aradığını görünce biran öyle kaldı. Normalde zaten aramazdı da bu saatte araması garipti:
- Efendim Ceylan.
- Miran ben Miadayım. Bir sorun var, Miaya hırsız girdi.Miran içkisini gürültüyle masaya bıraktı:
- Sen iyi misin? Polisi aradın mı?
- Hayır. Yani evet iyiyim. Polisi aramaya çekindim. Olay duyulursa, Zafer beyi biliyorsun. Mianın adı yine...
- Tamam sakin ol! Ben şimdi geliyorum ne yapacağımıza gelince karar veririz.Ceylanın gözü Mianın kapısındaydı. Miran içeri girdiğinde yanına koştu:
- Ben ne yapacağımı bilemedim. Miran ben...Kontrol altına aldığını sandığı gözyaşları kendiliğinden akıyordu. Miran onu kendine çekip sarıldı. Ceylan çekimserdi, kendini ona bırakmıyordu. Yukarı çıktılar. Tüm odaları tek tek gezdikten sonra en son Miranın bürosuna geldiler. Dağılmış eşyalar dışında göze çarpan birşey yoktu:
- Rastgele yerlere atılmış gibi değil, sanki burda bir arbede yaşanmış. Baksana kalemimde kırılmış.Ceylan Toprakla yerlere yuvarlandığında olmuştu ne olduysa. Çizimlerin olduğu dosyayı yerden aldı. Genç kız birşey hatırladı:
- Onları ben dosyaya koydum. Masanın üzerinde unutmuşşun.
- Bir yanlışın var galiba, dosyayı tamalayıp çekmeceye koymuştum.
- Nasıl olur? Masadaydı.Çizimlerini çıkarıp kontrol ettiler. Miran onları tekrar dosyaya yerleştirdi:
- Hiçbir eksik yok.Düşünceli bir şekilde Ceylana baktı:
- Gerçekten birini kaçarken gördüğüne emin misin? Benim odam dışında hiçbir yere dokunulmamış. Bu odaya da en son sen girdiğine göre...
- Ne demek istiyorsun? Uyku sersemliğiyle hayal mi gördüm? Burayı ben mi dağıttım?
- Hayır ama çok tuhaf. Bana herşeyi doğru anlattığına emin misin? Hatırlayamadığın, unuttuğun birşey?Ceylan derin derin düşündü. Neden gerçekleri anlatıp Toprağı ele vermiyordu? Aslında sırf ona yaptıkları ve söylediklerinden dolayı adamakılllı bir cezayı hakediyordu. Onu aşşalayan birini neden koruyordu? Toprağın onu soktuğu bu güç durum yüzünden, ona kendini kötü hissettirdiği için bir kez daha nefret etti ondan:
- Bilmiyorum Miran.
- Polisi arasakta burdan birşey çıkmaz, sadece bizim başımız ağrır. Soruşturma falan filan derken yine haber oluruz ve bu hiç iyi olmaz. Kaan daha Miayı yeni devraldı... Bu sadece eleştiri oklarının ona doğrulmasına neden olur.
- Ne yapalım?
- Birde kamera kayıtlarına bakalım. Belki ordan birşey çıkar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ceylan- Hayallerinin peşinden giden kız
RomansaCeylan hayalini kurduğu geleceğe doğru yol alırken, hayatın onun için çok daha başka planları vardır. Hiçbir şey istediğimiz gibi gitmez her zaman. Bazen iyiki de olmadı deriz ya da tam tersi kadere suç atarız. Unuttuğumuz birşey var ki: Mevla g...