Bölüm 13 - Hazırlıksız

146 9 0
                                    

  Başı dönüyordu. Sanki dünyanın öbür ucuna fırlatılmış gibi hissizliğin içinde, bilinçsizce hareket etmeye çalıştı.
"Naruto!"
Gözlerini açarken görüntüler dönüyordu, neler olduğunu anlayamadı ilk başta. Karartılar yavaşça geçerken kulaklarının deli gibi çınlamakta olduğunu farketti.
"Ne..." derken kafasını kaldırdı, dağ boyutunda bir mantar bulutu gözünün önünde havaya yükseliyordu. O anda olanları hatırladı. Sasuke'nin yanına gitmek için kalkmaya çabaladı, böğründen yere kanlar döküldü ve birisi onu yere bastırdı. Karin'di, göğsüne saplanmış bir tahta parçasını çıkarırken bir yandan onu iyileştiriyordu.
"Olduğun yerde dur ve uyanık kalmaya çalış -dedi ve kolunu uzattı- ısır."
Patlama anında refleksif olarak yanındakileri korumaya çalışmıştı, tekniğin etkisiyle fırlayan parçalardan birisi ona isabet etmiş olmalıydı. Karin'i dinlemeyen genç adam, içinde Kurama'ya ulaştı.
"Kurama, yardımına ihtiyacım var," derken yaratık öfkeyle bir soluk koyuverdi. Ona saldırmaya hazırlanıyordu ki, Naruto, buna zamanı olmadığını fark ederek zorla bir miktar çakra kopardı.
Kızıl bir çakra salarken, göğsündeki nesneyi çekip çıkardı. Acıya aldırmadan ayağa kalkarken kanaması durmuştu, yara iyileşmemişti ancak. Tam gidiyordu ki bir ses duydu.
"Naruto-sama..."
Yanına baktığında yerde yatan küçük bir kız gördü, on yaşından fazla olamazdı. Kafasındaki alın bandı, fırlayan bir taş parçası tarafından ikiye bölünmüştü ve taş da, dağınık kahverengi saçlarının arasına saplanmıştı.
"Kıpırdama. İyileşeceksin," diyen Naruto eğildi ve kızın elini tuttu. "Neden önce onu iyileştirmedin?!" diye Karin'e bağırdı.
"Seni kaybedemeyiz," diyen kadın, kıza baktı. "Onun için yapabileceğim bir şey yok artık."
"Bizi... terk etmeyeceğini biliyordum -diyen kız cılızca kan öksürdü- geleceğini biliyordum."
"Evet, burdayım," diyen Naruto, onun küçük elini hafifçe sıktı.
Bir dakika geçmeden, son nefesini vermişti kız. Ayağa kalkan Naruto, patlamanın olduğu bölgeye baktı.
"Gidelim," diyerek diğerlerine döndü. "Sen gelmiyor musun?" diye Orochimaru'yu işaret etti.
Başını olumsuz anlamda sallayan adam "Açıkçası şaşırdım. Sasuke-kun'un yanına gitmeyecek misin?" diye sordu.
"Hayır," derken arkasını buluta dönerek, sayısız cesedin arasından yürümeye koyuldu.

----------------

Vücudunu saran Jinton kalkanını sayesinde hasar almayı engellemiş olan Muu, nefes nefese kalmıştı. Kalan çakrasının tamamını kullanması gerekmişti bunun için. İyi bir iş çıkardığını düşünüyordu, zira Sasuke bunun olacağını görememişti. Nerden bilebilirdi ki? Jinto ile çıkardığı dokuz kopyanın hepsi de tam güçteydi ne de olsa, onları kullanarak yaptığı ilk teknik sadece hazırlıktan ibaretti. Yolladığı küplerin geri püskürtüleceğini biliyordu, asıl amacı Sasuke'nin etrafındaki havayı parçacıklarına ayırarak bir sonraki tekniği için gerekli koşulları oluşturmaktı. Genkai Hakuri'nin bu gelişmiş versiyonu, maddeyi ve çakrayı partiküllere ayırıyordu. Niban Kai, yani İkinci Salınım ise onları birleştiriyordu. Bu sırada açığa çıkan enerji muazzam boyutta olduğu için birleştiklerinde devasa bir patlamaya yol açıyordu.
"Asıl hasardan korunsalar bile, ortaya çıkan çakra dalgası uzun vadede öldürücü. Hayatta kalanlar bile bunun acısını çekecek, bu ordu bitti. Neyse ki bundan da zırhım sayesinde korundum," diye kendi kendine konuştu.
"Çok sağol onun için," diye bir ses arkasından duyuldu ve bir kılıç kalbini deşerek geçti.  

Naruto - Savaş ve BarışWhere stories live. Discover now