Bölüm 19 - Kuro-kyū

87 5 0
                                    

  Önündeki adam, kanlar içinde derin bir kesikle kaplı bacağını tutarken şaşkınlıkla Shikamaru'ya baktı.

"Görünüşe göre işe yaradı," dedi, elinde, üstünde mühür olan bir kaya parçasını tutan genç adam. Gölgelerin içinden, kopyaları aracılığı ile onları teker teker kesen adamın tekniğini çözmüştü. Yerdeki mühürlere bakarken aralarında bir farklılık olduğunu görmüştü, numaralandırılmışlardı. Normal Hiraishin'den farklı çalıştığını düşünmüştü bu yüzden, ayrıyetten tek yönlü olmalıydı bu mühürler yoksa kullanıcı da karşı tarafın bir darbesinden hasar olabilirdi. Bunları fark edince bir sonuca vararak, test etmek için yukarı fırlamıştı ve yanılmamıştı da. Mühürlerin diğer ucu da vardı, Tobirama buradan onları kullanarak diğer tarafı etkileyebiliyordu. Kısaca, bir giriş bir de çıkış noktası vardı tekniğin.
Bunu doğruladığı saniyede ise Tobirama'ya saldırıyormuş gibi yaparak, daha önceden numarasını ezberlediği çıkış noktasının, giriş mührüne gölge çakrası yüklü bıçağını fırlatmıştı. O mühür ise, tam patlama noktasında Tobirama'nın altında olan noktaydı. Aşağı düşerlerken, üç boyutlu hale getirdiği gölgesini yollayarak, karışıklığın içinde giriş noktası mührünü yerinden sökmüştü. Bu sayede de, planı başarıya ulaşmıştı. Adam onu kesmek için tekniği kullandığında, giriş noktası mührünü önüne tutarak saldırıyı ona yöneltmişti.
"Tekniğimi çözmüşsün, kutlarım -diyen adam doğruldu- peki mühürlerin hep aktif olması gerektiğini nereden anladın?" diye sordu.
"Gerçek Tobirama'nın notlarını yıllar önce okumuştum. Hiraishin'i kullanamasam da işleyişini biliyorum, böyle bir teknik anlık aktifleştirmelerle gerçekleştirilemezdi," dedi Shikamaru. İçinden keşke bacağını koparabilseydim diye geçirdi, ancak adamın zırhı bunu engellemişti.
"Çok zeki, aynı zamanda cesurca bir plan. Hem zemin hem de üst katta giriş noktaları olacağını bile düşünmüşsün. Güzel yetiştirebilirdim seni ama ne yazık ki bunu burada bitirmem gerekiyor. Laboratuvara zarar vermek istemiyordum fakat yapacak bir şey yok," diyen adam kalınca bir kunai çıkararak onu havaya fırlattı, ardından bir takım mühürler yaptı.
"Kuro-kyū!"
Kurotsuchi ve Shikamaru'nun üstüne doğru uçan kunai bir anda karanlık bir küreye dönüşerek etrafında bulunan her şeyi çekmeye başladı. Yakınlardaki laboratuvar malzemeleri ve yerdeki cesetler anında içine çekildi. Chibaku Tensei'in aksine bu küre, nesneleri kendi etrafında toplamıyordu, yok ediyordu.
"Kahretsin! Tutunacak yer yok!" diyen Shikamaru, ve Kurotsuchi havaya kalkarak, muazzam bir kuvvetle küreye doğru çekilmeye başladı. Shikamaru'nun son gördüğü, hiçlik gibi karanlık bu oluşumun etrafında ışığın bile büküldüğüydü. Aklına bir şey gelmeyen adam, çaresizlik içinde yok oluşuna doğru ilerliyordu...
Bir şey, ikisini de son anda yakalayarak çekmeseydi, sonları böyle olacaktı.
"Tuttum!" diyen Naruto, kızıl çakra kollarını uzatmıştı. Bir kaç tanesiyle de kendini yere saplamıştı.
"Naruto!" diyen genç Nara, şaşırarak ona bakarken bir yandan da rahatlamıştı.
"İyi iş, Konohalı," dedi Kurotsuchi, alnındaki terleri silerken. O sırada arkasında hiç bir şey bırakmayan kara küre yok oldu.
Gözlüğünü düzelten Karin ve geniş kılıcı omzunda tutan Suigetsu da gelmişti.
"Bir dakika, neden Sasuke'nin adamlarıyla çalışıyorsun?" diye sordu tekrar aklını başına toplayan Shikamaru, şüpheyle.
"Anlatmaya zaman yok, önce onu yenmeliyiz," diyen Naruto öfkeyle, karşılarında dikilen sahte Tobirama'ya baktı.
"Hayır, senin de sahte olup olmadığını nerden bileceğim. Hatta şu yedi yıldır..." diyen Shikamaru durdu ve geriye çekildi, "Bunların güvenimi kazanmak için olmadığını nereden bileceğim, söyle."
"Shikamaru, cidden zaman yok. Bir şeyler hazırlıyor," dedi Karin ve Suigetsu'ya yayılmalarını işaret eden Naruto.
"Cidden... cidden zarar vermemeye çalışıyorum buraya ama ısrar edip duruyorsunuz," diyen Tobirama etrafa çakra salarken yer çatladı.
"Sabrım tükendi artık, prototip olsa da onu kullanacağım," diyerek bir kuchiyose mührü yaptı ve elinde değişik görünüşlü bir katana belirdi. Keskin bir mavilikle kaplı çelik, etrafındaki şekilleri bir ayna gibi yansıtıyordu. Koyu kızıl kabzası ise hafif bir ışık yayıyordu.
"Kılıçtan canlılık seziyorum," diye düşündü Naruto. Aynı zamanda odadaki mühürlerdeki çakrayı sezerek hepsinin yerini belirlediği sırada gözleri korkuyla büyüdü.
Tobirama kılıcı hışımla savurduğu anda Kurotsuchi'nin önüne atlayan Naruto, sağ omzudan belinin sol tarafına uzanan bir kesik alırken odanın diğer tarafında yere düştü. Acıyla bağırarak göğsünü tuttu.
"Çakra... kesilen yerde çakra hissedemiyorum. İyileşmiyor!" diye bağırdı sarı saçlı adam.
Şok içinde olan bitene tanıklık eden Shikamaru, son şüphe kırıntısı da yok olarak Naruto'nun yanına fırladı. Bu esnada Karin ve Suigetsu Tobirama'yı oyalamak için ona saldırdılar. Devasa kılıcı tüyden yapılmış gibi kesilen Suigetsu sıvılaşarak darbeden kurtulmaya çalıştı fakat kılıç buna rağmen onu kestiğinde, acıyla bağırarak geriye çekildi. Kanlar akan yüzünü tutarken gözünü kaybetmişti.
Tobirama, Kurotsuchi'nin ona yolladığı erimiş kaya kütlelerinden, Karin'e yolladığı bir kunaiye ışınlanarak kurtulurken, kızıl saçlı Uzumaki'nin sırtına geniş bir kesik açarak onu etkisiz hale getirdi.
Göğsündeki derin kesiğe rağmen, yanına gelen Shikamaru'ya dayanarak ayağa kalkan Naruto nefretle, arkadaşlarına zarar veren adama baktı. Üstündeki kızıl çakra daha da artarken, ikinci seviye dokuz kuyruklu çakra modunu açtı. Tekniğin sarısıyla, yaydığı kızıllık karışınca ortaya turuncu bir çakra çıkarken, bastığı yeri parçalayarak ileri fırladı.
"Orraaa!!"
Gözünü vahşet bürümüş Naruto'dan son anda bir Hiraishin ile kaçan adam, bir kunai daha fırlatarak Naruto'nun üstünde tekrar bir kara küre yarattı. Duvara çarpmış olan Naruto'nun ağzından çıkan nefes buhara benziyordu. Çakrası kaynayan Naruto, etrafına dehşet bir sıcaklık yayarken her yeri bir sis kapladı. Gölgesiyle Karin, Kagutsuchi ve Suigetsu'yu yakalayan Shikamaru aynı yolla kendisini bulunduğu yerdeki sütuna bağlamıştı. Sisin içinden çarpışma sesleri gelirken, daha çok küre belirdi ve emiş gücü arttı. Diğerlerini tutarken beraber zar zor durabilen Shikamaru, savaşa katılamayarak sadece izlemekle yetindi.
Kürelerden dolayı sis kaybolduğunda ise Naruto'yu gördü. Göz bebekleri dikey çizgiler halini almış, köpek dişleri sivrileşmişken, elleri ve ayakları çakradan pençelerle kaplıydı. Bu sayede kendini yere sabitleyen adam anlık saldırılarla Tobirama'yı yakalamaya çalışıyordu. Her darbesiyle salon inlerken kayalar uçuşuyor ve dumanı tüten, bir kaç metre çapında delikler açıyordu. Ancak düşmanı, soğukkanlılıkla bunlardan kaçarken hem Hiraishin kullanıyor hem de kara kürelerden dolayı hareketi kısıtlanmış Naruto'yu mühürlerin üstüne yönlendirerek onu kesmeye çalışıyordu. Anlaşılan küre tekniği, kullanıcısını etkilemiyordu. Naruto, bu koşullarda zar zor dayanabiliyordu.
Gözünün önüne fırlayan bir kara küre kunaisinden kaçan Naruto duvara fırladı ve oradan destek alarak Tobirama'ya fırladı. Ancak tam yüzüne gelen bir kılıçla karşı karşıya kaldı, üstünde mühür olan bir kılıç.
"Buraya kadar," diyen mavi zırhlı adam, engel tanımayan katanasını savurmaya yeltendi...
Ancak, sırtına ışınlanan birisi, vücuduna bir kılıç saplayınca bunu başaramadı. Göğsünden çıkan kanlı çeliği tutan adam, şaşkınlık içinde arkasına bakınca gerçek Tobirama'yla göz göze geldi.  

Naruto - Savaş ve BarışWhere stories live. Discover now